Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın MHP lideri Devlet Bahçeli ile görüşmesinin ardından erken seçim tarihini kararını açıklamasıyla muhalefet sandık güvenliğinin sağlanması için çalışmalara başladı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Faaliyetlerimizin yüzde 50’si seçim güvenliği olacak" dedi.
Birgün'den Can Uğur'un soru yönelttiği CHP Grup aşkanvekili Özgür Özel ve İyi Parti Genel Sekreteri Aytun Çıray seçim güvenliğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Birgün'de yer alan sorular ve verilen yanıtlar şöyle:
»Seçim güvenliğini sağlamak için planlarınız nelerdir?
»Seçim güvenliği için diğer partilerle/demokratik kitle örgütleriyle ittifak planınız var mı?
»Seçim güvenliği konusunda yurttaşları nasıl harekete geçireceksiniz?
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel: Faaliyetlerimizin yüzde 50’si seçim güvenliği olacak
»İktidar her türlü rejimde olur ancak sadece demokrasilerde muhalefet vardır. Muhalefetin olması yetmez, özgür olması, eşit propaganda imkanına sahip olması, adil ve şeffaf bir seçim sürecinin olması gerekir. İktidar partisi, parlamento içi ve dışı muhalefeti, CHP’nin siyasi partileri ziyaret ederek ortaklaştırdığı 11 maddelik itirazlarını ve 7 maddelik taleplerini yok sayıyor. Bir ülkede iktidarın seçimle el değiştirebileceği kabulüne yönelik seçmenlerde en ufak bir kuşku varsa, burada ülkeyi ne hale getirdiğini düşünmesi gereken, iktidar partisidir. CHP, tehdit siyaseti yapmaz, umutsuzluğun yayılmasına neden olacak ifadeleri kullanmaktan özenle kaçınır. Biz şunun cevabını arıyoruz; 16 Nisan’daki mühürsüz oylardan sonra, çıkan son yasa ve OHAL şartları düşünüldüğünde sağlıklı ve güvenli seçimi nasıl gerçekleştirebiliriz?
Partimiz, bundan sonraki siyasi faaliyetlerini ikiye ayırmış durumda. Siyasi faaliyetlerimizin yüzde 50’si seçim güvenliğine ayrıldı. Bu konuda siyasi partilerle temas etmiştik, bunu devam ettireceğiz. Sivil toplum kuruluşları ve seçmen inisiyatifleriyle bir araya gelerek, geniş bir seçim güvenliği hareketi başlatacağız. Bu konuda altyapı çalışmalarımızı tamamlıyoruz. İktidar partisinin, seçim güvenliğini riske atacak tüm adımlarına, tüm hile girişimlerine karşı bir planımız olacak.
Şu anda AKP ile MHP’nin Türkiyesinde, ülkenin üstü griye boyanmış, yağmur bulutlarıyla kaplanmış durumda. Şimdi bunun karşısında adalette, demokraside ve parlamenter sistemde yani ortak katlarının en küçüğünde (OKEK) buluştuğumuz bir ortaklık var. Erdoğan şunu çok iyi biliyor, seçimler bir genel seçim olmayacak, “yeniden referandum” olacak. Diktatörlüğe hayır diyen, Cumhuriyet değerlerinde buluşan, parlamenter demokrasiye inanan insanlar, her birimizin farklı renkleri de olsa bir gökkuşağı gibi bir araya geleceğiz. AKP ve MHP’nin grisine inat, gökkuşağı gibi umut olacağız. CHP’si, HDP’si, Saadet Partisi, İYİ Partisi, hiçbirimiz aynı parti değiliz. Aynı olsak aynı partide siyaset yaparız ama hepimiz önümüzdeki seçimlerde temsil ettiğimiz rengimizle, gökkuşağını oluşturacağız. Cumhuriyetten ve demokrasiden yana olan bütün siyasi partilerle yan yana durabiliriz ama bu yan yana duruş, birbirimizin içine girmeden, birbirimizin işine karışmadan gerçekleşecek. Biz Türkiye'ye masmavi bir gökyüzü vaat ediyoruz.
»26 maddelik kanun teklifi, parlamentoya sevk edilir edilmez, itirazlarımızı sıraladık ve seçime girme yeterliliğine sahip olacağı öngörülen tüm siyasi partilere giderek, düşüncelerini dinledik, rapor hazırladık ve iktidar partisine gittik. Bundan sonra da siyasi partilerle seçim güvenliğini sağlama konusunda temaslarımız sürecek. Seçim öncesinde çalışmalarımızı sürdüreceğimiz gibi, seçim günü de diğer partilerle birlikte çalışmayı değerlendirebiliriz. Devlet imkanlarını kullanan iktidar partisine karşı ülkenin her köşesine ulaşma konusunda siyasi partilerin yaşadığı sorunları ortaklaşarak aşabiliriz.
»Türkiye’de seçmenin kendi oyuna sahip çıkma alışkanlığı var. “Oy ve Ötesi”, “Türkiye’nin Oyları” gibi seçmen inisiyatifleri her seçimle birlikte daha çok sandığa ve daha çok kente ulaşır hale geldiler. Bu inisiyatiflerle bir araya geleceğiz çünkü 55 milyon seçmenin tamamına ulaşmak için her fırsatı değerlendirmek durumundayız. İlk amacımız, tüm seçmenlerin sandığa giderek oyunu kullanabilmesini mümkün kılmak. Umutsuzluğu yayarak insanları sandıktan kaçırmayı değil, kullanılan oyların olduğu gibi sandıktan çıkacağı, resmi sonuçlara yansıyacağı bir sistemi kuracağımızı anlatmamız gerekiyor. Katılım oranının artmasıyla iktidar partisinin oy oranının azaldığı, yüzde 73 katılımın gerçekleştiği 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile yüzde 86 katılımın gerçekleştiği Haziran 2015 genel seçimleri incelendiğinde görülüyor. Sandığa gitmelerini istediğimiz seçmenleri, attıkları oya sahip çıkmak için bizimle birlikte hareket etmeye de davet edeceğiz.
İYİ Parti Genel Sekreteri Aytun Çıray: Seçim güvenliği hepimizin meselesi
»İYİ Parti olarak biz Genel Başkanımızın Cumhurbaşkanlığı seçiminde mevcut cumhurbaşkanını alt edeceğine inanıyoruz. Bu inanç, ne bir hüsn-ü kuruntu, ne de temelsiz bir hayal. Biz Türk Milletinin, derinden derine tıpkı 1946-1950 sürecinde olduğu gibi sessiz bir ortak karara doğru ilerlediğini görüyoruz; bunun bütün açık-örtülü emareleri belirmeye başladı. Tabii manzara koşullar 1946-1950 sürecinden ve 1980 Darbecilerinin 1983 Seçimlerine giderken dikte ettikleri koşullardan çok daha ağır. En zalim vesayeti, vicdanın tamamen askıya alındığı bir hegemonyayı yaşıyoruz: işte bu ahval ve şerait içinde siyasete-siyasi aktörlere düşen şey yılgınlık ve peşin yenilgi anlamına gelecek ‘boykot’ fikrini akla dahi getirmemek. Despotik otokrasiden mutlak kuvvetler ayrılığıyla güçlendirilmiş anayasal cumhuriyeti bir daha aynı felaketi yaşamayacak bir şekilde inşa etmemizin başka hiçbir yolu yok. Oy vermek dnurumuza sahip çıkmak, özgüvenimizi perçinlemektir. İYİ Parti olarak Genel Başkanımız başta olmak üzere sandığa, dolayısıyla onurumuza sahip çıkacağız. Bize özgürlüğü, anayasal eşitliği ve adaleti yeniden kazandıracak olan da sadece budur!
Şimdi gelelim seçim güvenliğine. Dört yasada yirmi altı maddede değişiklik yapılan bu son düzenlemeden sonra zaten çok problemli olan seçim güvenliği tam bir bıçak sırtı mahiyet kazandı. 12. Eylül 2010 referandumundan beri zaten seçimler ve referandumlar gitgide artan eşitsiz ve hakkaniyetsiz rekabet koşullarında gerçekleşiyordu. Şimdi buna milli irade hırsızlığını adeta kolaylaştıran, dolayısıyla hırsızlık koşullarını ve zeminini hazırlayan bir sözde seçim güvenliği değişikleri ilave oldu.
Siyaset insanlarının birinci öncelikleri siyasi faaliyetin objektif koşullarını iyi değerlendirmek olmalıdır. Biz İYİ Parti olarak bu gerekliliği azami ölçüde dikkate alıyoruz. Bunun için İYİ Parti Seçim Ofisi’ni kurduk. Burada YSK’nın seçmen kayıtlarına ve SEÇSİS sistemine paralel çalışacak bir bilişim ağını oluşturuyoruz. Oluşturduğumuz bilişim networkünü en sağlam datalara dayandırmayı ve seçimlere kadar sürekli güncellemeyi esas alıyoruz. Burada önemli bir nokta, Ofisimizin başında ‘Oy Ötesi’ nin son derece başarılı çalışmalar yapmış Ankara sorumlusunun getirilmiş olması. Biz 2014 Yerel genel Seçimlerinden itibaren gitgide daha etkili ve verimli bir şekilde çalışıp organize olan bütün Sivil Toplum kuruluşlarıyla gönüllü organizasyonlarla koordineli bir işbirliği içinde olmaya çok önem veriyoruz. Bu konuda atılabilecek her türlü somut adımı atacak, yapılabilecek her türlü girişimi yapacağız.
»Seçim güvenliği sadece bizim değil bütün muhalefet partilerinin meselesi. Mart ayının başında CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan başkanlığında bir heyet Genel Merkezini ziyaret etti. Genel Başkanımızın ve benim de yer aldığım bir yönetim grubu olarak seçim güvenliği konusunda kendileriyle son derece faydalı bir görüş alışverişinde bulunduk. Görüşmelerden sonra yaptığımız açıklamalarda vurguladığımız gibi güvenli seçim isteyen bütün siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri ile bir güçlü harekatın başlaması gerektiği konusunda mutabakata vardık. Bunu bir seçim güvenliği ittifakı olarak de niteleyebiliriz; seçim güvenliği için koordineli bir işbirliği olarak da. Ancak ister seçim güvenliği ittifakı olarak nitelensin, ister işbirliği yapılacak olan bütün girişimler bir seferberlik şeklinde gerçekleştirilmek zorunda.
»İYİ Parti olarak başta Genel Başkanımız Meral Akşener olmak üzere, insanımızı zaten taşıdığı hayati önemi her geçen gün biraz daha iyi idrak etmekte olduğu seçim güvenliği konusunda harekete geçirecek ne varsa yapacağız. Rahmetli Süleyman Demirel’in 12 Eylül darbecilerinin sınırladığı koşullarda dile getirdiği gibi ‘derdimizi dağdaki çobana, kurda kuşa tek tek anlatacağız.’ Bir büyük seferberlik içinde, yılgınlık yok, ümitsizlik yok, ‘Ne çalacak at, ne de geçecek bir Üsküdar bulamayacaklar’ diyeceğiz. Varsın medyanın çok büyük bölümüne el koymuş olsunlar! Göreceğiz Sözcü’den BirGün’e, Yeniçağ’dan Cumhuriyet ve Milli Gazete’ye kadar doğruları ve gerçekleri seslendirenlerin okurları katlanarak artacak. Zorbalık en çok tükenmeye en yakın olduğu noktada zirve yapar; düşmesi daha hızlı ve ölümcül olsun diye. Bunu göreceğiz… Hep birlikte seferber olarak, hep birlikte oyumuza sahip çıkmanın onurumuza sahip çıkmak olduğunu bilerek…