HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, merkezinde İstanbul Galata'da yaşayan Sefarad Yahudilerinin bulunduğu, son bölümünde 6-7 olaylarını işleyen Netflix dizisi Kulüp hakkındaki görüşlerine yer verdiği yazısında, "6-7 Eylül olaylarının bu kadar çarpıcı, bu kadar dramatik, bu kadar insanı yüreğinden vuran bir canlandırmasını görünce itiraf edeyim gözyaşlarına boğuldum. Farklılıklarıyla iç içe yaşayan bir toplumduk biz. Adım adım oksijeni kıstılar ve Türkiye'yi çölleştirdiler. Biz Türklerle eşit yurttaş olan Yahudileri, Ermenileri ve Rumları düşmanlaştırmanın son noktası olarak onları Türk derin yapılanmasının provoke ettiği kitlelere boğdurdular" ifadelerini kullandı.
Alçı, yönetmenlerden Seren Yüce'nin Çoğunluk'un ve Rüzgârda Salınan Nilüfer'in de yönetmeni olduğunu hatırlatırken Zeynep Günay Tan ile birlikte "başyapıta imza attıklarını" belirtti. Alçı, senaristler Ayşin Akbulut, Rana Denizer ve Necati Şahin'i de "ayakta alkışladığını" dile getirdi.
Alçı, "Sinema-TV ödüllerini bilmem ama dizinin 2 prodüktör, 2 yönetmen ve 3 senaristine ilgili dernekler tarafından 'İnsanlığa Katkı Özel Ödülü'nün kesinlikle verilmesi gerektiğine inanıyorum" ifadesini kullandı.
Alçı, ayrıca şu değerlendirmeyi yaptı:
"Kulüp'te ise ilk kez Türk sanatçıları hem milliyetçi-muhafazakar çevreden hem Sol-Kemalist kesimden hem devletten hem de "iyi saatte olsunlar"dan yani derin devletten gelecek olası tüm taarruzları göze alan bir cesaret sergiliyorlar.
Uzun zamandır dizilerde pompalanan şovenizme, faşizme ve ötekini düşmanlaştıran anlayışa inat kapsayıcılığı hatırlatıyor Kulüp.
Rum’u, Ermeni’yi, Yahudi’yi, kim olursa olsun farklılıklarla birlikte olmayı ve böylesinin zenginlik olduğunu özellikle son sahne çok dokunaklı resmediyor."
Yazının tamamı için tıklayın.