Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, cumhurbaşkanlığı seçiminin tek başına ülkenin kilit sorunlarını çözmeyeceğini belirterek, yeni Başbakan atanmasının ve 2015 genel seçimlerinin de yakından izleneceğini bildirdi.
Moody’s, 10 Ağustos tarihinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin değerlendirme notunda, "Seçim sonucu Türkiye’nin daha yavaş büyüme, yüksek enflasyon, dışsal kırılganlıklar ve Merkez Bankası gibi önemli kurumların zayıflayan bağımsızlığı gibi kilit ekonomik ve kurumsal kredi zorluklarını çözmez" ifadesini kullandı.
Açıklamada, yerel politik gerilimin ve belirsizlik ortamının, en azından gelecek yıl haziran ayında yapılacak genel seçime kadar geçerli olabileceğine işaret edildi.
Moody’s açıklamasında, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin kredi çıkarımlarının iki diğer durum gerçekleşene kadar tam olarak netleşmeyeceği, bunlardan ilkinin Adalet ve Kalkınma Partisi’nin dinamiklerine ilişkin işaret verecek olan yeni Başbakan’ın ağustos ayının sonlarına doğru atanması olduğu ifade edildi.
Moody’s, ikinci gelişmenin ise 2015 yılındaki genel seçimin olduğunu belirtti. Moody’s, “AK Parti şu anda halen Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül öncülüğünde daha fazla konsensus taraftarı bir kanat ile seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğünde daha otokratik bir kanat arasında bölünmüş durumda" iddiasında bulundu.
Moody’s, gelecek yıl yapılacak genel seçimlerin, AKP’nin anayasayı değiştirebilecek çoğunluğa ulaşıp ulaşamayacağını göstereceğini belirterek, "Parlamento seçimleri ve hükümetin kompozisyonu, partideki ayrışmanın ekonomik politika ve yönetim yaklaşımını nasıl etkileyeceği konusunda daha fazla işaret verecektir" ifadesini kullandı.
Kredi derecelendirme kuruluşu, iktidar partisi içerisindeki dinamiklerin dönüşümünün politik tansiyonun ve belirsizliğin 2013 ortasından beri geçerli olduğunu öne sürerek, “Politik ortam tam bir istikrara kavuşuncaya kadar, ülkenin yapısal reform ajandası da zorlanarak, Türkiye’yi, -ekonomik ve dışsal kırılganlıkları dikkate değer bir durumdayken-, uluslararası piyasa algısındaki potansiyel kaymalara maruz bırakabilir" ifadesine yer verdi.
Başbakan Erdoğan’ın göreve geldiği 2003 yılından 2013 yılına kadarki on yıllık dönemde Türkiye’nin ortalama ekonomik büyümesinin yıllık yüzde 5 olduğunu anımsatan Moody’s, "Bu büyüme, daha çok istikrarlı bir ekonomik politika çerçevesinin ve çift haneli enflasyon oranına son verilmesinin sonucuydu" hatırlatmasında bulundu.
Moody’s, Başbakan Erdoğan’ın başbakanlık makamındaki görev sürecinde ihracat pazarının çeşitlendirildiğini, kamu finansmanında dikkate değer gelişmelerin kaydedildiğini ve sağlıklı bir bankacılık sistemine kavuşulduğunu ifade etti.
Moody’s açıklamasında bu yılın ilk çeyreğinde Türkiye’nin büyüme hızının beklenenden daha güçlü olmasına rağmen, Rusya ve Irak kaynaklı jeopolitik risklerin ikinci yarı performansını etkileyebileceğini belirtti.
Moody's büyüme beklentisini yüzde yüzde 0,5 artırdı
Moody’s, enflasyonun halen Merkez Bankası'nın hedeflediği seviyenin üzerinde seyrettiğini ve faiz indirimlerinin enflasyon oranı üzerindeki riskleri artırdığını belirtti.
Kredi derecelendirme kuruluşu 11 Nisan'da yayımladığı bilgilendirme notunda Türkiye ekonomisini bu yıl sonunda yüzde 2,5 oranında büyümesinin beklendiğini belirtmişti.
Moody's bugün yayınladığı değerlendirme notunda bu yıl için büyüme beklentisini yüzde 0,5 oranında artırarak yüzde 3,0'e yükseltti.
Raporda, "Cari açık, yeniden dengeleme sinyalleri vermesine rağmen hala çok yüksek ve yabancı sermaye akışına bağlı" ifadesine yer verildi.