Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat, “Hayaller baro başkanlığı, gerçekler mafya avukatlığı” başlıklı yazısında eski İstanbul Barosu’nun Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocasakal ve İstanbul Barosu Başkanlığına aday olacağını duyuran avukat Uğur Poyraz hakkında "hem mafya avukatı hem erdemli hukukçu olmaz! Olmaya kalkmak, en hafif tanımıyla hadsizliktir" diye yazdı
"Mine Kırıkkanat her iki ismin de Adnan Oktar davasının avukatları olduklarını belirterek, duruşma tutanaklarında da alıntılar yaptı.
Kırıkkanat, “Her tercih gibi, böyle bir tercihin de bedeli vardır. Adnancılar türü bir suç örgütünü savunanlara ‘mafyaya avukatlık yapıyor’ denir” ifadelerini kullandı.
Kırırkanat'ın yazısında bir bölüm şöyle:
...
" Av. Uğur Poyraz gibi hem mafyanın avukatı, hem kanal kanal TV gezip devlet, hukuk, ahlak nutukları atan sosyal demokrasi havarisi olunmaz. Prof. Dr. Ümit Kocasakal gibi hem mafyanın avukatı hem ulusalcı Kemalist hukukçu da olunmaz.
Kısaca hem mafya avukatı hem erdemli hukukçu olmaz! Olmaya kalkmak, en hafif tanımıyla hadsizliktir.
Tutuklu gazetecilere çakma ziyaret
Mafya savunma kariyerinde, “kumarhaneler kralı” Ömer Lütfü Topal, Ayvaz Korkmaz çetesi ve seri katil Atalay Filiz’in avukatlığını da yapan Av. Uğur Poyraz, 2006 yılından öteye Adnancıların baş avukatı oldu. 2018’de bizzat Adnan Oktar’ın Edirne Cezaevi’nden kendisine yenilenmiş vekâlet gönderdiğine bakılırsa gizliden gizliye hâlâ avukatı... Gizliden gizliye diyorum, çünkü Uğur Poyraz, 7 Eylül 2018’de attığı bir tvitle Adnan Oktar’ın avukatı olmadığını ilan ettiyse de savcılığa yansımış bir istifa belgesi yok.
Zaten Uğur Poyraz, gizlemeye idmanlı bir zat.
11 Mart 2020 tarihinde attığı tvitte, kendisinden toplumsal duyarlılık bekleyen takipçilerine müjde veriyor: “Bugün öğleden sonra Silivri 9 No’lu Cezaevi’nde Osman Kavala, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Murat Ağırel’i ziyaret ettim. Hepsinin çok selamları var. Enseyi karartmak yok.”
Ama aynı gün, aynı cezaevinde Adnan Oktar’ı ziyaret ettiğini saklıyor! Zaten aslen onunla görüşmeye gidiyor ve hem tutuklandığından beri ikinci kez ziyaret ettiği Adnan Oktar’la ilişkisini gizlemek, hem de kamuoyunda olumlu izlenim bırakmak için tutuklu gazetecileri paravan olarak kullanıyor!
Çünkü hukukçu kariyerinde parasal çıkara dayalı olmayan, siyasal ya da sosyal tek bir dava üstlenmemiş olan Av. Uğur Poyraz, İstanbul Barosu Başkanlığı’na oynuyor.
Mangalda kül bırakmayan ulusalcı
Peki, eski İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocasakal ondan daha mı matah? Ne yazık ki hayır.
Ümit Kocasakal’ın 2019 Ağustos ayında Adnan Oktar suç örgütünün iki numaralı “içtihat yetkilisi”, dijital veritabanı sorumlusu, FETÖ bağlantılı Didem Ürer’in lehine yargıya on dokuz sayfalık “bilimsel görüş” bildirdiği ortaya çıkınca, kendisine sosyal medyadan tek cümleyle örgütten kaç para aldığını, GSÜ’den mütalaa izni alıp almadığını sordum. Hakkında kitap yazmışım, Adnancıların pek sevdikleri bu tür hukuki mütalaalar için büyük tutarlar -en az 100 bin TL ödediğini elbette biliyorum!
Kocasakal, tek soruma yirmi dokuz (!) karşılıkla eveledi geveledi, ama cevap vermedi. Kendisini şöyle savundu: “Çok şükür küreselci değil, ulusalcıyım, milliciyim, antiemperyalistim, Kemalistim. Hiçbir maske takmıyorum, olmadığım gibi görünmüyorum. Gerektiğinde bu güzel vatan için değil mangalda kül, mangal da bırakmayız.”
Bir ay sonra dava başladı, mahkemede kimi görelim?
GSÜ Hukuk Fakültesi’nin antiemperyalist hocası Ümit Kocasakal haysiyet mangalında hakikaten yutulmadık kül bırakmamış ve emperyalizmin bayraktarı Evangelist Kilise’nin yaratılış safsatasını Türkiye’ye kakalayan Adnan Oktar örgütünün “hukuk imamı” Noyan Orcan’ın avukatlığını üstlenmiş!
Savunduğu Noyan Orcan, rastlantıya bakınız ki Adnancıların adliyeleri boğduğu binlerce davada, üniversite hocalarından “bilimsel görüş” teminiyle ünlü ve... Halen örgüt yöneticiliğinin yanı sıra, Adnancıların turnike denilen tecavüz seanslarında “ECİR kazanmak” amacıyla küçük bir kız çocuğu ile dört erişkine “anal ve oral yoldan organ sokmak suretiyle, cebir kullanarak” cinsel istismar, saldırı vb. suç isnadıyla yargılanıyor.
Ulusalcılığın acıklı marka patent vekili Ümit Kocasakal, “ben sevimli diktatörüm” diye dolaşmakla yetinsin.
Frapan giyimi giderek müvekkili Adnan Oktar’a benzeyen Uğur Poyraz ise sakın baro başkanlığına aday olmaya kalkmasın."