14 Mart 2011 02:00
T24 - Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Japonya'daki deprem felaketinin ardından gündeme gelen olası İstanbul depreminde Şişli'de felakete yaşanmayacağını belirtti. Sarıgül, "Tam 28 mahalle, bin 65 cadde ve sokak birebir incelendi, zemin etütleri çıkartıldı. Bin 814 binanın depreme dayanıklı olmadığı anlaşıldı. Bu binalardan bazıları güçlendirildi, iflah olmayacaklar ise yıkılıp yeniden yapıldı. Şişli, bırakın olası 7.6’yı, 9 şiddetinde bir depremde bile yıkılmaz” dedi.
Vatan gazetesi yazarı Mine Şenocaklı'nın "Şişli 9 şiddetinde bir depreme hazır" başlığıyla yayımlanan (14 Mart 2011) yazısı şöyle:
Şişli 9 şiddetinde bir depreme hazır
Dünyayı sarsan depremin hemen ardından gittim randevuya... Onun da canı sıkkındı, felaketi naklen izleyen herkes gibi... “Siyaset konuşmayalım olur mu?” dedi. Ne konuşacağız? Tabii ki deprem... Bu kötü günde biraz umut verdi Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül: “Hiç mütevazı olmayacağım. Tam 28 mahalle, bin 65 cadde ve sokak birebir incelendi, zemin etütleri çıkartıldı. Bin 814 binanın depreme dayanıklı olmadığı anlaşıldı. Bu binalardan bazıları güçlendirildi, iflah olmayacaklar ise yıkılıp yeniden yapıldı. Şişli, bırakın olası 7.6’yı, 9 şiddetinde bir depremde bile yıkılmaz!”
Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi Şişlililer’e sormuş, “Bugün bir seçim yapılsa kime oy verirdiniz?” diye... Sonuç inanılır gibi değil ama üç dönemdir belediye başkanlığı koltuğunda oturan Mustafa Sarıgül’e oy vereceklerin oranı yüzde 85.3! Bir siyasetçi için iki dönem üst üste bir koltukta oturmak başarıdır. Üç olursa sürpriz, peki dördüncü bir seçimde bu oranda bir oy çıkarsa ne olur? İşte buna mucize denir. Görünen o ki Sarıgül Şişli’de bu mucizeyi gerçekleştirecek. Tabii ki “Şişli’de görevimi tamamladım, sıra İstanbul ya da Türkiye’de” demezse...
Diyebilir, zira bir başka araştırma böyle demesi gerektiğini söylüyor! TNS’nin Liderlerin Form Grafiği tablosunda Sarıgül yüzde 10.4 ile Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun arkasından üçüncü sırada yer aldı. Tek başına bir siyasetçi, iktidar ve ana muhalefet partilerinin liderlerinin hemen arkasından bu sıraya oturuyor, üstelik Türkiye’nin üçüncü büyük ve köklü partisi MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’yi geçiyor. Bu tablo, Sarıgül’e net bir mesaj olsa gerek; “Artık Şişli’yi bırak, Türkiye’ye bak!” Zaten bunu denedi Sarıgül, Türkiye Değişim Hareketi ile yola çıkmıştı ki, CHP karıştı, ardından yeni bir liderle yeni bir rüzgâr esti, o da “Bu rüzgârı kesmeyelim” dedi ve durdu.
Şişli Etfal Hastanesi Seyrantepe'ye taşınıyor
O zamandan beri konuşmak istiyordum Sarıgül’le... Dünyayı sarsan depremin hemen ardından nasip oldu. Onun da canı sıkkındı, depremi dehşet içinde naklen izleyen herkes gibi... “Siyaset konuşmayalım olur mu?” dedi. Vallahi benim de pek içimden gelmiyordu zaten. “İstanbul’un en büyük sorunu deprem, aslında Türkiye’nin de...” diye girdi söze, sonra kendine güvenli devam etti; “Kusura bakmayın ama hiç mütevazı olamayacağım, Şişli 9’un üzerindeki bir depreme hazır!” Benim şaşırdığımı fark etmiş olacak ki; “Tabii ki Şişli’nin zemini de sağlam. Ama biz zemin sağlam diye durmadık, her türlü önlemi aldık” diye tamamladı sözünü.
Neler mi yapmışlar? Marmara Depremi’nin şokunu atlatır atlatmaz başlamışlar çalışmalara... Üniversite profesörlerine zemin etütleri yaptırılmış, tam 28 mahalle, bin 65 cadde ve sokak birer birer incelenmiş, sonuçlar bir kitapçık haline getirilip, muhtarlara dağıtılmış. İlçe genel olarak kayalık bir zemine sahip ama yer yer dolgu alanlar olduğu çıkmış ortaya... Bin 814 binanın depreme dayanıklı olmadığı anlaşılmış. Bu binalar güçlendirilmiş, iflah olmayacaklar yıkılıp yeniden yapılmış. Eğer bina sahiplerinin maddi gücü yoksa, Şişli Belediyesi devreye girmiş. Bu arada depreme dayanıklı olmadığı anlaşılan 40 okul da yıkılıp, yeniden inşa edilmiş. Güçlendirme çalışmaları hâlâ süren büyük projeler var, söz gelimi Şişli Etfal Hastanesi tarihi bölümleri hariç yıkılıyor, orada çevre halkının yararlanacağı yeni bir düzenlemeye gidiliyor. Hastane ise Seyrantepe’ye, yeni stadın yanına taşınıyor. Sırada Okmeydanı SSK Hastanesi var. Önümüzdeki günlerde bu hastane de tümüyle yıkılıp, E-6 üzerinde bir başka yerde yeniden yapılacak.
Bununla da yetinmiyorlar. Zira çürük bina öldürür, ama bir öldürücü mesele daha var, felaket sırasındaki bilgisizlik ve panik... İşte bunun için 150 sivil savunma ekibi kurulmuş Şişli’de, üniversite mezunu gönüllülerden oluşan... Sürekli tatbikat yapıyorlar. Gece saat 12.00’de, 1’de ambulanslar, itfaiye ekipleri, mahalle afet gönüllüleri, sivil savunma ekipleri mahalleyi ayağa kaldırıyor. Belki uykusundan oluyor Şişlili, ama her an vuracak bir depreme karşı da hazırlıklı olma şansını yakalıyor...
“Şişli hastaneleriyle, okullarıyla, konutlarıyla depreme hazır” diyor Sarıgül. Aklıma stat geliyor, şu her maçta bir deprem yaşayan Aslantepe! Koyu Galatasaraylı Sarıgül, gülümsüyor, biraz buruk; “Vallahi Aslantepe her depreme dayanır da, rakip takımın attığı şutlara daha ne kadar dayanır, işte onu bilemiyorum!” diyor.
Aslantepe Stadı kaç şiddetinde bir depreme dayanıklı?
Fiili olarak 15 şiddetinde bir depreme de dayanır ama saha içinde rakip futbolcuların attığı şutların, gollerin depremine ne kadar dayanır bilemiyorum. Aslantepe’de önemli olan bu gollere, bu şutlara dayanmak...
Galatasaray’ın hali malum. Sizce çözüm ne?
Acil bir revizyon gerekiyor. Başkan Adnan Polat’la duygusal bir bağım var, hemşerimdir, kendisini seviyorum, destek veriyorum ama acil olarak diyorum ki, “Duygusal davranma, takımda büyük bir revizyon yap ve Fatih Terim hocayı mutlaka takımın başına getir.”
İstifa et demiyorsunuz yani?
Demiyorum. Çünkü istifa çözüm değil. Adnan Polat’ın bir dönem daha başkan olması lazım. Çünkü kendini futbola veremedi, yatırımlara verdi, stada verdi, kalıcı eserlere verdi, Riva Projesi’ne verdi. Şimdi kendini tam da futbola verme zamanı. Adnan Polat Başkan’ın Galatasaray’ı şahlandırdığı dönemler de var. Sadece sportif başarılara bakmamak lazım. Onun döneminde önemli ölçüde gayrimenkul başarıları elde edilmiştir. Avrupa’nın en modern stadyumu yapılmıştır. Orada benim de çok büyük katkım var. O stadın isim babası da, fikir babası da benim. O stadın oraya yapılmasını ilk arzu eden de benim...
Şimdi Adnan Polat’a bir fırsat daha vermemiz lazım. Galatasaray’ın Türk Telekom Arena Stadı’nda rakip takımlara deprem yaratması lazım. Taraftar onu bekliyor. Deprem yaratması için de Adnan Polat’ın gayrimenkullerde nasıl şahlandırdıysa, sportif başarılarda da Galatasaray’ı şahlandırması lazım. Bunun da yolu biran önce Fatih Terim’i takımın başına getirmekten geçer.
Arda'nın Alex gibi olması lazım
Arda Turan’ın durumu peki?
Futbolcular oynamaz, oynattırılır. Futbolcularla, başkanın, yönetimin, antrenörün ilgilenmesi lazım. Yani bir başarı elde edilmek isteniyorsa yönetim kurulu da futbolcularla birlikte oynayacak. Yönetim, taraftar ve futbolcunun tam olarak bütünleşmesi lazım. Arda’yı biraz da tribünler oynatmalı. Belli bir noktaya gelen, belli karizması olan futbolcular taraftardan çok şey bekler. Taraftarın onları coşturması lazım. Mesela Hagi Türkiye’ye geldiğinde onu ilk taraftar coşturdu. Taraftar coşturmasa Hagi oynayamazdı. Çünkü o noktaya gelen oyuncular 15 dakika oynar. Arda’nın da 20 dakika oynaması, o 20 dakikada da golü atması, Alex gibi olması lazım. Alex’e bakıyorsunuz her dakika oynamıyor. Ama topu aldığı zaman heyecan yaratıyor.
Alex’ten öğreneceği var yani Arda’nın?
Yok, yok. Alex’ten niye öğrensin? Alex de başarılı, Arda da son derece başarılı. Arda’nın havaya sokulması lazım.
Peki, “Yeni stadın hem fikir hem de isim babası benim” dediniz. Ama Başbakan da çok hak iddia ediyor...
Doğru. O statta iki kişinin hakkı var. Birincisi fikir babası olarak, projeyi üreten, o günlerde tasarlayan, kamuoyunun huzuruna getiren ve “Ali Sami Yen Aslantepe’ye taşınsın” diyen Mustafa Sarıgül ama daha sonra bu projenin yapımını üstlenen TOKİ’ye talimat veren, finansmanını sağlayan da Başbakan.
Peki Başbakan’ın nasıl bir katkısı var?
Finansmanı sağladı, yapılması için başbakan olarak TOKİ’ye talimat verdi, TOKİ de bitirdi. Başbakan talimat vermezse iş nasıl olacak? Ama bu fikrin babası kim, oraya ilk adımını atan kim? Mustafa Sarıgül ve Özhan Canaydın. Sonra takip eden kim? Adnan Polat. Tabii orada TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar da çok büyük iş yaptı. Muhteşem bir çalışmadır. İlk araziye gittiğimiz gün oralar tarlaydı, mabede çevirdi.
Şişli’de 14 hastane var, onları da güçlendiriyoruz dediniz. Peki yıkılıp yeniden yapılacak olanlar var mı?
Tabii... Okmeydanı SSK Hastanesi yıllar önce yapılmış bir hastane. Teknolojik ömrünü tamamladı. Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerimiz sürüyor. E-6’nın üzerinde yeni bir yer gösterip, hastanenin orada kurulmasını istiyoruz. Eski yeri ise başka bir şekilde değerlendireceğiz. Benim önerim hastane alanının büyük oranda yeşil alan olarak kalması ve bir noktada kâr getirici ticari bir yer yapılması, oradan gelen gelirle de yeni hastanenin bedavaya çıkması. Bununla ilgili TOKİ’nin çalışmaları da sürüyor.
Bu ne kadarlık bir proje?
Aşağı yukarı 500 milyon dolar. Proje çalışmaları bitmek üzere... 5-6 ay içersinde orada bir planlama yapılacak. Son teknoloji kullanılacak, daha modern bir hastane olacak...
Peki Şişli Etfal Hastanesi?
Hastane tarihi bölümleri dışında tümüyle yıkılacak ve yerine çevre halkının yararlanacağı bir düzenleme yapılacak. Şişli Etfal Hastanesi ise Seyrantepe’ye, yeni stadın yanına taşınacak.
Peki Ali Sami Yen Stadı’nın yerine ne yapılacak?
Orada da proje devam ediyor. Herhalde 5-6 ay içinde yeni inşaat başlar. Alt bölümü otopark, üzeri de rezidence olacak. Biliyorsunuz orası çok geniş bir arazi. Rezidence’ın önünde çok büyük yeşil bir meydan olacak...
Mecidiyeköy'e yeraltı geçidi...
Mecidiyeköy’deki trafik sorunuyla ilgili bir projeniz var mı peki?
Mecidiyeköy’e yeraltı geçidi yaptıracağız. Bu konuda Büyükşehir Belediye Başkanımız Kadir Topbaş ile görüşüyorum, bir işbirliğimiz olacak. Altgeçit yapılınca Mecidiyeköy trafiği rahatlayacak. Çünkü Şişli’den gelenler, direkt olarak çevreyoluna geçecekler.
Başka yeni projeniz var mı? Herkesi heyecanlandıracak...
Var. Bizim şu anda Nişantaşı’nda uyguladığımız proje, Türkiye’nin bir numaralı projesi. Abdi İpekçi Caddesi’nde kentsel tasarım projesi başlattık biliyorsunuz. Abdi İpekçi model oldu, Şişli’nin ilk etapta 10 mahallesini, daha sonra tüm mahallelerini Abdi İpekçi gibi yapacağız.
Hangi 10 mahalle?
Topağacı, Teşvikiye, Şişli Merkez Mahallesi, Kurtuluş, Feriköy, Fulya, Mecidiyeköy ve Ayazağa... Biz şehri şahlandırdık. Şişli şu anda bir çekim merkezi. Dünya markalarının tamamı Şişli’de artık... Bu kolay olmadı elbette. Bin 814 binanın restorasyon çalışmasını yaptık. Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’yla konuşup bu binaların reklam tabelalarını, klimalarını kaldırdık. Şehir çocuk gibidir, bakarsanız size güler, bakmazsanız surat eder, mutsuz olur. Bir belediye başkanının görevi vatandaşını mutlu etmek ve kentini şahlandırmaktır. Ben kentimi şahlandırıyorum. Bundan dolayı da son derece mutluyum. İstanbul’a gelen turistlerin yüzde 70’inin uğradığı yer Şişli ve Nişantaşı. Yüzde 30’u tarihi yarımadaya gidiyor, geziyor, bakıyor ama eğlenmek için Şişli’ye geliyor. Şimdi önümüzdeki günlerde Şişli’de yurtiçi turizmini başlatacağım. Diyarbakır’a, Antep’e, Kayseri’ye, Trabzon’a gideceğim ve oralarda ticaret ve sanayi odalarının başkanlarıyla konuşarak yerli turistin Şişli’ye gelmesini sağlayacağım. Farklı siyasi partilerden, AKP’den, CHP’den, MHP’den ve BDP’den gelen birçok belediye başkanı yerel yönetimlerde Şişli’yi örnek alıp, gelip bizimle konuşuyorlar. Yaptığımız birçok çalışmayı belediye başkanlarımızla paylaşıyoruz. Onlar da kendi bölgelerinde uygulamaya özen gösteriyorlar. Mesela Bodrum Belediye Başkanı Demokrat Partili’dir, onunla paslaşıyoruz, fikir alışverişimiz oluyor. Ben de zaman zaman yurtdışındaki diğer belediyelere bakıyorum, “Farklı bir uygulama var mı?” diye. Mesela Münih’ten etkileniyorum.
Benziyor mu Münih ile Şişli?
Benziyor. Ama Şişli daha çok Milano ve Roma ile eşdeğer. Tekstil, ekonomi, tarih, hepsi bizde de var. Paris ile daha yakınız. Ama olay şu; gönül sevdiği yere gider. Ben Münih Belediye Başkanı Christian Ude’yi seviyorum, onunla konuşmaktan keyif alıyorum. Zaman zaman ben oraya gidiyorum, zaman zaman o bize geliyor. Çok çalışıyorum çok! Her ay en az 3-4 açılış yapıyoruz. Mesela geçen ay Piyalepaşa’daki Hayvan Kısırlaştırma ve Rehabilitasyon Merkezi’nin açılış törenini yaptık. Sloganımız şu; “Kısırlat, aşılat ve yerinde yaşat.” Bir de yeni başlattığımız tamamen kadınlara özel spor merkezlerimiz var. Sabah 8’den akşam 8’e kadar açık, 14 noktamız var böyle. Daha ne olsun! Şişlili bu yüzden mutlu işte... Bu yüzden bugün seçim yapılsa kime oy verirsiniz dendiğinde yüzde 85.3 Sarıgül diyor. Bu yüzden liderler sıralamasında üçüncü çıkıyorum. Ama bu beni şımartmıyor. Daha çok çalışmam için güç veriyor.
Türkiye Değişim Hareketi bitmedi!
CHP’deki son olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabii kriz var ortada. O krizin iyi bir şekilde yönetilmesi lazım. Bir hanımefendinin bazı iddiaları var ama ben yıllarca Deniz Baykal’a karşı mücadele verdim, böyle bir şey yaptığına kesinlikle inanmıyorum ve bunu Deniz Bey’e yapılan bir haksızlık olarak görüyorum.
Yani bir taciz söz konusu değil midir?
Hayır, buna hiç ihtimal vermiyorum.
Peki, o bahsedilen büyük balık kimdir sizce?
Hayatım boyunca siyasi yaşamımda rakiplerime karşı çok mücadele verdim, ama hep delikanlıca ve mertçe davrandım. Bu tip konuşmalarla hiçbir siyasi partinin, hiçbir siyasi kişinin bir yere varacağına inanmıyorum. Ama o büyük balık ya da küçük balık kimse de derhal açıklanması lazım. Nedeni de şu; CHP gibi köklü ve onurlu bir partiye bağlı yüzbinlerce insanın, bu siyasi partinin üyelerinin, bu siyasi partide görev yapan yetkililerin bu şekilde ailelerine, çoluk çocuklarına karşı töhmet altında bırakılmasını doğru bulmuyorum.
O zaman büyük balık kimse çıkıp Kılıçdaroğlu açıklamalı...
Kılıçdaroğlu’yla alâkası yok. Kılıçdaroğlu niye açıklasın? O hanımefendinin, gazetecinin açıklaması lazım. Onu söyleyen o. Ama ben daha fazla bu genel siyasete girmek istemiyorum.
Peki bir sorum daha olacak siyasete ilişkin... Türkiye Değişim Hareketi bitti mi?
Türkiye Değişim Hareketi niye bitsin! Bitmedi, desteğini Sayın Kılıçdaroğlu’na verdi. Türkiye Değişim Hareketi gönüllerdeki bir hareket, bu hareketin içinde yer alan binlerce insan var. Ama o günün şartlarında Kılıçdaroğlu bir rüzgâr alınca, biz o rüzgârı kesmek istemedik. Benim yurttaşlarımdan ricam CHP’ye destek vermeleri oldu...
Türkiye Değişim Hareketi bitmedi dediniz ama kadronuzdan CHP’ye geçenler olduğu gibi AKP’ye geçenler de oldu...
Bizim hareketimiz bir kitle hareketiydi. Kadromuzun yüzde 85’i sosyal demokratlardan oluşuyordu. Yüzde 15’in içinde ise farklı siyasi partilerden gelen arkadaşlarımız vardı. Öyle düşünün...
CHP’den yana tavrınızı koydunuz. Bu tavır değişebilir mi peki?
Devam ediyor.
Her şeye rağmen mi devam ediyor?
Her şeye rağmen değil elbette. Çünkü biz değişim istiyoruz, iktidar istiyoruz. O değişim ana muhalefette gerçekleşti, biz o değişimin önünü açmak istedik.
Her cuma Eyüp Sultan'da sabah namazı kılıyor
Yine her zamanki gibi hiperaktif, ama biraz yorgun gibiydi. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun ziyareti için hazırlıkları denetliyordu. Proje sunumları yapılacaktı ve hâlâ bir-iki eksik vardı gözüne çarpan... “Arkadaşlar, sabah 4’te kalktım. Bu detaylarla da beni yormayın ne olur?” dedi sitemkâr. “Hayırdır, neden 4’te kalktınız?” diye sordum. Her cuma 4’te uyanıyormuş. Bir grup Şişlili ile Eyüp Sultan’a sabah namazına gidiyormuş. “Namazı kılıyor, ardından bir kahvaltı yapıp dönüyoruz” dedi Sarıgül. Yoksa güne sabah 6’da başlıyor, mutlaka 7’de iş başında oluyor. Yani o kadar da yormuyor kendini!
© Tüm hakları saklıdır.