Politika

Mümtaz'er Türköne: Üniversitedeki tek referansım Devlet Bahçeli, MHP Başkanlığı'nı Ümit Özdağ'a devretmeli

"Bahçeli ve Özdağ görev değişikliği yapsalar, Türkiye’nin önü sonuna kadar açılır"

02 Mayıs 2016 15:19

1970’lerde aktif olarak ülkücü harekette yer alan Yarına Bakış yazarı Mümtaz'er Türköne, MHP'deki kurultay krizine ilişkin olarak, genel başkanlık için kısa bir süre önce adaylığını açıklayan Ümit Özdağ ismini önerdi. "12 Eylül darbesinden sonra iki sene tutuklu yargılandığım, Ankara Sıkı Yönetim Mahkemesi’nde görülen MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasının sanığı olarak MHP’nin lider kadrosunun çoğu ile ‘cürüm’ olmuşluğum var" diyen Türköne, "Gazi Üniversitesi’ne asistan olarak göreve başlarken tek referansım, o sırada aynı üniversitede görev yapan Devlet Bahçeli idi. Meslektaşım olan Ümit Özdağ ile 20 seneye yakın hem mesai hem de kader arkadaşlığı yaptım. Yakından tanıdığım bu iki politikacı görev değişikliği yapsalar, Türkiye’nin önü sonuna kadar açılır" görüşünü dile getirdi.

Türköne'nin Yarına Bakış'ta "MHP’nin nazar boncuğu" başlığıyla yayımlanan (2 Mayıs 2016) yazısı şöyle:

MHP’nin içinde ve dışında kopan fırtınaların sebebi, Saray’ın çok ince hesaplarla sürdürmeye çalıştığı iktidar denklemi. MHP bir çekim alanı oluşturmuyor. Erdoğan’ın ötekileştirerek, düşman ilan ederek ittiği toplumun geri kalan yarısı çaresizlik içinde bu partide temposu yükselen liderlik tartışmalarında bir umut arıyor. Bu umut gerçekçi. Yakın ve orta vadede Saray’ın adım adım yükselttiği otokrasi inşasına çomak sokacak yegane güç MHP. CHP %25 sınırın aşamıyor, MHP’de sınır yok. Erdoğan’ın yakın vadedeki başkanlık referandumu, orta vadedeki genel seçim hesapları liderlik tartışmaları ile umut vaadeden MHP’nin fiilî blokajı altında. Saray 2016 yılı için planladığı başkanlık referandumunu, yaptırdığı sıkı kamu oyu yoklamalarında %40’larda kalan destek yüzünden gelecek seneye erteliyor. Yeni anayasa hazırlıklarının geleceği de, MHP’deki muhalif kanadın ağzından çıkacak bir çift söze bağlı.

Havuz medyasının bu kadar yırtınmasının, AK Parti sözcülerinin MHP’nin iç sorunlarına nezaketsizce bu çapta müdahalelerinin sebebi, ağırlığını her geçen gün daha fazla hissettikleri işte bu blokaj. İktidar gücü zaafa dönüşüyor. MHP’de muhalif kanat iktidar çevrelerinden gelen bu ters rüzgârı kanatlarının altına alıp yükselişe geçiyor. İktidar bir de bedavadan mağduriyet hikâyesi kaleme alarak, MHP’nin yeni lider adaylarının önünü açıyor.

İktidar seçmeni sosyal yardımlarla, havuz medyasının tek taraflı propaganda çarkıyla ve Erdoğan’ın iddialı orkestrasyonu ile uyuşturulmuş, teslim alınmış toplum kesimlerinden meydana geliyor. MHP seçmeni ve gözünü merakla bu partiye diken Erdoğan muhalifleri pek kül yutacak, algı operasyonlarına teslim olup vazgeçecek cinsten değiller. Havuz medyası MHP tabanını, iktidar seçmeni gibi ‘önüne ne konursa yer’ zannettiği için her attığı manşet, dönüp dolaşıp muhalefetin işine yarıyor. Sadece taban değil, MHP’nin lider kadrosunun, ara kademelerinin bu yüksek perdeden iktidar şımarıklığı ile girişilen MHP’ye nizam verme operasyonlarını boşa çıkartacak donanıma ve tecrübeye sahip olduklarını aynel yakîn biliyorum.

12 Eylül darbesinden sonra iki sene tutuklu yargılandığım, Ankara Sıkı Yönetim Mahkemesi’nde görülen MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasının sanığı olarak MHP’nin lider kadrosunun çoğu ile ‘cürüm’ olmuşluğum var. Gazi Üniversitesi’ne asistan olarak göreve başlarken tek referansım, o sırada aynı üniversitede görev yapan Devlet Bahçeli idi. Meslektaşım olan Ümit Özdağ ile 20 seneye yakın hem mesai hem de kader arkadaşlığı yaptım.

Yakından tanıdığım bu iki politikacı görev değişikliği yapsalar, Türkiye’nin önü sonuna kadar açılır. Devlet Bahçeli zarif, sabırlı, nihaî noktada Türk milletinin çıkarları için varını yoğunu heba etmeye hazır bir adamdır. Siyasî şartları liderler belirlemiyor. Daha çok şartlara göre kendilerine şekil veriyorlar. Devlet Bahçeli, ülkücü enerjiyi köreltme pahasına, Türkiye’yi siyasî çatışmalardan uzak tuttu. Gerektiği zaman ve gerektiği yerde iktidarların frenine basarak memleketin kazaya uğramasına engel oldu. MHP’deki liderlik tartışmasında da, ne olursa olsun sonuna kadar koltuğa sarılmayacağını, vazifesini hakkıyla tamamlamış bir ülkücü gibi davranacağını biliyorum.

Ümit Özdağ, yüksek öğrenim gördüğü Almanya’dan edindiği Prusya disiplini ile soluksuz çalışan ve elde ettiği her şeyi emeğine borçlu olan bir akademisyendir. Bu ülkeye bağlılığından, özellikle uluslararası politika konusunda bilgi ve birikiminden emin olabilirsiniz. Güvenlik ve istihbarat konularında uzman, politik sorunları stratejik bir çerçevenin içine yerleştirerek çözmeye yatkın bir kafa yapısına sahiptir. Zekasına ve kültürel birikimine hayranlık duyduğum babası rahmetli Muzaffer Özdağ, Alpaslan Türkeş’in en yakın arkadaşlarından biri ve MHP’nin kurucularındandı.

Sonuca gelelim: Kurultay süreci ve liderlik arayışı -doğrudur- MHP’nin bir iç sorunu değil; Türkiye diktatörlük dışında bir alternatif ararken, lider adayları çareye dönüşüyor. Partinin adı, amblemi bu arayışın amacı değil sadece vesilesi. Meselenin özü: Türkiye’yi dikta cenderesinden kurtaracak bir yiğit var mı?