Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Bonn'da düzenlenen BM İklim Değişikliği Konferansı'ndaki konuşması sonrası Frankfurter Allgemeine Zeitung yeni kurulacak hükümete düşen görevleri değerlendiriyor:
Merkel, başbakanlığı süresince enerji sektöründe zaman zaman yavaşlayıp tekrar hızlanan bir dizi önemli reformu yönetti. Bu süreç inişli ve çıkışlı bir şekilde devam edecek. Başbakanlık yaptığı bir önceki hükümetin ilk olarak ortaya koyduğu yenilenebilir enerjilere yönelik büyüme hedefleri yeni hükümet tarafından belki de yeniden revize edilip daha yukarı çekilecek. Aksi, 2050 için öngörülen iklim hedeflerini tutturabilmek adına, nükleer enerjiden, kömürden vazgeçilerek elektrikli otomobiller ile yüksek elektrik ihtiyacını karşılayamama şeklinde gözlenebilir. Tüm bunlar yüksek maliyet, kaynak ve tarımla da alakalı şeyler. Bu konudaki mevcut hava birden değişebilir. Hali hazırda genel seçimlerde bunun ilk işareti verilmemiş miydi?
Leipziger Volkszeitung Almanya'nın kömüre dayalı enerji üretiminden çıkışının sektörde çalışanlar üzerinde yaratacağı etkiyi göz önüne alarak şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Günümüzde dünya çapında 62 ülkede yeni açılan ya da genişletilen kömür madeni sayısı 1600. Doğu ve Batı Almanya'nın linyit kömür madenlerini kapatması küresel iklimi kurtarmak için yeterli değil. Aslında gerekli olan uluslararası işbirliği içerisinde dünyayı yarın için de yaşanabilir kılan ama aynı zamanda küresel olarak, Almanya'nın, Çin'nın, Rusya'nın ve ABD‘nin artan enerji ihtiyacını karşılayabilecek bağlayıcı bir plan geliştirmek. Endişelendirici olan ise koalisyon görüşmelerinde Doğu Almanya'nın menfaatlerinin neredeyse hiç dikkate alınmaması. Linyit kömürü Almanya'nın orta ve doğu bölgelerinde dolaylı ve doğrudan 30 bin kişiye istihdam sağlıyor. Bu insanlara açık ve dürüst bir gelecek perspektifi sunulması gerekiyor. Önemli olan düşünmeden hızlı kararlar yerine uzun vadeli ve etkili konseptler geliştirmektir. Çünkü yapısal dönüşüm için zamana ihtiyaç vardır.
Neues Deutschland gazetesi müstakbel hükümetin iklim politikalarını şu şekilde değerlendiriyor:
"Müstakbel federal hükümet Almanya'nın iklim hedeflerine nasıl ulaşacağını açıklamalı. Başbakan bu hedeflere katıldığını açıkladı, hedeflere ulaşma sözü verdi, şimdi de hükümet bu yönde üstüne düşeyi yapmalı. Katowice'de düzenlenecek bir sonraki iklim zirvesinde, Paris Anlaşması'nın hayata geçirilmesi konusundaki kararlılığın ortaya konulabilmesi için Avrupa Birliği'nin bu işarete ihtiyacı var. Kurulacak her yeni hükümet iklim koruma politikalarına sıfırdan başlama şansını değerlendirmeli: En geç 2030 yılından itibaren hammaddesi kömür olan elektirkten vazgeçerken yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi hızını ikiye katlamak, enerji verimliliğini arttırmak, ayrıca trafikte ve tarım sektöründe iklim dostu enerji dönüşümünün gerçekleştirmek gerekiyor. Paris Anlaşması'nın uygulanması yükümlülüğü altına girmiş olan Hristiyan Birlik Partileri, Hür Demokrat Parti ve Yeşiller ilk adımı attı, olası koalisyonun üyeleri şimdi ikinci adımı atmalı ve Almanya'da kömür devrini bitirmeli."
Almanya'da 2000-2007 yılları arasında sekizi Türk 10 kişiyi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) hücresine yönelik davanın görülmesine haftalarca süren aranın ardından bugün devam edildi. Nürnberger Nachrichten gazetesi NSU Davası'nın karanlık noktalarını ele alıyor:
Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos'un tüm cinayet mahallerinde tek başlarına keşif yapmış olmaları akla yatkın değil. Tanıdıkları ve insan onurunu hiçe sayan NSU'nun ideolojisini benimsemiş olan birinin onlara yardım etmiş olması daha akla yatkın. Federal savcılık bunu atladı, görmezden geldi. Bu elim bir durum. Çünkü bu yaklaşım nihayetinde, aşırı sağın nasıl geliştiği ve hala gelişmekte olduğunu, gerçekte ne kadar tehlikeli olduklarını gözden kaçırıp, hareketi zararsızlaştırmakta. Davanın belki de en büyük kusuru bu, yoksa sonsuza kadar sürecekmiş gibi olan uzunluğu değil.
MS/MK
© Deutsche Welle Türkçe