Pulitzer ödüllü Amerikalı şair C.K. Williams İstanbul’a geldi, Sibel Oral’a konuştu: Nâzım’ı kıskanıyorum, Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk’u da okudum; İnce Memed romanına hayranım.
Amerika’da muhalif kişiliğiyle tanınan, Pulitzer ödüllü Amerikan şairi C.K. Williams bu akşam Yapı Kredi Yayınları’nın konuğu olarak edebiyat söyleşileri kapsamında şiir okuması yapacak. Efe Murad moderatörlüğünde heves şiir dergisi ile YKY’nin ortaklaşa düzenlediği, program öncesinde söyleşi yaptığımız C.K. Williams, Nâzım Hikmet’in en kıskandığı şairlerden biri olduğunu söyledi. Bir dönem Nâzım Hikmet’in Walt Whitman’dan etkilendiği yazılması üzerine araştırma yapan C.K. Williams, Nâzım Hikmet’in politik ve uzun şiirlerini sevdiğini söylüyor. Türkiye’ye ilk kez gelen C.K. Williams’la poetika, Amerikan ve Türk edebiyatı üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
İlk ödülünüzü 1987 yılındaki Flesh and Blood adlı kitabınızla aldınız. Oysa şiire başlangıcınız 1960’ların başı...
O dönemlerde sadece şairler arasında biliniyordum. İlk olarak 1987’den sonra okunmaya başladım. İlk şiirlerim de Poetry’ de yayımlandı. Mesela ilk yazdığım 500’e yakın şiiri çöpe attım. Anne Frank için yazdığım bir şiir hariç.
Anne Frank şiirinin geçmişinizle bir ilgisi var mı?
Ben o şiiri yazdığımda Anne Frank bilinmiyordu, bu kadar popüler değildi. Hatta o zamanlar Yahudi Soykırımı İkinci Dünya Savaşı esnasında 1947’lerde yeni ortaya çıkmasına rağmen 1965’lere kadar konuşulmadı. O günlüğü bulup İngilizcesini okuduktan sonra çok şey öğrenmiştim.
Muhalif tavırlarınızla da tanınıyorsunuz...
Evet, bütün şiirlerimde tam anlamıyla Amerikan devlet politikası karşıtlığı var. Her zaman paraya, ekonomist kültüre, kapitalizme karşı bir söylemim var. Hatta son şiirlerimde Ortadoğu savaşlarına karşı yazdığım şeyler var.
Bir şair gözüyle kendinizi ve Amerika’da sizin gibi muhalif şairleri değerlendirebilir misiniz?
1970’ler Amerikan şiirinin en canlı olduğu dönemdi. Vietnam Savaşı ve insan hakları hareketinin en çok ses getirdiği dönemdi. Ben de o dönemde çok şiir yazdım. Hatta ikinci kitabım Benim Adım Acı’da Vietnam Savaşı karşıtıydı. Bush döneminde de aynı muhalif şiirlerimi devam ettirdim. Hatta Bush dönemi Vietnam döneminden daha karanlıktı. Benim yaşadığım en karanlık dönemlerden biriydi. 1960’larda üçlü bir sağ kanat yoktu. Şimdi kemikleşmiş bir sağ kanat var. Artık Barack Obama geldi bazı politikalarda değişiklikler oldu ama o da gelse, sol kandan, liberal kandan biri de gelse artık o kemik duruyor. Bana gelirsek; Bush döneminde bir şey yapmadım ama 1970’lerde öğrenci grupları içerisinde yer aldım. Genel sol öğrenci örgütleri içindeydim, aynı zamanda yazılar yazıyor ve bildiriler dağıtıyordum.
Rilke en sevdiğiniz şairlerden ve bildiğiniz gibi çocukluk Rilke için çok önemli. Sizin şiirinize nasıl etki etti?
Rilke şiir yazmamı sağlayan ilk şairlerden olsa da benim çocukluğum Rilke’den çok farklıdır. O biraz daha onu romantikleştirir, mistikleştirir. Benimki tam tersi biraz Freudyen yaklaşırım. Çocukluğu o masum haliyle sunmaktan çok daha sakat haliyle, değişik fikirleriyle sunarım.
Rilke’nin dışında sevdiğiniz diğer şairler hangileri?
Baudelaire çok severim. O modern şiiri kuran kişidir. Rilke’nin amacı ise olan imgelere, olan şiir kalıplarına yeni bir vizyon verir. Biri modern şiiri kuran, imgeleri kıran diğeriyse o kırılan imgelere yeni bir yansıma, yön veren kişidir.
“Her şey kendine has bir müzik taşır ve şiir asla müziksiz oluşamaz” demişsiniz. Sizin için gelmeyen müziklere ait özel bir tema var mı?
Benim yüzlerce şiirim vardı dosyalarda bekleyen. Zamanı geldiklerinde, müziğini bulduğumda o şiiri tamamlıyorum. Bazen tamamlayamam ama başka bir şiire uygulayıp onu tamamlayabilirim.
Dilin kendi içerisinde işleyen bir mekanizması vardır. Onu en ahenkli, en mükemmel şekilde işlemesine ben müzik diyorum. Önemli olan müzik; onu tutan, yapıştıran müziktir.
Amerikan edebiyatını ve özellikle şiiri nasıl buluyorsunuz?
Şiire ilgi günümüzde eskiye nazaran daha iyi ama yine de romanı geçmedi. Amerikan edebiyatında roman her zaman şiirden daha popülerdi ama 1950’lere nazaran daha çok şiir okunduğunu söyleyebilirim. En çok okunan şairler politik kimliği olanlar, kaliteli bir Amerikan şairinin iyi bir okuru vardır.
Peki, Türk edebiyatını ne kadar biliyorsunuz? İsmini bildiklerini, takip ettikleriniz var mı?
Nâzım Hikmet, Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal’i biliyorum, onları okudum. İnce Memed hayran olduğum bir eser. Ayrıca Nâzım Hikmet en sevdiğim ve kıskandığım şairlerden biridir.
Neden kıskanıyorsunuz?
İki nedeni var. Birincisi politik şiir yazıyor ve çok iyi yazıyor. İkincisi de çok uzun dizeleri var. Bir yerde Nâzım Hikmet’in Walt Whitman’dan etkilendiği yazılmıştı. Ben de bundan çok etkilendim, hatta edebiyatçılara sordum. Cevap veremediler. Nâzım Hikmet, Walt Whitman okudu mu bilmiyoruz ama ben Nâzım Hikmet’in Walt Whitman’dan etkilendiğini ya da Nâzım’ın Walt Whitman’ın okumuş birinden etkilendiğini düşünüyorum. Mesela Mayakovski olabilir. Ama gerçekten Nâzım Hikmet hayranlık duyduğum bir şair.