KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül: “Emek piyasasının cinsiyetçi karakteri kriz sürecine de yansıdı. İşten çıkarmalarda önce kadınların işine son verildi.”
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Songül Morsümbül,
"Emek piyasasının cinsiyetçi karakteri kriz sürecine de yansımakta, örneğin işten çıkarmalarda önce kadınların işine son verilmektedir" dedi. Dünyayı etkisi altına alan ve Türkiye'de de "şiddetli biçimde" hissedilen krizden en fazla kadınların etkilendiğini belirten Morsümbül, kadınların işten çıkarılmasının arttığını söyledi.
Morsümbül, KESK Genel Merkezi'nde yaptığı basın toplantısında, KESK'e bağlı sendikaların kadın birimlerinin katıldığı "Kriz ve Kadın" forumunun sonuç kararlarını açıkladı.
Morsümbül, "Emek piyasasının cinsiyetçi karakteri kriz sürecine de yansımakta, örneğin işten çıkarmalarda önce kadınların işine son verilmektedir. AKP'nin muhafazakar ideolojisi, Başbakan'ın kadınlardan en az üç çocuk doğurma talebinin altında yattığı nedenlerde olduğu gibi, kadınların eve gönderilmesini meşrulaştırmaktadır" dedi.
Bunun yanında, yoksulluk arttıkça gerilim ve şiddetten de en çok kadınların etkileneceğini savunan Morsümbül, "işsizlik ve yoksulluğun dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi kadınları seks sektörünün hedef kitlesi haline getirdiğini" ifade etti.
KESK'li kadınlar olarak, "cinsiyetçi istihdam politikalarına, kadınları kriz dönemlerinde eve ve çocuk doğurmaya yollanacak yedek iş gücü olarak gören sermaye zihniyetine, güvencesizleştirmeye, sosyal hakların budanmasına ve bakım hizmetlerinin kaldırılmasına karşı çıktıklarını" dile getiren Morsümbül, önümüzdeki dönemde mücadele edecekleri talepleri şöyle sıraladı:
"Servet ve gelirden vergiler alınmalı, bunlar krizin yükünü çeken, işsiz, yoksul ve kadınlar için istihdam ve destek programlarında kullanılmalı. Kadınlara güvenceli, kayıtlı iş sağlayacak istihdam politikaları geliştirilmeli ve hayata geçirilmeli. Bakım hizmetleri toplumsallaştırılmalı. Eğitim, sağlık, çocuk ve yaşlı bakımı gibi toplumsal hizmetler alanında kadınlara öncelik tanıyan istihdam politikaları geliştirilmeli.
Tüm kamu kurumlarında, semtlerde ya da diğer ortak mekanlarda, kreş, gündüz bakım evleri ve emzirme odaları kurulmalıdır. Ebeveyn izni kabul edilmelidir. Yasada öngörüldüğü gibi nüfusu elli bini aşan yerleşim birimlerinde kadın sığınma evleri kurulmalıdır. Sözleşmeli personele eş durumu tayini hakkı verilmelidir. Anadili farklı olup Türkçeyi bilmedikleri için eğitim, sağlık, istihdam gibi hizmetlerden yararlanamayan kadınlar için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır."
Songül Morsümbül, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 28 Şubatta akşam saatlerinde tüm kent meydanlarında "tacize ve tecavüze karşı geceleri de sokakları da istiyoruz" konulu meşaleli yürüyüş yapacaklarını, 4 Martta töre ve namus cinayetlerini protesto etmek için meydanlarda kadın halk mahkemeleri kuracaklarını, 6 Martta "kreş ve ebeveyn izni" talebini iş yerlerinde dağıtacaklarını ve 8 Martta da kadın platformlarının olduğu illerde ortak bir miting düzenleyeceklerini bildirdi.