Politika

Muhalefet: Faiz artırımının faturası vatandaşa çıkacak

Ekonomist milletvekilleri CHP'li Faik Öztrak, Müslim Sarı ve Aşkın Türeli ile MHP'li Kenan Tanrıkulu, MB'nin faiz artırımı kararını eleştirdi

29 Ocak 2014 19:09

Muzaffer Gençdoğan / Ankara

Merkez Bankası’nın, döviz kurundaki aşırı yükselişi durdurmak amacıyla yaptığı faiz artırma operasyonu, Anamuhalefet Partisi ile MHP’de yankı buldu. CHP’nin üç ekonomist milletvekili Faik Öztrak, Müslim Sarı ve Aşkın Türeli ile MHP İzmir Milletvekili Kenan Tanrıkulu, “Merkez Bankası’nın yaptığı faiz artırma operasyonu ile büyümenin düşeceğini, yatırımların azalacağını, işsizliğin artacağını” savundular.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, yaptığı açıklamada, Merkez Bankası’nın faiz artırım kararının millete “daha düşük büyüme”, “daha az yatırım” ve “daha büyük işsizlik” olarak fatura edileceğini belirterek, “Bu büyüklükte faiz artışının tek bir sorumlusu vardır. O da Başbakan ve Hükümetidir. Hükümet devlet krizini derinleştirirse, saydamlıktan ve hesap vermekten kaçmaya devam ederse korkarım ki bu faiz artışı da yetmeyecek; millete ödetilen bedel de boşa gidecektir” dedi.

Öztrak, 11 yıldır sıcak paraya yaslanarak ekonomiyi şişiren, Türkiye’nin eriyen rekabet gücüne ve iç tasarruflarına kayıtsız kalan AKP iktidarının, beceriksizliğinin faturasını yine milletimize fatura ettiğini savundu. Faik Öztrak “Türkiye’de kurumların itibarını yok eden, muhatap olduğu yolsuzluk ve rüşvet suçlamaları karşısında bir devlet krizi çıkaran, ekonomiye ve faize ideolojik bakan Başbakan bugün milletin ödeyeceği faiz yükünü kat be kat artırdı. AKP iktidarı ve Başbakan’ın kötü yönetiminin bedeli faizlerde yüzde 100’den fazla artış oldu. Bu faiz artırımının faturası önce Türkiye’nin en büyük borçlusu olan devlete çıkacaktır. Hazine’nin üstüne binecek faiz yükü vergilerle vatandaşın sırtına aktarılacaktır” değerlendirmesini yaptı. Öztrak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Faiz lobisinin kim olduğu artık görülmüştür. Para politikasına ideolojik bakan, kibirli söylemiyle toplumu geren, ekonomiyi istikrarsızlaştıran ve sıcak paraya bağımlı hale getiren Başbakan ve hükümeti bu ülkedeki en büyük faiz lobisidir. Başbakan benim yetkim yok, ben istemedim. Merkez Bankası bağımsız, faizi onlar artırdı, sorumlu onlar diyerek sorumluluktan kurtulamaz. Bu büyüklükte faiz artışının tek bir sorumlusu vardır. O da Başbakan ve Hükümetidir. Küresel sermayenin gelişen ve yükselen ekonomilere dönük iştahındaki azalma bizim gibi ülkelerin çekici yönlerini geliştirmeleri gereğini ortaya çıkarmaktadır. Bu çerçevede cari açığın ve kamu maliyesinin iyi yönetilmesi, rekabet gücünü artıracak reformların gerçekleştirilmesi, saydamlık, hesap verebilirlik, gerçekten bağımsız Merkez Bankası ve kurullar, güçlü bir hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, gelişen bir demokrasi, hükümetlerin sosyal tansiyonu düşürme becerisi tüm yatırımcıları ve yatırımları çekecek faktörler olacaktır. Çatlayan AKP koalisyonu ve ortaya saçılan yolsuzluk ve rüşvet pisliğinin üstünün hukuk devletini tepeleyerek, bağımsız bir soruşturmaya izin vermeyerek örtme gayretleri, değişen küresel iklimde yatırımcılar tarafından görmezden gelinmez.”

Müslim Sarı: Bedeli mutlaka olacak

CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı da, Parlamento’da düzenlediği basın toplantısında,  Merkez Bankası’nın faiz artırımına gitmesini “doğru bir karar” olarak nitelendirirken, “Ama bunun maliyetleri olacak. Türkiye’de büyümenin düşük kalacağı, işsizliğin artacağı, yeniden çift haneli işsizlik rakamları vardır önümüzde. Enflasyonun da hedeflenenin çok ötesinde olacağı bir patika var önümüzde” uyarısında bulundu. Sarı, şunları söyledi:

“Merkez Bankası, Sayın Başbakan’dan korktuğu için faiz artırmamak için 40 takla atıyordu. Merkez Bankası bu işi sürdüremeyeceğini anladı. Bu aşıldı ki Merkez Bankası çok radikal ve sert bir biçimde faizleri yukarı doğru çekti, doğru bir karardır. Ama bunun maliyetleri olacak. Faiz yükseltmenin de bir maliyeti var. Hiçbir hükümet seçimlere doğru giderken faiz oranlarının yükselmesini istemez. Çünkü faiz oranları yükselince talep kısılır, büyüme düşer. Merkez Bankasının bu faizinin önce kredi faizlerine oradan da toplam talebe maliyeti olacak. Türkiye ekonomisinin büyüme oranları düşecek. Sıfır ile üç arasında bir büyümeye Türkiye birkaç yıl razı olmak zorundadır. Bu da Türkiye için bir krizdir. Çünkü yüzde 5’in altındaki her büyüme Türkiye gibi ülkelerde işsizlik yaratır. Türkiye’de büyümenin düşük kalacağı, işsizliğin artacağı, yeniden çift haneli işsizlik rakamları vardır önümüzde. Enflasyonun da hedeflenenin çok ötesinde olacağı bir patika var önümüzde. Türkiye ekonomisi bir yol ayırımında. Ama her şekilde geç kalmış da olsa ki geç kalarak bir bedel ve maliyet ödetilmiş de olsa faizin yükseltilmesi doğru bir karardır.”

Faiz lobisinin başarısı sayılabilir mi?

CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli ise, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a, “Faiz artırımı ‘faiz lobisinin’ başarısı sayılabilir mi?” sorusunu yöneltti. Türeli, Babacan’ın yanıtlaması talebiyle TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesiyle, faizlerin yükseltilmesinin “faiz lobisine teslimiyet” olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğini sordu. CHP’li Türeli, para, sermaye ve döviz piyasalarında son haftalarda yaşanan yüksek boyutlu dalgalanmanın, Merkez Bankasının faiz oranlarını artırmasıyla yeni bir boyut kazandığına dikkat çekti ve şöyle devam etti:

“Daha bir hafta önce olağan toplantısını yapmış olan Para Piyasası Kurulu, en temel politika aracı olan faizlerde resmi bir artışa yanaşmamış, piyasaya döviz satarak müdahale yolunu seçmişti. Bu politikanın yansıması, sermaye piyasalarında ciddi değer kayıpları, döviz piyasalarında kur artışlarının hızlanması şeklinde olmuştur. Para Piyasası Kurulu, aradan bir hafta geçmeden, bu kez olağanüstü toplanarak, faiz oranlarını, beklentilerin üzerinde 4-5.5 puan arasında yükseltti. Piyasalardaki etkisi daha ilk dakikalardan itibaren görülmeye başlanan bu kararın, tüketim, yatırım ve dolayısıyla büyüme, istihdam ve enflasyon üzerinde yansımalarının olacağı kuşkusuzdur.”

Türeli, yaptığı bu değerlendirmeler ışığında, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a şu soruları yöneltti:

“Merkez Bankasının faiz oranlarını yükseltmesi doğru bir karar mı? Faiz oranlarının yükseltilmesi Hükümetin ekonomik ve mali politikalarıyla uyumlu mu? Faiz artırımı “faiz lobisinin” başarısı sayılabilir mi? Ya da “faiz lobisine” teslimiyet olarak değerlendirilebilir mi? Çift haneye çıkan yüksek faizin tüketim ve yatırım, dolayısıyla büyüme üzerinde olumsuz bir yansımasının olacağını düşünüyor musunuz? Yüksek faizin enflasyon üzerinde nasıl bir etki yaratmasını bekliyorsunuz? Bu faiz oranlarıyla hedeflenen enflasyonun tutturulma imkânı var mı? 2014 yılı hedefleri belirlenirken faiz oranlarının hangi düzeyde olacağı varsayılmıştı?  Faizin bugün geldiği nokta, varsayılan oranlarla ne kadar örtüşüyor?”

MHP’li Tanrıkulu: Sonuçları milletimize yüklenecektir

MHP İzmir Milletvekili Kenan Tanrıkulu ise açıklamasında, Merkez Bankası’nın aldığı faiz kararının geciktiğine vurgu yaparken, “Zamanında cesaret edilemeyip, artırılmayan faizlerin Başbakan’dan Merkez Bankası’na teşekkür getirse de, bu teşekkür karşılığı Mayıs ayından bu yana direnen Merkez Bankası’na ve ekonomimize daha ağır sonuçlar getirmiştir. Sorumluluklarından kaçınanlar, kaçınmanın sonuçlarından kurtulamayacaklardır. Faiz lobisi masallarının ve mağduriyetinin sonuna gelinmiştir. 11 yıldır ülkeyi yönetip, fark edemediği hayali ‘paralel devlet’ söyleminin dışında ellerinde başka argüman kalmayanlar yolun sonuna gelmişlerdir” dedi. Kenan Tanrıkulu, şunları söyledi:

“Uluslararası ekonomik kuruluşlar ekonomideki muhtemel bir krizi ‘’yurtiçi dinamikler’ olarak bugünden dile getirmeye başlamışlardır. Ülkemizin bu başarısızlık nedeniyle getirildiği kısa vadeli dış finansmana bağımlılığı, düşük tasarruf oranları, yüksek cari açık ve diğer nedenler 2014 yılı büyümemizi de olumsuz etkileyecektir. Tüm bu siyasî ve ekonomik istikrarsızlığın ağır sonuçları 30 Mart 2014 yerel seçimlerinden sonra vatandaşlarımıza zam yağmuru olarak geri dönecektir. Çünkü ekonomi yönetimi seçimlerden sonra yeni ekonomik tedbirlerin alınacağını, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ise doğalgaz ve elektrik zamlarının Nisan ayına ertelendiğini beyan etmişlerdir… Ülkemiz için politik ve ekonomik riskler devam etmekte ve her zaman olduğu gibi sonuçları da milletimize yüklenecektir.”