Milliyet yazarı Abbas Güçlü, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın "Herkes milli eğitimde bakan sayısının değişmesini veya bazı sınavların daha sonra, daha iyiye gitmesi için yapılmasının eğitimde yazboz olduğunu söylüyor. Kesinlikle bu doğru değildir. En büyük devrimlerden birisi milli eğitimde yapılmıştır" ifadesiyle ilgili olarak "Peki o zaman tem tersi algı niye? Sakın ola hiç kimse bu art niyetli kişilerin işi demesin! Bakanları sürekli onlar mı değiştiriyor? Gelen her bakana enkaz edebiyatını onlar mı yaptırıyor?" dedi. Güçlü, "Eğer eğitimde bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, öküzün altında buzağı aramaktan vazgeçip, hep birlikte, doğru olanı yapmaya odaklanmalıyız" ifadesini kullandı.
Abbas Güçlü'nün "Torpil var mı?" başlığıyla yayımlanan (8 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Gerçeğin çok ötesinde şehir efsaneleri vardır.
Ne kadar öyle olmadığına inansanız da bir süre sonra siz de öyle düşünmeye başlarsınız.
Torpil de onlardan biri.
Muhtemeldir ki, az ya da çok, insanoğlu var olduğu sürece, torpil de vardı.
www.edutr.com’da yapılan ankete göre, torpil olduğuna inanların sayısı yüzde 90!
Sizi bilmem ama bana çok abartılı geldi.
Peki, böyle bir algının oluşmasına neden olan ne?
Ehliyet, liyakat ve sadakat gibi özelliklere değil de neden torpilin olduğuna inanılıyor?
KPSS’nin getiriliş amacı, torpil iddialarını asgariye indirmekti.
Görünen o ki azaltacağına daha da artırmış!
Torpil söylentilerinin son dönemde iyice artmasının en önemli nedeni, mülakatın getirilmesi.
Oysa mülakat, torpil için değil, daha doğru seçim içindi.
İstismar edilmedi mi?
Elbette edenler çıkmıştır ama abartılı boyutlarda olduğunu sanmıyorum!..
Ülke olarak bu algıyı değiştirmek zorundayız.
Yoksa yol alamayız!..
Peki, niye torpile ihtiyaç duyuyoruz?
Kimi ideolojik olarak kimi hemşehri ya da akraba kontenjanından kimi de menfaat için bunu yapıyor.
Etik değerler
Hani hemen her yazımızda, sınavlara hazırlık dışında, eğitimin kazandırması gereken başka değerlerden bahsediyoruz.
İşte bunlardan biri etik değerler.
Ama biz ne yapıyoruz?
Bu değerleri pekiştirmek yerine yerle bir etmek için çaba harcıyoruz.
Bu da yetmiyor, onları legal hale getiriyoruz.
Örnek mi istiyorsunuz:
n Hasta olmayan çocuğa rapor alıyoruz.
n İkameti olmayan yerden belge alıp kayıt yaptırıyoruz.
n Ödevleri çocukların yerine biz yapıyoruz.
n Kopya çekmekle gurur duyuyoruz.
n Üç beş dersten sınıf geçiriyoruz.
n Yüksek puanlı okullara düşük puanlı öğrencileri nakil olanağı sağlıyoruz.
n Puanı yüksek olana değil, parası çok olana alternatif eğitim olanakları sunuyoruz.
n Hiç hak etmeyenleri paraşütle yönetici yapıyoruz!
Adil olmak şart
Hak, hukuk, adalet insan yaşamında da herhangi bir kurum ya da ülke yönetiminde de olmazsa olmazların başında geliyor.
Eğer bir yerde haktan, hukuktan, adaletten şüphe varsa, gerisi zor gelir.
En doğruyu yapsanız bile kafalarda şüphe oluşur.
İşte bu yüzden, çocuklarımızın kafasını, üç gün sonra unutacakları ve belki de hayatlarında zerre kadar işe yaramayacak bilgilerle tıka basa doldurmak yerine, onlara saygıyı, sevgiyi olduğu gibi, hakkı, hukuku, adaleti de öğretmeliyiz.
Sadece öğretmekle de kalmayıp, onu bir yaşam tarzı haline getirmeliyiz ki torpil var mı denildiğinde, yüzde 90’ı evet demesin...
Bu o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır.
Yeter ki istensin!..
Yazboz yokmuş
Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, eğitimde yazboz yok demiş.
Peki o zaman tem tersi algı niye?
Sakın ola hiç kimse bu art niyetli kişilerin işi demesin!
Bakanları sürekli onlar mı değiştiriyor?
Gelen her bakana enkaz edebiyatını onlar mı yaptırıyor?
Bir önceki bakanın yaptıklarını çöpe attırıp, her şeyi sil baştan onlar mı dayatıyor?..
Özetin özeti: Eğer eğitimde bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, öküzün altında buzağı aramaktan vazgeçip, hep birlikte, doğru olanı yapmaya odaklanmalıyız!..