Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Kalp, 60 yaşından sonra brokoli yiyerek korunmaz, çocukluktan itibaren yediklerimize dikkat etmeliyiz” diyor. Sönmez, Vatan gazetesine verdiği röportajda sağlıklı bir yaşam için yapılması gerekenleri anlatıyor:
Tansiyonunuzu narla düşürün
Nar, modern tıbbın şifa kaynağı
"Sağlıklı bir yaşam için en önemli konuların başında beslenme geliyor. Bu konuda neler tavsiye ediyorsunuz? Hasta olsun ya da olmasın herkesin sorduğu en önemli sorulardan biri ’Ben ne yiyeyim doktor?’ oluyor. Eğer bu soruyu bana 65 yaş üstü birisi sormuşsa sadece tebüssümle karşılıyorum. Çünkü bu yaşa gelen kişi yiyeceğini çoktan yemiştir. Ama bu soruyu bana 20 yaş altı soruyorsa işte o zaman çok ciddi cevaplar veriyorum.
Ne cevap veriyorsunuz?
Öncelikle kalp için diyet olmaz, kalp için sağlıklı beslenme olur. Yanlış beslenme ile damarlar sertleşir, dünyadaki hiçbir diyet sertleşmiş damarı açmaz. Bu yüzden genç insanların sağlıklı beslenerek pırıl pırıl damarlarını gelecek yıllar için korumaları gerekir. Ben sonuçta cerrahım ve son durağım. Kalp sağlığı konusunda en önemli adım, koruyucu hekimliktir. Kalbin korunabilmesi için çocuklarımızı eğitmek şart. Bu yüzden ilkokul çağındaki çocuklar için ’kalbimi seviyorum, fast food yemiyorum’kampanyası başlattık.
Hamburger yasak yani... Fastfood sadece hamburger değildir. Lahmacun, pizza, döner, köfte hepsi Fastfood. Ancak bu noktada asıl eğitilmesi gereken anneler. Çalışan anne ve babalar bilerek ya da bilmeden Fastfood’a yöneliyor. Çünkü ucuz, her yerde var, tabak, çatal, bıçak gerektirmiyor. Bulaşık yok. Çalışan anneler için çok ideal. Ama çocuğun yarınını değil 20 yıl sonrasını düşünüyorsak bu yiyeceklerden uzak durmalıyız. Çocuklarımıza kesinlikle kahvaltı yaptırmalıyız. Akşam yemekleri kesinlikle olmalı.
Peki çocuklar Fastfood’tan nasıl etkilendi? Etrafımızdaki tosuncukların çoğu, anneanne tosuncuğu değil. Önceden anneannesi tarafından aşırı beslenen çocuklar vardı. Şimdi yine tosuncuklar var ama bunlar fastfood tosuncuğu. Bu çocukların çoğunda metabolik sendrom var. Nedir bu sendromlar? Şişmanlık, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, şeker hastalığı. Bu yüzden çocuklarımızın, sağlık yönünden Amerikan çocuklarına benzememesi için sağlıklı beslenmeye ilkokul çağında başlanmalı.
Beslenmeyle ilgili uygulanabilir bir tavsiye verir misiniz? Özellikle annelere sesleniyorum sabah kahvaltılarında çocuğunuza bir dilim tereyağlı ekmek verdiyseniz ikincisini vermeyin. Kolesterol büyüme çağındaki çocuklar için gereklidir. Bir dilimden bu ihtiyaç karşılanır. İkinci dilim ise fazla gelir. Ama hiç vermemek de yanlıştır. Çünkü sıfır kolesterol de yararlı değildir. Hücrelerin yenilenmesi, hormon yapımı gereklidir. Ama bir dilimden fazlası da yararlı değildir.
Fastfood yiyeceklere karşı ne gibi önlemler alınabilir? Sağlıklı beslenme konusunda bir fikrim var. Bu ülkede, görünmez kahramanlar sayesinde sigarının üzerine ’sigara sağlığa zararlıdır’ etiketi yazılmaya başladı. Bu noktada kalp sağlımız için fastfood ürünler satan restoranlara da “fastfood kalp sağlığına zararlıdır” yazısı yazılması. Bunu ne zaman sağlarsak sağlıklı beslen konusunda önemli bir adım atmış oluruz.
Kalp hastalığı 22 yaşına indi
Size gelen hastaları yaş olarak değerlendirirsek nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Bugün bana gelen hastaları iki bölümde değerlendirmek gerekir. Biri ileri yaş hastalarıdır. Diğeri ise gençler. Günümüzde yaşam süresi erkeklerde 70’e kadınlarda ise 72’ye çıktı. Yaşam süresi uzaması doğal olarak ileri yaş hastalarının sayısının artmasına neden oldu. Bu noktada kalp rahatsızlığı yavaşlatılabilir ama önlenemez. Diğer yönden yani gençler konusunda konuyu değerlendirdiğimizde doğal olmayan bir durum ile karşı karşıyayız.
Ne gibi olağandışı bir durum? Bugün koroner kalp hastalığı yaşı 22 -23’e kadar indi. Enfarktüs geçirerek gelen ve ameliyat ettiğim hastalar oldu. Bu durum sağlık politikamızı yeniden düzenleyecek kadar önemli bir konudur.
Mutlaka kan yağınızı ölçtürün Kan yağlarının kontrolü çok önemlidir. Öncelikle çocuklarımızın 10 yaşına gelmeden kan yağlarını, tansiyonunu ve kan şekerini ölçtürmeliyiz. Bu ölçümden sonra 20 yaşında ikinci bir ölçüm yaptırmak gerekir. 30 yaşını aştıktan sonra her yıl bu ölçümler yenilenmeli. Ayrıca bugün bilgisayarlı tomogrofi ve bilgisayarlı koroner anjiyo çok önemli hale geldi. Şüphelenen hastalara baktığımızda riskleri çok erken saptayabiliyoruz.
Koyun da ot yiyor ama içi yağ dolu! Hastaların kan yağ oranları yüksek çıkınca tepki gösteriyorlar: “Hocam ot yemekten tavşana döndüm. Benim kan yağlarım nasıl yüksek çıkar?” Bunun çok basit bir açıklaması var. Koyun ne yer, ot tabii ki. Ama içi yağ doludur. Söz konusu olan iç yapımdır yani endojen yapımıdır. Dolayısıyla bir insanın DNA’larında kan yağlarının yüksek olacağı yazıyorsa diyet ile düzeltmek çok zor. Bu noktada ilaçlar devreye giriyor. Kırılması gereken zincirler ilaç ile kırılıyor.
Nar ve üzüm çekirdeği yağı kalbin dostu Yağlar bugün beslenmemiz için çok önemli yan faktörlerdir. Özellikle keten tohumu çekirdeği, nar çekirdeği, üzüm çekirdeği, derin suda yaşayan balıklar antioksidan ve omega 3 açısından çok zengin. Ama bunları çok oranda tüketmek mümkün değil. Bu noktada girişimciler devreye giriyor. Bugün birçok girişimci bu ürünlerin yağlarını yapıyor. Bu yağlar özellikle çorbaya, salataya katılarak hatta kahvaltıda kepek ekmekle tüketilebilir. Peki antioksidan ve omega 3 kalbimizi nasıl etkiler? Antioksidan içeren maddeler damar iç yüzeyini koruyan maddelerdir. Damar iç yüzeyinin kan akışı için parlak ve cilalı olması gerekir. En ufak düzensizlik ya da çizik damar sertliğine yol açar.
40 yaşından sonra günde bir kez omega-3
Omega 3 ’Eskimo efekti’ olarak da bilinir. Çünkü yapılan araştırmalarda Eskimoların uzun süre yaşadığı tespit edilmiştir. Çünkü onlar sürekli derin sulardaki balıkları yemişler ve oradan omega 3 ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Bu madde ritim bozukluklarını düzenler. Çünkü kalp krizlerinde en önemli ölüm nedenlerinden biri ritim bozukluğudur. Tabii bu maddeleri alabilmek için ilaçlar da çıkmıştır. Özellikle 40 yaşından sonra omega 3 içeren ilaçlardan günde bir kez alınmalı.
Efsanelere değil doktora inanın
Efsanelere inanmayın. Geçenlerde bir tanıdığım bana, ’Bir hastanıza Tokat sarmısağını alın ve 40 gün zeytinyağında beklettikten sonra her sabah bir kaşık tüketin demişsin’ dedi. Bu tür efsaneler çıkarılıyor. İnsanlar şuna inansın, eğer Kafdağı’nın ardında kalbe iyi gelecek bir ot varsa bilim adamları bu otu bulur işler, hap haline getirir ve bunu satar. Eğer tavsiye edilen şey 300 yıldır Çemberlitaş Baharatçısı’nın düzeyini aşamadıysa çok da bilimsel değildir. Eğer hastaysanız önce doktor sonra ilaç. Yardımcı faktörler sonra gelir.
Kalp uzmanları ne yiyor? 2 Brüksel lahanası 2 brokoliyle hayat geçmez
Siz ne yiyorsunuz hocam? Ben mi ne yiyorum... 2 brokoli ve 2 Brüksel lahanası ile hayat geçmez. İçli köfte, büryan kebap, kaburga dolması yiyorum, paça çorbası içiyorum. Ama bunları yılda bir kez yapıyorum. Bu da sağlıklı beslenmenin mükâfatı. Bol bol sebze, beyaz et ve zeytinyağını ihmal etmiyorum. Saat 20.00’den sonra bir şey yemiyorum, sigara içmiyor alkol tüketmiyorum. Her gece tartılıyorum. Çünkü belli yaştan sonra herkes bir hafta içinde üç kilo alabilir.
Peki spor yapıyor musunuz?
Düzenli spor yapamıyorum ama günde 45 dakika yürümeye çalışıyorum. Eğer çalıştığım binanın 13. katına asansörle çıktıysam yürüyerek iniyorum. Yıllık izinlerimde yılda bir hafta dalma, 2 haftada kayak yapıyorum. 2 hafta önce kroner ct anjiyo yaptırdım ve rakiplerime kötü bir haberim olacak sonuçlar mükemmel çıktı. "