Politika

MHP'Lİ VURAL, HABERAL'IN ODASININ ARANMASINI ELEŞTİRDİ TBMM (A.A)

20 Ocak 2011 15:23

-MHP'Lİ VURAL, HABERAL'IN ODASININ ARANMASINI ELEŞTİRDİ TBMM (A.A) - 20.01.2011 - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın tedavisinin sürdürüldüğü İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kardiyoloji Enstitüsündeki odasında polis tarafından yapılan aramaya ilişkin, ''Hastane gibi insan sağlığını ilgilendiren konularda bu kadar baskıcı bir anlayışın kabul edilmesi mümkün değil'' dedi.  Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Ali Çetin ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ı makamında ziyaret etti. Çetin ve Vural görüşme sonrasında birlikte basın toplantısı düzenledi.  Akaryakıt fiyatlarındaki artış konusunda görüş alışverişinde bulunduklarını anlatan Çetin, fiyatların bu seviyeye ulaşmasındaki en önemli nedenin vergi olduğunu öne sürdü. Akaryakıtın litre fiyatı üzerinden hem ÖTV hem de KDV alındığına dikkati çeken Çetin, ÖTV oranındaki artışın yürütmesinin durdurulması amacıyla açtıkları davayı kazandıklarını anlattı. Hükümetin, bu konuda yargı kararına uymadığını öne süren Çetin, bu nedenle hükümet aleyhinde tazminat davası açacaklarını bildirdi.  MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da konuşmasına, ''burada bir ihbarda bulunmak istiyorum'' diyerek başladı. ''Biz bugün burada bu toplantıyı AKP'yi eleştirmek için yaptık'' diyen Vural, şöyle devam etti: ''Organize bir hareketle karşı karşıyayız. Dolayısıyla, bu organize hareket içerisinde bulunmak istemiyorsanız. Lütfen bu kameralarınızı, mikrofonlarınızı ve kalemlerinizi götürünüz. Aksi takdirde Sayın Başbakan kızarsa, hakkınızda 'hükümete hakaretten' dolayı suç duyurusunda bulunabilirler. Hükümeti protesto etmek, eleştirmek suç haline geldi. Bunu şuradan söylüyorum; Galatarasay Arena'daki olaylarla ilgili savcılık soruşturma açmış, herkesi izliyorlarmış.'' Çetin'in, ÖTV oranlarına ilişkin yargı kararı bulunduğuna dair sözlerini anımsatan Vural, ''Yargı kararı var uysanıza buna. Uymazsınız. Niye? Siz artık üstün adamsınız. Siz güçlüsünüz, hak da sizin mi olacak? Hukuk tanımayan bir zihniyete karşı her zaman mücadele edebilecek insanlar vardır. Vatandaşın cebinden almaya yönelik bir ekonomi politikası. Dolaylı vergiler yoluyla harcamaları kısıtlayarak, zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğu bir düzen AKP'nin düzenidir'' diye konuştu.   Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, akaryakıt sektörü tarafından, ''üstün şahsiyet'' ödülü verilmesini öneren Vural,  ''Tebrik ediyorum Sayın Başbakan'ı. Türkiye, Avrupa'nın en pahalı benzinini kullanıyor'' dedi. -''YANLIŞ YOLDASINIZ''- ''Türkiye'nin, yargıyı da silah olarak kullanan baskıcı bir hükümet tarafından yönetildiğini'' ileri süren Vural, bugün bazı gazetelerde, Türk Telekom Arena Stadı'ndaki olaylara yönelik soruşturma açıldığına ilişkin haberler bulunduğunu anımsattı. Vural, ''Yumurtalı protesto olduğu zaman Sayın Başbakan 'bu yumurtalar nasıl girdi oraya' demişti. Şimdi neredeyse, 'bu ıslık çalan parmaklar nasıl girdi' diye soracak'' diye konuştu.  ''Bu noktadan sonra Başbakan Erdoğan'ın bulunduğu yerlerde ıslık çalınmasının engellenmesi için eldiven giyme zorunluluğu getirilebileceğini'' söyleyen Vural, şöyle konuştu: ''Bir ülkede ıslık çalmak suç haline dönüştürülüyorsa deniz bitmiştir. Neye göre yapıyorsunuz? Kim şikayet etti? Sporseverleri suçlu konumuna düşüren, toplu mahkumiyete götüren bu süreç, ibretle izlenmelidir. Otoriter yönetim anlayışının geldiği nokta bu. Burası milli egemenliğin olduğu bir ülkedir. Bu durum, soruşturmalar yoluyla vatandaşların sindirilmek istendiğini ortaya koyuyor. Yargı da yürütmenin büyük bir baskısı altında. Bu gidişle eleştirmek, demokratik tepkileri dile getirmenin suç sayıldığı bir ülke haline dönüşüyoruz. Bunun memlekete, millete faydası yok. Sayın Başbakan, yanlış yoldasınız. Orada bulunan taraftarlara bakanlar, bürokratlar hakaret ediyor.  Bugün kalkmış TOKİ Başkanı, orada bulunanlara hakaret ediyor. Siz kimsiniz? Vatandaşa nasıl hakaret ederseniz? Nasıl ayrımcılık yaparsınız? Vatandaşları bir şeyden anlamaz mı sanıyorsunuz? İnsanları bir ıslık çaldılar diye her türlü hakarete maruz bırakıyorlar.''  ''Milletin, baskıların, sindirmelerin, zulümlerin, eziyetin hesabını sandıkta soracağını'' öne süren Vural, ''Herşeyi yapabilirsiniz ama bu milletin oy kullanma hakkını elinden alamayacaksınız. Millet kimsenin kulu değil. 'Bu millete hizmetkar olacağız' diyenler, bu milletin efendisi gibi davranıyorlar. Bu millete kendisinin kulu, kölesi gibi davranıyorlar. Böyle demokrasi olmaz. Türkiye'nin her yerinde devletin eliyle baskı ve sindirme var. Haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmadık. Bizi kimse susturamayacak'' dedi.    -DANIŞTAY'IN ALES KILAVUZUNA İLİŞKİN KARARI- Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas'ın Türkiye hakkındaki sözlerini hatırlatan Vural, ''Barbar', 'kötü komşu', 'katil' dediler. Azerbaycan'ın beşte bir toprağını işgal etmiş, 1 milyon Azeri'yi kaçkın durumunda bırakmış adam kalkıp bize katil diyebiliyor. Daha 80 yıl önce Anadolu'yu işgal eden Yunanistan... O ifadeleri aynen kendilerine iade ediyorum. Bu milletin tarihine, geçmişine kimse hakaret edemez. Herkes haddini bilsin'' diye konuştu. Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Vural, Danıştay'ın ALES Kılavuzuna ilişkin kararını değerlendirirken, AK Parti'nin sorunun çözümünü engelleyerek, bundan siyasi rant elde etmeye çalıştığını öne sürdü. Vural, şöyle devam etti: ''Fiili durumlarla başörtüsü sorununa çözüm üretmeye çalışmak doğru değil. Hükümet, bundan oy devşirmek istiyor. Hukuk oluşturulması gerekiyor. Danıştay'ın aldığı bu karar da ne anlam taşıyor, bunu anlamak mümkün değil. Daha sınava girmemişlerle ilgili böyle bir kararın almasını doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum. Yakın zamanda belki de ÖSYM kılavuzunda da değişiklik olabilir. Tam sınav arifesinde de bununla ilgili tartışmalar çıkacaktır. Kim inanacak bunlara? 'Gerçekten samimiyseniz gelin çözelim' dedik. Bu insanların bu hakları ellerinden alınırken sırça köşklerde oturmak biraz insafsızlık oluyor.''  -HABERAL'IN HASTANE ODASINDAKİ ARAMA- İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın tedavisinin sürdürüldüğü İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kardiyoloji Enstitüsündeki odasında polis tarafından başlatılan aramaya ilişkin soru üzerine Vural, ''Bu hastalık Sayın Haberal'a verilmek suretiyle hastanede kalması sağlanmıştır. Dolasıyla, belki de buna hangi sebepler yol açmışsa o sebepler hakkında da savcılık bir araştırma yapacaktır. Bu hastalığı verenleri de suçlu konuma düşürecek hale dönüştürüyorlar'' diye konuştu.  ''Hastane gibi insan sağlığını ilgilendiren konularda bu kadar baskıcı bir anlayışın kabul edilmesinin mümkün olmadığını'' ifade eden Vural, ''Bu gidişle savcılık herhalde 'kalbini bir açıp bakalım gerçekten hastalık var mı' araştırması da yapacaktır. Sonu bunlara kadar gidebilir. Buna bir anlam verebilmiş değilim'' dedi.  12 Eylül'de yapılan referandum öncesinde hükümetin, ''12 Eylül darbesini yapanların yargılanacağı'' vaadinde bulunduğunu ifade eden Vural, kendilerinin 12 Eylül mağdurlarına ilişkin verdiği önergenin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda AK Parti'li milletvekilleri tarafından reddedildiğini belirtti.