Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) yapılacak dekanlık seçimleri tartışmayla başladı. Rektörlükten öğretim üyelerine "yapılanın seçim değil anket olduğu" görüşünü içeren e-posta gönderilmesi tepkilere neden oldu. Eğitim Sen Siyasal Bilgiler Fakültesi İşyeri Temsilciliği’nden yapılan açıklamada özerkliğe ve seçimin önemine vurgu yapılarak, "anket niteliğinde bir eğilim belirleme yoklaması" uygulamasının kabul edilemeyeceği belirtildi. Eğitim Sen, "Fakültenin yönetiminin demokratik bir seçim sonucunda belirlenmesini istiyoruz" görüşünü dile getirdi.
SBF'de (Mülkiye) Ankara Üniversitesi Rektörlüğü'nün Dekanlık seçimlerine müdahale eden mesajı tartışılıyor. Eğitim Sen Siyasal Bilgiler Fakültesi İşyeri Temsilciliği’nden tartışmalara ilişkin olarak yapılan açıklamada şöyle dendi:
"Fakülte yönetiminin sadece öğretim üyeleri tarafından değil, herkes tarafından belirlenmesi gerektiği vurgulanırken, “Eğitim Sen, üniversitelerin ve o üniversiteyi oluşturan fakültelerin devlet ve toplumun diğer bütün güçleri karşısındaki bağımsızlıkları anlamında özerkliğini savunur. Bu nedenle ‘anket niteliğinde bir eğilim belirleme yoklamasını’ kabul edilemez buluyor ve fakültenin yönetiminin demokratik bir seçim sonucunda belirlenmesini istiyoruz” ifadelerine yer verildi.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yapılacak dekanlık seçimleri için öğretim üyelerine gönderilen anket tartışma yarattı.
Gönderilen e-postalarda “Dekanlık için YÖK’e önerilecek adayla ilgili fikir verebilecek anket niteliğinde eğilim belirleme yoklaması” yapılacağı duyurulurken, “anket pusulasına dekan adaylığını açıklamış olsun ya da olmasın, profesörler arasından bir isim yazılabileceği” maddesi tepki çekti.
Eğitim Sen Siyasal Bilgiler Fakültesi İşyeri Temsilciliği’nin, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki dekanlık seçimleri ile ilgili olarak yaptığı açıklama şöyle:
“Ankara Üniversitesi Rektörlüğü tarafından önce resmi bir yazıyla daha sonra öğretim üyelerine gönderilen resmi bir e-posta ile SBF’de “Dekanlık için YÖK’e önerilecek adayla ilgili fikir verebilecek anket niteliğinde eğilim belirleme yoklaması” yapılacağı duyurulmuştur. Her iki yazıda da “seçim” sözcüğü hiç yer almamakta, bir anket yapılacağından bahsedilmekte, “anket pusulasına dekan adaylığını açıklamış olsun ya da olmasın, profesörler arasından bir isim yazılabileceği” belirtilmektedir. Bu durum karşısında Eğitim Sen’liler olarak üniversite modelimiz ve Ortak Yaşam İlkelerimiz çerçevesinde benimsediğimiz ilkelerden bazılarını hatırlatma gereği duyuyoruz:
- Demokratik özyönetim: Eğitim Sen, akademik, idari, teknik personel ve tüm yardımcı hizmetlerde hangi statüde olursa olsun üniversitede çalışanlar ile öğrencilerden oluşan topluluğu üniversite bileşenleri olarak tanımlar ve tüm bileşenlerin katılımıyla oluşturulacak kurulları esas alan demokratik özyönetim ve özdenetime dayalı bir üniversite modelini benimser. Bu nedenle Fakültenin yönetiminin yalnızca öğretim üyelerinin değil, Fakültenin tüm bileşenlerinin katılımıyla yapılacak bir seçimle belirlenmesi gerektiğini savunuyoruz.
- Kurumsal özerklik: Eğitim Sen, üniversitelerin ve o üniversiteyi oluşturan fakültelerin devlet ve toplumun diğer bütün güçleri karşısındaki bağımsızlıkları anlamında özerkliğini savunur. Bu nedenle “anket niteliğinde bir eğilim belirleme yoklamasını” kabul edilemez buluyor ve Fakültenin yönetiminin demokratik bir seçim sonucunda belirlenmesini istiyoruz.
Bu çerçevede SBF Dekan adaylarının:
1- Dekanlık seçiminde en çok oyu almamasına rağmen atanması durumunda görevi kabul etmeyeceğini Fakülte’nin tüm bileşenlerine beyan etmesini,
2- Fakültede çalışan diğer öğretim elemanları, idari ve teknik personel ve öğrencilerin de Fakülte yönetiminde temsil edilmesini sağlayacağını açıklamasını,
3- Bütün üniversite emekçilerine kadrolu, güvenceli istihdam ve insanca çalışma koşullarının sağlanması için çaba harcayacağını, sözleşmelilik, 50/D, taşeronluk gibi iş güvencesini ortadan kaldıran uygulamaları kabul etmediğini ve güvencesiz istihdama karşı duracağını açıklamasını,
4- Fakülte bileşenlerinin düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayacak herhangi bir tasarrufta bulunmayacağını, bu kapsamda hiçbir soruşturma açmayacağını ve açılması talep edilen soruşturmaları kabul etmeyeceğini açıklamasını,
5- Fakülte ve kampüs içerisinde kamera, kampüs kart, kimlik kontrolü gibi üniversite bileşenlerinin ifade özgürlüklerini kısıtlayan güvenlikçi uygulamaların yerine ortak yaşamı mümkün kılacak dayanışma ilişkilerini, katılımcılığı, müzakere ve uzlaşı kültürünü geliştirecek bir yönetimi hayata geçireceğini beyan etmesini talep ediyoruz.”