Politika

Murat Yetkin: Erdoğan bölgesel gücünü artırmak isteyen her ülke gibi ABD’ye ilişkileri daha “daha eşit koşullarda” yenilemeyi teklif ediyor

16 Eylül 2021 10:13

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bölgesel gücünü artırmak isteyen her ülke gibi, ABD'nin güç kaybı yaşadığı saptamasını yaparak Washington ile ilişkileri “daha eşit koşullarda” yenilemeyi teklif ettiğini ifade etti.

YetkinReport için bir yazı kaleme alan Yetkin, "ABD yönetimin, Kongre’deki etnik lobilerin gücüne rağmen Çin ve Rusya’nın yükselişi karşısında NATO müttefiki Türkiye’ye pazarlık kapılarını kapalı tutacağını düşünmek gerçekçi olmaz" değerlendirmesinde bulundu.

Yetkin, ülkede yaşanan siyasi krizlere rağmen ABD'de sorunlarla yüzleşme ve çözme mekanizmalarının hâlâ işlediğini ifade etti.

Yetkin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, Japonya’dan Hindistan’a, Brezilya’ya Polonya’ya dek bölgesel gücünü artırmak isteyen her ülke gibi, bu güç kaybı saptamasını yaparak, üstelik ciddi bir coğrafi avantajla ABD’ye ilişkileri daha “daha eşit koşullarda” yenilemeyi teklif ediyor. ABD yönetimin, Kongre’deki etnik lobilerin gücüne rağmen Çin ve Rusya’nın yükselişi karşısında NATO müttefiki Türkiye’ye pazarlık kapılarını kapalı tutacağını düşünmek gerçekçi olmaz. Özellikle de ABD’nin dış politikada itibar kaybı, iç politikada bir demokrasi krizi daha yaşadığı bir dönemde.

Yine de ABD’de yaşanan sorunlarla yüzleşme ve çözme mekanizmalarının hâlâ işlediğini görüyoruz. Çin’e açılan telefonlarla patlayan kriz de, öncekiler de yürütme içinde ortaya çıkıyor. Kongrenin kendisini hala dünyanın efendisi görmesi de kendi dertleri.

Ama sistemin her şeye rağmen işlemesini sağlayan bağımsız yargı ve bağımsız basındır.

Bob Woodward özgürce yazabiliyor, yazdıkları basılıyor, sadece kendi sınırları içinde değil, bütün medyada tartışılabiliyor, yargı, yürütme ve yasama buna göre harekete geçebiliyor. Yazının başındaki alıntıdan görebileceğiniz gibi, bu haber Amerika’nın Sesi Radyosu tarafından da ayrıntısıyla yayınlanabiliyor.
İşte bu durum Türkiye’deki mevcut durumla ile daha gelişkin demokratik işleyişteki yasama, yargı ve basın özgürlüğü düzeyleri arasındaki ciddi farktır.