Mülteci sorununa çözüm arayışları çerçevesinde Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yapılan pazarlıklar konusunda Türkiye’deki siyasi partiler arasında görüş ayrılıkları bulunuyor. Sosyal Demokrat Parti’ye (SPD) yakınlığı ile bilinen Friedrich Ebert Vakfı’nın davetlisi olarak Berlin’e davet edilen Türk parlamenterler, mülteci krizine ilişkin siyasetçi ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile yaptıkları görüşmelerde, Almanya’da konuyla ilgili tartışmaları yakından dinleme fırsatı bulurken, konuyla ilgili görüşlerini de dile getirdiler.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Antalya milletvekili Atay Uslu, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, mülteci sorununu çözmek için,“Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yürütülen görüşmelerin, “külfet paylaşımına” yönelik olduğunu söyledi. Burada “Suriyelilere insanî yardımının” söz konusu olduğunu belirten Uslu, “dolayısıyla bizim burada yapmak istediğimiz ortadaki sorun konusunda, külfeti paylaşmak. Avrupa bir kısmını karşılayacak, biz bir kısmını zaten karşıladık, karşılamaya devam edeceğiz. Ve bu sorunu hem Avrupa hem Türkiye hem de Suriyeli vatandaşların lehine çözmek istiyoruz” dedi.
Muhalefetten itiraz
Ancak muhalefet partileri bu pazarlıklar sonucunda sorunun Türkiye veya mülteciler lehinde çözüleceği konusunda aynı görüşü paylaşmıyor. Konuyu DW Türkçe’ye değerlendiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin yeniden ivme kazanmış olmasından memnuniyet duysalarda da, görüşmelerin şeklinden rahatsızlık duyduklarını dile getirdi. Çakırözer, “bu görüşmelerin şunu alırız, bunu veririz şeklinde bir al-vere dönüşmüş olması, mültecilerin sayısı veya onlara verilecek para üzerinden pazarlık yapılması, bence çok ahlakî değil, sorunlu olan bir şey bu. Tabii ki biz müzakere fasıllarının açılmasını ve Türkiye'nin bir an önce Avrupa Birliği üyesi olmasını istiyoruz. Bunun sadece göçmenler konusunun çözümüne değil, Türkiye’nin hak ve özgürlükler konusundaki eksikliklerine de çözüm olacağına inanıyorum” dedi. Çakırözer, yapılan pazarlığı “bu hem insanî olmayan hem de hukuken sıkıntılar yaratacak” sözleriyle değerlendirdi.
AB’den tavrına eleştiri
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul milletvekili Garo Paylan da, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile mülteci krizinin çözümü kapsamında yürüttüğü görüşmeleri eleştirdi. DW Türkçe’ye konuşan Paylan, “Türkiye bütün mülteci meselesini teknik ve para boyutuna indirgemiş durumda. Teknik boyut; yeni kimlik kartları, pasaportlar çıkartalım, nüfus verilerini güncelleyelim gibi konular. Oysa Türkiye temel meseleleri var, demokrasi meseleleri var. Türkiye’de bunlar konuşulamıyor, muhalefet baskılanıyor, ifade ve basın özgürlüğü yok, insanlar öldürülüyor, şehirler bombalanıyor. Böyle bir çerçevede, Avrupa Birliği de meseleyi teknik boyuta indirgemeye olur veriyor” dedi. Paylan, Avrupa Birliği’nin tutumunun kendisi için “büyük bir hayal kırıklığı” olduğunu vurguladı.
CHP’li politikacı Utku Çakırözer de, Avrupa Birliği’nin takındığı tutumun, özellikle Avrupa Birliği’nin en büyük destekçisi olan liberal kesimde hayal kırıklığı yarattığına dikkati çekti. Türk hükümetinin, Avrupa Birliği ile son aylarda yaşanan süreci “kendi baskıcı, yasakçı yaklaşımını daha da konsolide etmek için kullandığını” savunan Çakırözer, “maalesef Avrupalıların da aslında kendileri için önemli olan düşünce ve ifade özgürlüğü gibi konularda sessiz kalarak, Türk hükümetinin bu yaklaşımına bir nevi ortaklık ettiklerini” söyledi.
Türkiye’nin talepleri karşılanacak mı?
Bu Perşembe ve Cuma günü Brüksel’de yapılacak Avrupa Birliği zirvesinde, konu yine Türkiye ile yapılan mülteci pazarlığı olacak. Türk vatandaşlarına vize serbestliği getirilmesi en çok tartışılan konular arasında bulunuyor. Peki, Türkiye’nin geçen hafta yapılan zirvede sunduğu taleplerin ne kadarı karşılanacak? Parlamenterler, bu soruya açık ve kesin bir yanıt vermekte zorlanıyor.
AKP’li milletvekili Atay Uslu’ya göre Türkiye’nin sunduğu öneriler, Ankara tarafından tek başına hazırlanmış değil. Bu önerilerin Avrupa Birliği ile yapılan müzakereler ile belirlendiğini ifade eden Uslu, örneğin geri kabul anlaşmasının Türkiye’ye bir yük getireceğini, bunun karşılığında Türkiye’nin de bazı konularda fırsatlar yakalaması gerektiğini dile getirdi. Uslu, bu çerçevede “vize serbestliğinin bir fırsat” olduğunu vurguladı.
CHP’li Utku Çakırözer de, Türkiye’nin sunduğu önerilerin Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Türk mevkîdaşı Ahmet Davutoğlu’nun birlikte kotardığına inandığını söyledi. Bir çok konunun müzakere edildiğini belirten Çakırözer, Avrupa’da vizesiz seyahat hakkının çok daha önce elde edildiğini hatırlatarak, şimdi bu hakkın yeniden alınmaya çalışıldığını ifade etti. Çakırözer, ama bu hakkın “siz mültecileri alın, sizde kalsınlar şartına bağlanmış olmasını” kabul etmediklerini vurguladı.
HDP’li Garo Paylan ise öncelikle Türkiye’deki sorunların çözülmesi gerektiğine işaret ederek şunları söyledi: “Vize serbestisi umurumda bile değil. Çünkü Türkiyem çok büyük bir riskle karşı karşıya; iç barışın tarumar olması riskiyle karşı karşıya. İç barış, can güvenliği, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü olmadıktan sonra ben Avrupa’ya vizesiz gelmeyi ne yapayım?”