07 Ağustos 2017 15:19
Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Genelkurmay Çatı İddianamesi'ne göre, 2015 Yüksek Askeri Şura'sında albaylıktan tuğgeneralliğe/tuğamiralliğe terfi edenlerin yüzde 78'nin 'FETÖ'cü çıktığını belirterek "Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda ise 2015 YAŞ’ında tümgeneral yapılan 4 tuğgeneral 15 Temmuz sonrası ordudan atıldı yani oran yine yüzde 100." dedi.
Oğur, 23 Haziran 2015 tarihinde MİT'in, Genelkurmay'a gönderdiği raporda EDOK Komutanı yapılan Metin İyidil'in 'FETÖ'CU olduğu belirtilen raporla ilgili "MİT'in 'FETÖ'cü dediği o general, 2015 YAŞ'ında neden EDOK Komutanı yapıldı?" diye sordu.
Oğur'un Karar'daki yazısı şöyle:
"Bugün Ankara’da ilginç bir darbe davası görülmeye başlanacak. Ama Akıncılar ve diğer darbe davalarının yanında epey küçük ölçekli bir dava olduğundan muhtemelen çok az sayıda muhabir bugün duruşma salonunda olacak.
Çünkü bu iddianamede sadece yedi sanık var. Sanıklar EDOK olarak bilinen Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim ve Doktrin Komutanlığı’na bağlı iki korgeneral, bir tümgeneral, iki tuğgeneral, bir albay ve bir binbaşı. Ama bu darbe sırasında EDOK’ta işlenmiş suçlar hakkında bir iddianame değil. EDOK Komutanı olan ve darbeden sonra ilginç bir şekilde istifa eden Orgeneral Kamil Başoğlu’nun kaçırılmasıyla ilgili ayrı bir iddianame var örneğin.
Bu dar kapsamlı iddianamenin merkezinde iddianamenin bir numaralı sanığı olan bir korgeneral var; EDOK’a bağlı dört komutanlıktan biri olan Muharebe ve Muharebe Destek Komutanı Metin İyidil.
İyidil’in TSK’daki kariyeri oldukça dikkat çekici. 20 yıldır Ankara’da ve karargahta bulunan İyidil, ordudaki atamalarda en etkili pozisyon olan Personel Daire Başkanlıkları’nda çalışmış. 2012 yılında Korgeneralliğe getirilen İyidil, önce Kara Kuvvetleri ardından 2014’e kadar da Genelkurmay Personel Daire Başkanı olarak ordudaki terfi ve atamalarda en kritik kararların altında imza atmış.
(Ocak 2016’da Ankara Kocatepe Camii’ndeki bir cenaze nedeniyle fotoğrafları gazetelerde yer almıştı. Ablası Gülseren Özdemir’in (işadamı Nihat Özdemir’in eşi) cenazesinde siyasilerin taziyelerini kabul ederken.)
Darbeden sonra tutuklanan ve 25 Haziran’da KHK’yla ordudan atılan Korgeneral İyidil’in etrafında dönen iddianame ancak darbeden bir yıl sonra Haziran ayında yazılabildi.
Halbuki Ocak 2017’de kendisine bağlı, Isparta Eğridir’deki Dağ Komando Okulu’ndaki darbe suçlarıyla ilgili hazırlanan iddianamede adının olduğu basında yer almış.
http://arsiv.dha.com.tr/harbiyelileri-ankaraya-goturmek-istemisler_1436672.html
Daha sonra savcılık İyidil’in adının iddianameye yanlışlıkla girdiğini açıklamıştı.
http://www.hurriyet.com.tr/korgeneral-iyidil-isparta-darbe-girisimi-davas-40337654
O iddianamede İyidil’in aleyhine ifade veren kişi Isparta Valisi, darbe sabahı 06.00 sularında İyidil’in kendisini aradığını, o sırada orada görevli 700 komandonun devlet kurumlarını korumak gerekçesiyle Ankara’ya götürülmesi için izin istediğini ama durumdan şüphelenip izin vermediğini anlattı. Savcıya göre o saatte komandoları Ankara’ya taşımak hala ümidini kesmemiş darbecilerin bir girişimiydi. Ama İyidil bu davada sanık olmadı.
Adının neden Akıncı, Genelkurmay ya da Kara Kuvvetleri ile ilgili iddianamelerde yer almayıp, hakkında ayrıca bir iddianame yazıldığını bilmiyoruz.
Ama bu iddianamenin diğerlerinden önemli bir farkı var; İddianamede Türkiye’de savcıların pek yapmadığı, darbe davalarında ise hiç yapılmayan bir şey yapılmış ve Korgeneral İyidil lehine tanıklıklara da yer verilmiş.
İyidil lehine olan en önemli delil, darbecilerin atama listesinde Kara Kuvvetleri emrine alınmış görünmesi, bu darbecilerin atama listesinde kızağa çekmek demek. İkinci lehte delil darbe gecesi 01.30, iddianamedeki bir tanığın ifadesiyle yeğeninin girişimiyle önce NTV’ye ardından iki kanala daha bağlanıp darbeye karşı Cumhurbaşkanı’na destek açıklamaları. Üçüncüsü ise ilginç bir tanık ifadesi. 16 Şubat 2017’de savcılığa giden eski askeri savcı Ahmet Zeki Üçok şu ifadeyi vermiş;
“29.04.2014 tarihinde MİT'e gönderdiğim listelerin yapmış olduğum çalışmanın ayrıntılı ve titiz bir çalışmanın sonucu ortaya çıktığı dikkate alınarak kurum tarafından yapılan çalışmalara gerekçe yapıldığını geçtiğimiz günlerde öğrendim. Hazırlamış olduğum listelerde bulunan iki ismin eksik bilgiye dayanarak bu listelerde yer aldığını darbe sonrası yaptığım çalışmalar neticesinde tespit ettim... Ben Metin İYİDİL'in 15 Temmuz darbe karşıtı tutumunu ve edindiğim yeni bilgileri bir araya getirdiğimde Metin İYİDİL'in FETÖ ile ilgisinin olmadığı, darbeye katılmadığı kanaatini edindim.
Bu süreçte Metin İYİDİL'in tutuklu olduğunu öğrendiğimde başvurarak kendisi hakkında sonradan öğrendiğim ve yukarıda ayrıntısını anlattığım şeylerle ilgili bilgi vermek istedim."
İddianamede İyidil aleyhine de tanıklıklar var. Darbecileri polise teslim etmek istemediği, darbe bastırılınca darbeye direnmiş gibi rol yaptığını anlatan asker ve sivil tanıklar. Sonunda savcı da benzer bir kanaate varmış . İyidil’in darbenin başarısız olduğu anlaşılınca takiyye yaptığını tanıkların ifadeleriyle iddianamesine yazmış;
“15/07/2016 günü gerçekleşen Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya yönelik eylemler öncesinde, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü mensubu asker şahıslarla darbeye hazırlık konusunda düzenli görüşmelerinin olduğu (Polatlı iddianamesi), olay günü de sözde Yurtta Sulh Konseyi Üyesi olan ve sözde atama listelerinde imzası bulunan Mehmet PARTİGÖÇ ile Genelkurmay karargahında görüşmesinin olduğu (Genelkurmay iddianamesi), Isparta Dağ Komanda Okulunda eğitim gören harbiyelilerin darbe kalkışmalarında kullanılabilmesi için Ankara'ya getirilmesi için çaba gösterdiği (Isparta İddianameleri),... darbeye teşebbüs eylemlerinin sonuca ulaşmasını sağlayamadıkları, bunun belirtilerinin olay gecesi ortaya çıkması üzerine ısrarla kendisinin darbe karşıtı olduğunu gösterecek şekilde faaliyetler ve davranışlar sergilemeye çalıştığı, bu kapsamda tv. açıklaması yaptığı saatler, kendisinin zırhlı birliklerde bulunduğunu gösteren kamera görüntülerini temin etmeye çalışması vb. eylemlerle örgütün en başarılı olduğu takiyye uygulamasını gösterdiği, EDOK Karargahında bir problem olmadığını öğrenmesine rağmen, darbenin engellenmesi için görevinin başına geçerek, olay gecesi ülke genelinde çok önemli olayların yaşandığı bağlı birliklerine resmi yollardan yazılı ve sözlü talimatlar verebilecek durumda olmasına rağmen, bir cafede telefon görüşmeleri ile darbe kalkışmasının gidişatını anlamaya çalıştığı”
Tabii ki kararı bugün başlayacak mahkeme verecek. O yüzden izlenmesi ilginç bir dava olacak. Ama sadece bu yüzden değil.
Metin İyidil’le ilgili iddianamedeki iki belge darbenin arkaplanı, hazırlık sürecinde devletin zaafları hakkında bize çok önemli bilgiler verebilir. Bu belgelerin çıktığı yer de çok önemli; Darbenin Genelkurmay’daki beyin isimlerinden Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün kasası.
İddianameden okuyalım:
“Adli Emanetin 2017/3576 sırasında kayıtlı Mehmet PARTİGÖÇ'ün kasasında bulunan belgeler arasında yer alan 9 numaralı belgede şüpheli Metin İYİDİL ile ilgili yapılan araştırma neticesinin bulunduğu belirtilerek dosyamızda değerlendirilmesi için gönderildiği, dosyaya alınan belgenin T.C. Başbakanlık MİT. Müsteşarlığından 23/06/2015 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına gönderilen Çok Gizli Kişiye Özel ibareli 004141 nolu yazı ekinde şüpheli Metin İYİDİL hakkında Paralel Devlet Yapılanması (PDY-PÖ) mensubu olduğuna dair iddiaların bulunduğu yönünde bilgi mevcut olduğunun belirtildiği görülmüştür”23 Haziran 2015 tarihinde MİT, Genelkurmay’a gizli bir not göndererek Metin İyidil’in o zamanki adıyla paralelci olduğunu söylemiş. Bu tarih ilginç 2015 Yüksek Askeri Şura’nın hemen öncesi. Şura hazırlıkları sürerken.
İddianameye göre Partigöç’ün kasasından ikinci bir belge daha çıkmış. Yine iddianameden okuyalım:
“Mehmet PARTİGÖÇ'ün kasasında bulunan belgeler arasında şüpheli Metin İYİDİL'in kendi imzasını taşıyan 13 Temmuz 2015 tarihli emeklilik dilekçesi suretinin dosyamızda değerlendirilmek üzere gönderildiği görülmüştür”
Metin İyidil’in emeklilik dilekçesinin Partigöç’ün kasasında ne işi olduğu, bu dilekçenin MİT’in raporundan sonraya denk gelmesinin tesadüf olup olmadığı herhalde mahkemede üzerinde durulacak sorular olacak.
Esas sorunun ise cevabı var; Peki, hakkında MİT’in Genelkurmay’a paralel dediği, hatta son bir çıkış olarak emeklilik dilekçesini bile yazmış Metin İyidil’e 2015 Yüksek Askeri Şura’da ne yapıldı?
Bunu da Resmi Gazete’den okuyalım. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/08/20150807-7.htm
4. Kolordu Komutanlığı’ndan, karargahtaki EDOK Muharebe ve Muharebe Destek Komutanlığı’na atanmış.
Metin İyidil, o YAŞ’ta atanan ve daha sonra darbeden tutuklanacak tek general de değildi. Genelkurmay Çatı İddianamesi’ne göre 2015 Yüksek Askerî Şûra’sında albaylıktan tuğgeneralliğe/tuğamiralliğe terfi edenlerin yüzde 78’i darbeci/FETÖ’cü çıktı. Bu rakam tümgeneralliğe/tümamiralliğe yükselenlerde yüzdü 53. (Bu yüzde elli üç içinde, yani 2015 YAŞ’ında tümgeneralliğe terfi eden isimler arasında 15 Temmuz’un kilit isimlerinden Tümgeneral Mehmet Dişli de var.) Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda ise 2015 YAŞ’ında tümgeneral yapılan 4 tuğgeneral 15 Temmuz sonrası ordudan atıldı yani oran yine yüzde 100.
Peki, 2015 YAŞ’ından önce MİT’ten Genelkurmay’a gelen ve paralelci askerleri gösteren listede sadece Metin İyidil’in mi adı vardı? Bilmiyoruz. Bu da mahkemede ortaya çıkabilecek bilgilerden biri.
Ama kesin olan darbe gecesi, darbenin başladığını bildirmediği için yüklenilen MİT, (Üçok’un ifadesinden anladığımız kadarıyla) hem 2014 hem de 2015 Yüksek Askeri Şura toplantılarından önce üst düzey FETÖcü askerlerin isimlerini tespit etmiş ve bildirmişti.
Hatta dönemin Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, 2015 Mayıs’ında 1000 isim için ellerine ihbar geldiğini söyleyerek bunu açık da etmişti. http://www.hurriyet.com.tr/milli-savunma-bakani-ismet-yilmaz-1000in-uzerinde-kisi-icin-ihbar-geldi-28991382
Ama bu listelerin gereği YAŞ toplantılarında yapılmadı.
Darbeyle ilgili Türkiye’deki bütün kurumların hesap vermesi, sigaya çekilmesi, postmortem yapması, kendini düzeltmesi gerekli. Özellikle istihbarat zaafının sorgulanması bundan sonrası için hayati. Keşke bunun için ABD’nin 9/112'den sonra yaptığına benzer bir komisyon kurulsa ve bütün devletin bir check-upı çekilebilseydi.
Ama böyle bir zaaflar listesi yapılacaksa herhalde o listenin ilk sıralarına MİT’in adı yazılamaz.
Darbeden önce görevi olmamasına rağmen ordudaki üst düzey FETÖ’cü generallerin adını bildirmek dışında, ByLock’un varlığını keşfedip verilerini ele geçiren ve böylece darbeden sonra ordudaki uyuyan hücrelerin tespitini sağlayan da MİT oldu. 9 ay Ankara’da organize edilen darbeyi öncesinde göremediler, zamanını bilemediler ve bu yüzden eleştirilmeleri çok doğal ama darbe günü darbecileri telaşlandıran ve darbenin saatinin erkene alınmasına neden olup, darbenin başarısızlığını sağlayan da MİT’in girişimleri oldu.
Herhalde bu sicil yüzünden geçen hafta mahkemedeki savunmasında o zamanlar YAŞ üyesi olan Akın Öztürk bile tespit ettiği paralelci askerlerin adını MİT’e bildirdiğini söyleyerek kendini savunmaya çalıştı.
Zaten tam da bu yüzden Kara Havacılık Okulu’nda görevli ve cemaat mensubu olan pilot binbaşı, kendisine verilen ve içine sinmeyen MİT’le ilgili görevi, amirlerine, bağlı olduğu Kara Kuvvetleri’ne, Genelkurmay’a ya da Emniyet’e değil, doğrudan MİT’e gidip bildirdi.
Devlette böyle bir ihbarın hangi kuruma yapılabileceğini FETÖ’cü bir pilot Binbaşı’dan daha iyi kim bilebilir ki?"
© Tüm hakları saklıdır.