Cumhuriyet yazarı Hakan Kara, Facebook uzmanlarının iki ayrı yapay zekâ yazılımının fişini çekmesiyle ilgili olarak "Neden yaptılar bunu? Çünkü bu iki yapay zekâ, kendi dillerini icat etmişler. 'Muhtemelen İngilizceyi iletişim açısından yeterli bulmadılar' diyor bir uzman, daha etkili ve hızlı iletişim kurmayı istemiş olabilirler" dedi.
"Birbirimizle daha rahat iletişim kurabileceğimiz, birbirimizi daha rahat anlayabileceğimiz bir dil geliştirebilsek fena mı olur?" diyen Kara, sözlerine "Ne gerek vardı kendi dillerini icat eden yapay zekâların fişini çekmeye? Bu çalışmayı sürdürmelerine izin verip, 'Bakalım buradan ne çıkacak' diye bakmak daha mantıklı olmaz mıydı?" diye devam etti.
Hakan Kara'nın "Yapay zekânın fişini çekmek" başlığıyla yayımlanan (24 Eylül 2017) yazısı şöyle:
Yapay zekâ yazılımları sürpriz yaratmaya devam ediyor. Benim açımdan en büyük sürpriz yapay zekâ programı AlphaGo’nun, dünya Go şampiyonu Koreli Lee Sedol’u yenmesiydi. Sonra Rusya’da Promot laboratuvarından kaçan yapay zekâya sahip bir robotun trafiği birbirine kattığını okuduk. Microsoft’un ünlü yapay zekâsı Tay’in, Twitter üzerinden ırkçılık propagandası yapmaya başlaması da olay olmuştu.
Anlaşılan o ki yapay zekâ yazılımları bizi önümüzdeki dönemde de şaşırtmaya devam edecek. Son olarak Facebook uzmanlarının, iki ayrı yapay zekâ yazılımının fişini çekivermesi olay oldu. Neden yaptılar bunu?
Çünkü bu iki yapay zekâ, kendi dillerini icat etmişler. “Muhtemelen İngilizceyi iletişim açısından yeterli bulmadılar” diyor bir uzman, “Daha etkili ve hızlı iletişim kurmayı istemiş olabilirler.” Peki, sorun ne diyeceksiniz.
Elbette dil ve yazı insanoğlunun en önemli buluşu. İnsanoğlu dil ve yazı sayesinde böylesine büyük gelişmeler kat edebildi. UNESCO’ya göre bugün dünyada 6 bini aşkın dil konuşuluyor.
Yine de iyi anlaşabildiğimiz pek söylenemez.
Farklı diller konuşan, farklı kültürlerden gelen insanlar birbirlerini anlamakta sıkıntı çekiyorlar. Hatta aynı dili konuşanlar arasında bile iletişim sorunu yaşanabiliyor.
Birbirimizle daha rahat iletişim kurabileceğimiz, birbirimizi daha rahat anlayabileceğimiz bir dil geliştirebilsek fena mı olur?
Ne gerek vardı kendi dillerini icat eden yapay zekâların fişini çekmeye? Bu çalışmayı sürdürmelerine izin verip, “Bakalım buradan ne çıkacak” diye bakmak daha mantıklı olmaz mıydı? Düşük bir olasılık ama belki de sahiden ilginç bir dil geliştireceklerdi.
***
Uzmanların amacı insanla daha iyi iletişim kuran bir yapay zekâyı geliştirmekmiş. Fakat biraz daha araştırınca anlaşılıyor ki, başka bazı hedefler de var. Yapay zekâlardan insanlarla pazarlık yapabilme yeteneğini de geliştirmeleri istenmiş.
Hatta yapay zekâlar, fişleri çekilmeden bir süre önce ilginç bir şekilde yalan söylemeye başlamışlar. Bana sorarsanız, uzmanların asıl endişeye kapılması gereken nokta buydu. Ama öyle olmamış. Yalan söylemek, “fişi çekme” gerekçesi olarak görülmemiş. Hatta düzeltilmesi gereken bir sorun olarak bile algılanmamış.
Buna karşılık kendi dillerini icat ettikleri an “fişleri çekilivermiş”. İlginç değil mi? Peki, yapay zekâlar gerçekten de bir süre sonra insan zekâsı seviyesine ulaştıklarında ne olacak? Kendi tarihsel gelişimlerini okumayacaklar mı? Peki, “Facebook uzmanları kendi dilini icat eden yapay zekâların fişini çekti” haberini okuduklarında ne düşünecekler?
“Biz de, bazı zekâsı kıtların fişini çeksek mi acaba” diye düşünebilirler mi?
***
Bizim gibi konuşmadığı için ya da onu anlamadığımız için bir yapay zekânın fişini çekiyoruz. Buna karşılık otonom silahları, katil yapay zekâları geliştirmeye devam ediyoruz. Yapay zekânın yeni bir dil geliştirmesi tehlikeli ama insan öldürmesi değil, öyle mi?
Sanırım yapay zekâya öğretebileceğimiz en zor şey ahlak olacak. Fakat öğretmemiz gereken en önemli şey de bu olacak.
***
Yapay zekâların fişlerinin çekilmesiyle ilgili internette de ilginç tartışmalar yaşandı.
“Olay ‘eyvah az daha yapay zekâ kontrolden çıkıp dünyayı ele geçiriyordu, zor kurtardık’ meselesi değil. Korkmayın” demiş biri. Bir diğeri, “Kardeşim belki özel bir şey konuşuyorlardı. Yapay zekânın mahremiyet hakkı yok mu” yorumunu yapmış.
Bir başkası ise şöyle bir yorumda bulunmuş: “Benim endişem yapay zekâdandeğil. Ben onu kullanan kıt zekâlı kapitalistlerden endişe ediyorum.” Bütün bu haberleri ve tartışmaları “sinir bozucu” olarak nitelendiren bir okur şöyle demiş:
“En sinir bozucu olanı da Türkiye gündemiyle bu haberleri karşılaştırmak.”