Yeni sezonu Mehmet Baydur’un Yalancının Resmi adlı oyunuyla açan Mask Kara Tiyatro yılın en iddialı oyunlarından birine imza atmış gibi görünüyor
Mask Kara Tiyatrosu sezona Mehmet Baydur’un yazdığı, Tamer Levent’in yönettiği Yalancının Resmi oyunla giriş yaptı. Su Gösteri Sanatları Sahnesi’nde galası yapılan oyunda Tamer Levent ve Belit Özükan gibi iki harika oyuncu seyircilerden büyük ilgi gördü. Genç yaşta hayata veda eden Mehmet Baydur’un en önemli eserlerinden biri olan oyununu başarıyla oynayan grup, İstanbul sahnelerinin görmeyi özlediği bir performansla yoluna devam ediyor. Oyun, 12 Eylül sonrasında her hangi bir parkta karşılaşan iki kişi üzerinden bir takım tarihsel olguları sorguluyor.
Hafif deliye kaçan havası ile parkta oturan kadına hayatın anlatmaya başlayan adam ile sadece kitabını okumak için orada bulunan kadının karşılaşmaları aslında öykünün bir başı sayılmıyor. Gözünün önünde oğlu öldürülen bir babanın yaşamla olan kavgası yalnız yaşayan bir kadının acısı oluyor. Psikolojik derinliklerle süren konuşmalara erkeğin hayalleri, süslü yalanları eklenince ilişki bambaşka boyutlara uzanıyor.
Yalana muhtaç olmak
“Nâzım Hikmet’le bira içtiğim günü anlatacaktım size... Pablo Picasso’yu böyle tanırım... Gagarin ile Odessa’da votka içtiğimiz gün... Ben sadece içerdim, Orhan Veli ise hem içer hem de düşünürdü... Bir gün Marlon Brando’ya neden bu kadar kilo aldığını sordum...” Oyunda geçen bu pembe yalanları dinleyen kadın, erkeğin bütün anlattıklarına kuşku ile yaklaşsa da bireysel dünyasından kaçış için yalana muhtaç olmak zorunda kalıyor. 90’lı yıllardaki toplumsal hayatın çöküşünü resmeden iki insanın anlattıkları, paylaştıkları geçmişini unutan insanlara ders niteliğinde. Mehmet Baydur’un hayat öyküsünden yola çıkarak oyuna baktığımızda, yazarın oyuna bireysel çatışmalarını yüklediğini görürüz. Zaten kendisinin de çelişkilerle dolu biri olduğunu düşünürsek Yalancının Resmi’nde neden tozpembe düşüncelerin bolca kullanıldığını rahatlıkla anlarız.
Kaliteli ekip
Zamanın hızla geçtiği bir parkta birbirlerine sımsıkı sarılarak yaşamın özetini çıkarmaya çalışan karakterleri birbirinden usta isimler canlandırıyor. İlk kez Tamer Levent gibi bir ustayı sahnede izleyen biri olarak, Levent’in oyunculuğunun bu denli kaliteli oluşuna tanıklık etmiş oldum. Oğlunu yitirmiş bir babanın akli dengesini hafif yitirmiş tavırları ile gerçek/yalan arasında gidip gelen konuşmaları seyircide büyük merak uyandırıyor. Sahnede tükettiği sigaraların da hakkını veriyor. Sadece içmek için yakmıyor onları. Sinirli ruh halini, sistem içindeki yerini kabullenmeyişini, kadına karşı olan ilgisini yanan sigaralardan anlıyoruz. Kadını canlandıran Belit Özükan, Tamer Levent gibi son derece başarılı. Abartılı bir oyunculuğu yok. Elindeki kitaplarda yalnız dünyasını sonlandırmak için uğraşan karakterinin psikolojik devinimlerini başarıyla sahneye aktarmış. Özellikle tatlı yalanlara muhtaç hayatını çok iyi resmediyor.
Oyunun teknik ekibi dekor/ışık/kostüm üçleminde başarılılar. Park ortamının ahengi çok iyi şekillendirilmiş. Işıkta Yüksel Aymaz ile Alev Toplal’ın yaptıkları dikkat çekici. Zamanın durumuna göre değişen kostümler de iyi seçimler. Yalancının Resmi bize geçmişten günümüze getirdiğimiz bazı önemli sanatçıların çıplak hayatlarını anlatması açısından önemli bir oyun. Türkiye’de yaşanılan kaos ortamından kaçan iki insanın psikolojik yakınlaşmaları hepimizin hayatından önemli bir kesiti oluşturuyor. Tozpembe yalanlarla ruhunuzu arındırmak istiyorsanız oyunu kaçırmayın...