Mimar Sinan’ın kafatasının nerede olduğu tam 81 yıldır gizemini korurken, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun konuyla ilgili açıklamaları olayı yeniden gündeme getirdi. Mimar Sinan konusunda uzun yıllardır araştırmalarda bulunan ve “Sinan Bin Abdülmennan-Bir Dünya Mimarının Hayat Hikayesi Eserleri ve Ötesi” kitabının yazarı olan Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Selçuk Mülayim, “Sinan’ın İstanbul Süleymaniye’deki mezarı 1935’te Türk Tarih Kurumu (TTK) görevlileri tarafından açıldı. TTK’dan Şevket Aziz Kansu, kafatası özelliklerinin hiper brakisefali yani Türklerin kafatası özelliklerinden olduğunu açıkladı" dedi. "Sinan’ın kafatası sonrasında Antropoloji Müzesi’ne konulmak üzere Ankara’ya götürüldü. Birkaç yıl sonra ise Sinan’a ait türbenin restorasyonu yapılırken, mezarı yeniden açıldığında kafatası yerinde değildi" diyen Mülayim, "Gerçek şu ki Antropoloji Müzesi hiç açılmadı. Kafatası birilerinin elinde kaldı. Ancak hangi kişi veya kurumun elinde olduğu kimse tarafından bilinmiyor" ifadelerini kullandı.
Habertürk'te yer alan habere göre Mülayim, "Sinan’ın kafatasını türbeden çıkartan TTK görevlileri, 2 Ağustos 1935 günü saat 22.50’de Florya Köşkü’nde bulunan Atatürk’ün yanına çıktılar. Ekip, kafatasının özelliklerini Atatürk’e anlattı. O sırada neler konuşulduğunu tam olarak bilmiyoruz. Ancak Atatürk bir kağıdın üzerine dolmakalem ile ‘Sinan’ın heykelini yapınız’ yazarak imzaladı. Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra heykel 1956’da Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde törenle açıldı.” diye konuştu.
"Tahrip edilmiş olabilir"
Bu konuyla ilgili önemli bir gelişmenin de, 9 Nisan 1936’da yaşandığını belirten Mülayim, “O dönem, Sinan için Ankara’da bir anma töreni yapıldı. Ankara Halk Evi’ndeki toplantıda Mimar Necmettin Emre katılımcılara Sinan’ın kafatasına göre çizilmiş Sinan resimlerinden dağıttı. Kafatasının Ankara’da olduğu kesin ama kimin elinde olduğu belirsiz. Sinan’ın kafatası büyük bir ihtimalle Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü koleksiyonunda olabilir. Birilerinin elinde tahrip edilmiş de olabilir. Kafatası bir kurumda ise elbet ortaya çıkacaktır” dedi.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ayla Sevim Erol ise kayıp kafatasının kendilerinde olmadığını belirterek, “1987’den bu yana üniversite bünyesindeyim. Ne öğrenciliğim, ne de hocalığım dönemimde Sinan’ın kafatasını gördüm. Benden önceki dönemi hiç bilmiyorum. Sinan’ın kafatasıyla ilgili yıllar önce okuduğum bir makalede TTK görevlilerinin yeniden mezara gömdüğü yazılıydı. Sinan’ın kafatası bizim bölümde olsa haberim olurdu. Böylesi değerli bir insanın kafatası sağa sola atılır mı? Eski hocalarımıza sorduğumda kesinlikle bizde olmadığnı söylediler. Sinan’ın kafatasıyla ilgili 2012’de dekanlıktan gelen
bir yazı vardı. Cevaben bizde olmadığını ilettik. Yıllardır bizim bölümde olduğu söylenir ancak maalesef bizim bünyemizde değil” dedi.
Tarihçi Mustafa Armağan: 18 senedir peşindeyim
Sinan’ın kayıp kafatasını 1998 yılında ilk kez gündeme getiren isimlerden tarihçi Mustafa Armağan ise şöyle konuştu: “18 yıldır Sinan’ın kafatasının peşindeyim. Ne yazık ki bir sonuç elde etmiş değiliz. Sinan’ın kafatası defalarca gündeme getirildi. Kafatasını 1935’de mezardan çıkartan TTK’nın elinde herhangi bir belge bulunmuyor. TTK’ya yaptığım başvurularda söz konusu kafatası araştırmasıyla ilgili belgeyi sorduğumda ellerinde olmadığını söylediler. Kafatasının Şevket Aziz Kansu’ya verildiği biliniyor. Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Bölümü bünyesinde kurulan Antropoloji Müzesi’nde yer aldığı söylense de bu müze hiçbir zaman kurulamadı. Ancak fakültede birçok kafatası örneği var. Muhtemelen Sinan’ın kafatası bu örneklerin içerisinde bulunabilir. Fakülte ‘Bizim elimizde yok’ dese bile DNA örneklerinden araştırma yapılmalı. 1935 tarihli gazetelerin bir kısmında kafatasının Türk İslam Eserleri Müzesi’ne kaldırıldığı yazıyordu. Müze halen açık. Acaba Sinan’ın kafatası müzenin depolarında mı kaldı? Bana kalırsa söz konusu kafatası ya Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde, ya da İslam Eserleri Müzesi’nde aranmalı. Afet İnan, 1935’de yapılan Sinan kazısında yer alan biriydi. Kendisi o dönem TTK Asbaşkanı. Kazıyla ilgili mutlaka bir belge veya tutanağın olması gerekir. Bu tutanak nerede? Üzerine gidilirse kafatası bulunur.”
Süleymaniye Camii’nde geçen haftasonu düzenlenen “Medeniyetimizin Mimarı Sinan’ı Anlamak” isimli programa katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1935’ten bu yana kayıp olan Mimar Sinan’ın kafatasının bulunması için inceleme başlatacaklarını belirterek, “Bu kara lekeyi silmek için adım atacağız” demişti.