T24 Haber Merkezi
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, New York Manhattan'daki Türkevi ile CHP'nin 7'inci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun önünde video çekip eleştirdiği TURKEN Vakfı'na ait olan binanın aynı olduğuna ilişkin haberlere tepki gösterdi. Emir, "Basit bir gerçeği saptırıyorlar. Oysa bunun cehaletle falan ilgisi olamayacağı ortada çünkü son derece basit bir gerçeklik var ortada. Bu iki binanın birbiriyle bilerek karıştırılması ve sanki bu iki bina aynıymış gibi ilgililerin suçlanmasını da asla kabul etmiyoruz. Bu yanlışlıkla yapılabilecek bir şey değil, kasten ve halkı aldatmaya dönük bir girişim" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılmak için gittiği New York'ta Türkevi’ni ziyaret etmişti. Bazı sosyal medya hesapları ve internet sitelerinde yer alan haberlerde, Özel'in övgü ile bahsettiği Türkevi'nin CHP'nin 7'inci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2022'de ABD ziyaretinde önünde video çekip eleştirdiği TURKEN Vakfı'na ait Manhattan'daki gökdelen olduğu iddia edilmişti.
"Basit bir gerçeği saptırıyorlar"
ANKA Haber Ajansı'na konuşan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, iki binanın tek ortak yönünün Manhattan bölgesinde bulunması olduğunu kaydetti. İddiaların kasten ve halkı aldatmaya dönük olduğunu ifade eden Emir, şunları kaydetti:
"Basit bir gerçeği saptırıyorlar. Oysa bunun cehaletle falan ilgisi olamayacağı ortada çünkü son derece basit bir gerçeklik var ortada. Türkevi, 1970'li yıllarda New York'un en pahalı yerinde, Manhattan'da satın alınmış bir binadan bugün bu noktaya geldi ve burada Türkiye Cumhuriyeti'nin, Dışişleri'nin, orada görev yapan büyükelçilerin ve diğer temsilcilerin büyük emekleri var. Şu anda da bizim açımızdan çok önemli bir hizmet ve prestij binası. Her bir tuğlasında Türkiye Cumhuriyeti'nin hakkı var. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin orada en iyi şekilde temsil edilmesinden memnun oluruz ve o binaya katkı veren herkese de bir teşekkür borçluyuz.
Bir de Tayyip Erdoğan'ın oğlunun ve kızının Ensar, TÜRGEV gibi vakıflara zoraki bağış yaptırıp o bağışları Amerika'ya gönderip TURKEN Vakfı adı altında Manhattan'da yaptıkları bir inşaat var, bambaşka bir inşaat. O inşaat, TURKEN Vakfı'na ait, Manhattan'da büyük bir gökdelen dikiyorlar, TURKEN Vakfı'nın yöneticileri Cumhurbaşkanı'nın çocukları ve yakınları. Yani Türkiye'den Amerika'ya büyük bir servet transferi söz konusu. Oranın Türkiye Cumhuriyeti ile hiçbir ilişkisi yok. Orada büyük bir para hortumlama var. Dolayısıyla bir önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu oradaki haram parayı, vurgunu bizzat orada görüntüleyerek ortaya koymuştu. Hala oradaki gökdelen duruyor. İki gökdelen arasında bir tek ilişki var, ikisinin de Manhattan bölgesinde olması. Vakfın Manhattan'da böylesine lüks bir gökdelene niye ihtiyaç duyduğunu sorduğumuzda, 'Biz buraya yurt yapıyoruz' demişlerdi. Oysa yurt yapacaksanız bunu Manhattan'da yapmanıza gerek yok. Öğrencilerin daha yoğun olduğu yerlere daha büyüklerini yapabilirsiniz ama niyetin yurt yapmak olmadığını. Niyetin Türkiye'de zorla bağış adı altında toplanan paraların Amerika'ya götürülmesi olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu iki binanın birbiriyle bilerek karıştırılması ve sanki bu iki bina aynıymış gibi ilgililerin suçlanmasını da asla kabul etmiyoruz. Bu yanlışlıkla yapılabilecek bir şey değil, kasten ve halkı aldatmaya dönük bir girişim."
"Rüşvetin belgesi değil, görüntüsü var"
Finans ve bankacılık temsilcilerinin BDDK Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın'ın oğlunun düğününe katılmasını da eleştiren Emir, BDDK'nın denetlediği çevrelerin Aydın'ın oğlunun düğününe gelmesini "rüşvetin görüntüsü" olarak niteledi. Emir, şunları söyledi:
"BDDK Başkan Yardımcısı Mustafa Aydın bir düğün yaptı. Düğününe konukları çağırdı ama konuklar gelirken 'Düğünde ne takacağız' diye kendi aralarında konuşmak zorunda kaldılar çünkü konuklar tam da BDDK'nın denetlediği finans çevreleri ve bankalar. Bankaların ve finans çevrelerinin temsilcileri kendi aralarında anlaşıyorlar iddiaya göre, 150 - 350 bin lira arasında takı takıyorlar. Bu aslında hem Kamu Görevlileri Etik Sözleşmesi'ne hem de Kamu Görevlileri Etik Yönetmeliği'ne tamamen aykırı. Çünkü etik yönetmeliğine göre, bir memur görevi ile ilişkili hediye alamaz, kabul edemez. Zaten 657'de de maaşının dörtte birinden fazla hediye kabul edilemeyeceğine dönük bir ibare var.
Dolayısıyla denetlemek durumunda olduğu, kendisine denetlenen bankaların, finans kuruluşlarının temsilcileri geliyorlar, beyefendinin düğününde 150 - 300 bin lira takı takıyorlar. Bunun adı takı değil, irtikap. Bu kişiler bir zarfa 350 bin lira koysalardı, bu kişinin masasına getirip bıraksalardı bu suç olurdu. Bu suç, açıktan, göz göre göre olunca suç olmaktan çıkmıyor. Bu son derece yanlış ve hukuk dışı bir durum. Bunun üstünün örtülmesi mümkün değil. 'Rüşvetin belgesi olur mu' diye soruyorlardı; rüşvetin belgesi değil, görüntüsü var. Bu apaçık irtikap suçudur, rüşvettir çünkü göreviyle ilgili denetleyeceği kuruluşların ilgililerinden para kabul eden bir kişi ve iki sandık koymuşlar. Misafirlerin bir yerden kaçma sanşı da kalmamış. İddiaya göre, arada da bu sandıklar değiştirilmiş. Apaçık bir suç var burada. Bir suç olduğuna göre mutlaka teftiş kurulunun harekete geçmesi gerekiyor ama etik kurulu görevlendiriyorlar. Etik Kurul kim, Zerrin Güngör. Eski Danıştay Başkanı; kendisini cübbesinin önünü iliklemeye çalışırken, çay toplarken, kızını yükseltirken anımsıyoruz. Kızı daha önce hakimlik sınavını kazandı bir şekilde. bir gün hakimlik yapmadan Yargıtay'a Tetkik Hakimliği'ne getirildi, 3 gün sonra saraya alındı, 3 yıl sonra üçüncü dereceye çıkarıldı ve o da çok şaşalı bir düğün yapmıştı.
Biz bu düğünleri biliyoruz ve bunların hepsinin aslında zoraki toplanan paralar olduğunu, rüşvet ilişkisi olduğunu, bunun hediye olamayacağını, hediye olamayacak kadar büyük rakamlar olduğunu, hele hele denetlemekle sorumlu olduğu şirketlerin temsilcilerin paralarının asla hediye olamayacağını söylüyoruz ve harekete geçsinler istiyoruz." (ANKA)