Karar yazarı Bayram Zilan, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday çıkarmayıp, AKP'yi destekleyeceklerini açıklaması sonrası AKP ile MHP arasında kurulacak ittifakla ilgili gelen "AK Parti MHP’lileşiyor, artık Kürtler AK Parti’nin gündeminde yok” yorumlarına tepki gösterdi. Bunun bir propaganda olduğunu söyleyen Zilan, "Kendi milliyetçiliğini halı altına süpürerek AK Parti’yi 'milliyetçiliğe kaymakla' suçlayan bir HDP pratiği var" dedi.
Zilan, HDP'nin kaybettiği seçmenini yeniden kazanmak istediğini ve AKP'nin MHP ile yaptığı ittifakı 'kaşımak' istediğini ileri sürdü.
Kürtlerin siyasi bir boşluk yaşadığını söyleyen Zilan, "HDP’yle duygusal kopuş yaşayan Kürt seçmenin yeni tercihinin hangi siyasi parti olacağına dair henüz oluşmuş bir kanaat yok. Fakat bu boşluğu doldurmaya en müsait parti AK Parti’dir" ifadesini kullandı.
Bayram Zilan'ın "AK Parti ve MHP ittifakı Kürtlere nasıl yansıdı?" başlığıyla (18 Ocak 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük bir siyasi risk alarak başlattığı Çözüm Süreci, Kürt meselesinin çözümünü farklı bir kulvara çekti. Bugüne kadar devletin kadim refleksi “askeri çözümden” yanaydı. Fakat mesele ilk kez büyük bir kararlılıkla “demokratik paradigma” içerisinde çözülmek istendi. Meseleye temel haklar, özgürlükler ve demokrasi zaviyesinden yaklaşıldı. Bu bir kırılmaydı çünkü PKK ve HDP bugüne kadar söylemini devletin askeri yaklaşımı üzerine inşa etti ve demokratik çözümün olmayacağı yönünde propaganda yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde başlayan Çözüm Süreci PKK ve HDP’nin söylem gücünü yerle yeksan etti.
Bugüne kadar “devlet çözüm istemiyor” şeklinde formüle edilen ve Kürtlerin zihin altına enjekte edilen sorun, Çözüm Sürecinden sonra “PKK çözüm istemiyor” şekline dönüştü.
Kürtler, “Çözüm Sürecinin bitmesinin ve çatışmaların yeniden başlamasının sorumlusu PKK’dır” dedi.
Kürtler, PKK’yı “barışı istemeyen taraf” olarak ilan etti.
Çatışmaların yeniden başlaması, yoksul Kürtlerin yaşadığı yerlerde çukurların kazılması ve on binlerce insanın yaşadığı evin başına yıkılması ciddi bir kırılma yarattı.
Tüm bu olup bitenler Kürtleri PKK ve HDP çizgisinden uzaklaştırdı.
Uzaklaştırdı çünkü Kürtler Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumunda her zamanki orandan daha fazla bir oranda “evet” dedi.
Uzaklaştırdı çünkü Kürtler kendi oylarıyla seçtikleri belediye başkanlarının yerine kayyım atanmasına sessiz kaldı, tüm çağrılara rağmen sokaklara inmedi, kayyım atamalarını sessiz kalarak “zımnen” desteklemiş oldu.
Bütün bunlar, Kürt seçmende bir “temsil sorunu” da yarattı.
Kürtleri “sadece Doğu ve Güneydoğu’da yaşayanlar” olarak tanımlamamak gerekir. Zira bugün Türkiye’de en çok Kürdün yaşadığı kent İstanbul’dur. Batı’da yaşayan Kürt nüfusu, Doğu’da yaşayan Kürt nüfusundan fazladır.
Bu açıdan Kürtlerle ilgili bir analiz ya da tespit yaparken Türkiye’de yaşayan Kürtlerin tamamını dâhil ederek bir analiz ya da tespit yapmak gerekir. Sadece Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan Kürtleri referans alarak yapılan tüm analizler ve tespitler eksiktir, yarımdır!
Doğusuyla Batısıyla tüm Kürtlerin yaşadığı siyasi boşluğun doldurulmasında kilit parti AK Parti’dir.
Çünkü HDP’yle duygusal kopuş yaşayan Kürt seçmenin yeni tercihinin hangi siyasi parti olacağına dair henüz oluşmuş bir kanaat yok. Fakat bu boşluğu doldurmaya en müsait parti AK Parti’dir.
MHP ile yapılan ittifakı kaşımak isteyen ve kaybettiği seçmenleri yeniden kazanmak isteyen bir HDP var ortada.
Tüm Türkiye’de Kürtlere, “AK Parti MHP’lileşiyor, artık Kürtler AK Parti’nin gündeminde yok” şeklinde propaganda yapan ve kendi milliyetçiliğini halı altına süpürerek AK Parti’yi “milliyetçiliğe kaymakla” suçlayan bir HDP pratiği var.
Bu yeni propaganda ile mücadele etmek ve bu yanlış algının önüne geçmek AK Parti’nin en büyük sorumluluklarından birisi olmalı. Zira 2019 Yerel ve Genel Seçimleri AK Parti için oldukça önemli.
AK Parti’nin MHP ile olan ittifakı üzerinde sörf yapan ve buradan bir siyasi rant sağlamaya çalışan sadece HDP değil kuşkusuz.
Bu propagandayı yapan ve Kürt seçmeni öbek öbek AK Parti’den kopartmaya çalışan bazı sivil yapılar ve irili ufaklı siyasi partiler de var.
Fakat tüm bu propagandistlerin unuttuğu bir şey var!
AK Parti’nin MHP ile olan ittifakı ideolojik bir ittifak değil!
Hayatı ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele ile geçmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milliyetçiliğe kayacağını, ideolojisini değiştireceğini ya da Kürtleri bir kenara bırakacağını düşünmek ya da iddia etmek siyaset bilmezlikten başka bir şey değil.
Ne AK Parti MHP’lileşiyor ne de MHP AK Parti’lileşiyor.
Her iki siyasi parti de kendi ideolojisini, kendi siyasi duruşunu ve kendi dünya görüşünü koruyarak bazı konularda birbiriyle ittifak yapıyor.
Bu hususların altının çizilmesinde fayda var.
AK Parti’nin Kürt seçmene yönelik özel çalışma yapmasında fayda var.
Propaganda yapanların söylemlerinin çürütülmesinde fayda var.
AK Parti’nin halen Kürtlerin sigortası olduğunun, barışın, özgürlüğün ve eşitliğin teminatı olduğunun yeniden hatırlatılmasında fayda var!