Politika

MHP'li Vural: Bölücü faaliyetler dokunulmazlık zırhına kavuşacak

MHP Grup Başkanvekili Vural, "AKP DTP koalisyonu birlikte, Türkiye'de, bölücü faaliyetlerde bulunanları dokunulmazlık zırhına kavuşturacak"

02 Ekim 2009 03:00

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "AKP DTP koalisyonu birlikte, Türkiye'de, bölücü faaliyetlerde bulunanları dokunulmazlık zırhına kavuşturacak Anayasa değişikliğini imzalayın, sonra millete gidin. Bakalım millet ne hüküm verecek?" dedi.

Vural, gazetecilerin, "Başbakan Erdoğan, yargılanan DTP'liler için Anayasa değişikliğinden söz etti. Ancak bunun için de muhalefetin destek vermesi gerektiğini söyledi. Siz böyle bir Anayasa değişikliğine destek verir misiniz?" sorusu üzerine, "Başbakan, Anayasa'nın nasıl değiştirileceğini dahi bilmiyor" dedi.

Anayasayı değiştirmek için 183 imza gerektiğini belirten Vural, "Başbakanın 338 milletvekili var. AKP ile DTP koalisyonu birlikte imzalarlar, Meclise getirirler. 330'un üzerinde bir sayı ile kabul edileceğine göre ve kabul sayısı da 367'in altında olacağı için millete giderler, millet de hükmünü verir. Sayın Başbakan, hodri meydan diyoruz, buyurun. AKP DTP koalisyonu birlikte Anayasa değişikliğini getirin, Türkiye'de, bölücü faaliyetlerde bulunanları dokunulmazlık zırhına kavuşturacak Anayasa değişikliğini imzalayın, sonra millete gidin. Bakalım millet ne hüküm verecek? Milletten kaçmanın anlamı yok. Başbakan'a hodri meydan diyorum, karnından konuşmasın. Yüreklice imzasını atsın, imzasıyla Meclis'e getirsin" diye konuştu.

Oktay Vural, MHP olarak 27 Aralık 2007'de, dokunulmazlıkların kaldırılması için Parlamento'yu dolaştıklarını, ancak destek alamadıklarını kaydetti.

"Dokunulmazlığı kaldırmak yerine, güçlendirilmesini istiyor"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, dokunulmazlığı kaldırmak yerine, dokunulmazlık zırhının güçlendirilmesini istediğini iddia eden Vural, "Başbakan, bunu bir kriz olarak adlandırılıp, bu krizden de kendisi için fırsat penceresi oluşturmuştur. TBMM, suç işleme yeri değildir. TBMM, Türk milletinin birlik ve bütünlüğüne kurşun sıkanları destekleyenlerin oluşturduğu bir parlamento değildir" diye konuştu.

Oktay Vural, "Terör örgütü propagandası yapan, 'terör örgütüdür demedikçe, DTP ile görüşmeyeceğim' diyen bir Başbakan'ın, bugün terör örgütü üyesi veya propagandası yapmaktan dolayı yargılanmanın önünü kesmek için adım atmasını da milletimizin takdirine sunuyorum. Başbakanın 'U' dönüşleri vardır. Bu adımlar, PKK terör örgütüne, kandile af getirmek isteyen bir siyasal zihniyetin atmak istediği adımlardan ilki olarak da değerlendirilebilir" dedi.

AKP'li Elitaş: Herkes üzerine düşeni yapmalı

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, ifade özgürlüğü konusunda bir sorun olduğunu belirterek, "Bu sorunu çözmek siyasetçilerin, özellikle TBMM'nin görevi. Herkes üzerine düşeni yapmalı" dedi.

Elitaş, DTP'li bazı milletvekillerin zorla ifade vermeye götürmelerini önlemeye yönelik Anayasa değişikliği konusunda gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

"Nasıl bir Anayasa değişikliği öngörüyorsunuz?" sorusuna karşılık veren Elitaş, ilk etapta gözüken sorunun Anayasa'nın 83. maddesindeki 14. maddeye yapılan atıfta olduğunu söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Mecliste verilen resepsiyonda konuyla ilgili açıklama yaptığını anımsatan Elitaş, Anayasa değişikliğinde toplumsal mutabakatın sağlanmasının gerekli olduğunu, ana muhalefet ve diğer muhalefet partisinin desteklemesinin, toplumsal mutabakata katkı sağlayacağını kaydetti.

"Muhalefet samimiyet testinden geçmeli"

Elitaş, "Açıkçası Türkiye, 12 Eylül'de yasaklı bir Türkiye'yi yaşarken, 'yasaksız Türkiye' diye ortaya çıkanlar rahmetli Türkeş, rahmetli Ecevit, Demirel, Erbakan, Sayın Baykal olmak üzere şimdi bunlar... İfade özgürlüğünün varlığı konusunda Anayasa değişikliğinin bu Meclis'te, bu çatı altında söylenen her sözün ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, milletin teveccühüyle milletvekili olmuş şahısların ifade özgürlüğü konusunda daha öneme mazhar olduğunu hepimizin bilmesi gerekir" dedi.

Mustafa Elitaş, "Açıkça siyasetçiler Anayasa'nın 2. maddesinde vücut bulan demokratik, laik, sosyal hukuk devleti konularındaki birinci sırada sayılan demokratik devlet ilkesinin hayata geçmesi konusunda samimi gayret içerisinde bulunurlarsa, Türkiye'nin demokrasisinin önündeki engeller ortadan kalkmış olur. Demokrasinin birinci vazgeçilmez koşullarından biri konuşma özgürlüğü, düşünme özgürlüğü, ifade özgürlüğüdür. Bunu bütün siyasetçilerin iyi bir şekilde değerlendirmeleri gerekir" şeklinde konuştu.

Elitaş, "Artık, Anayasanın 2. maddesindeki demokratik devleti, laik devleti, sosyal devleti ve hukuk devletini tartışmayı, 21. yüzyılın Türkiye'sinde bırakmamız gerekir. Yasal düzenleme konusunda arkadaşlarımız çalışıyorlar. Bu konuyla ilgili yan etkileri olmayacak şekilde bir düzenleme yapılabilirse, ki bu konuyu çözmek için gayret gösteriyoruz. AKP'nin samimiyetinin bütün siyasi partilerde olduğu kanaati içindeyiz. Çünkü bir problem, sorun var. İfade özgürlüğü konusunda bir sorun var. Bu sorunu çözmek, siyasetçilerin özellikle TBMM'nin görevi. Herkes üzerine düşeni yapmalı" ifadelerini kullandı.

Elitaş, gazetecilerin "muhalefet partisinin, Anayasa'nın 14. maddesindeki değişiklikle beraber dokunulmazlıkların tamamıyla kaldırılması istediğine" ilişkin sorusu üzerine de, "Muhalefet önce kendisini bir samimiyet testinden geçirmeli, ne istediğini çok iyi bilmeli. Anayasanın 2. maddesindeki ilkeleri, kendi politikaları, kendi düşünceleri, zihinleri, dilleri ve kalpleriyle teyit etmeli, gözden geçirmelidir" yanıtını verdi.

"Söylemlerin özlü olmadığını gösteren bir durum"

AKP Grup Başkanvekili Elitaş, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dünkü Genel Kurul konuşmasına katılımında CHP'li milletvekillerin ayağa kalkmaması konusundaki soruları da cevaplandırdı.

Muhalefet partilerin birinin "Sayın Cumhurbaşkanı, farklılıklar ülkesinin Cumhurbaşkanı gibi konuştu" şeklinde eleştirisi bulunduğunu anımsatan Elitaş, "Herhalde o rehavet içerisinde yapılmış bir eleştiri gibi. Sayın Cumhurbaşkanı'na, Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları dışında yapılan bir saygısızlığa hepimiz, hep beraber tepki gösteririz. O tepkinin haklılığını, kuvvetini ortaya koyabilmek için ne olursa olsun, bu ülkenin devletin başı olan Cumhurbaşkanına herkesin saygı göstermesi gerekir. Başkasından beklediğimiz minimum seviyedeki bir saygıyı biz burada göstermiyorsak önce kendimizi eleştirmemiz gerekir. Asıl önemli olan Sayın Cumhurbaşkanı Başbakanken, Sayın Cumhurbaşkanı Dışişleri Bakanıyken kendisinin emrinde çalışan bürokratların da en arka tarafta sayın Cumhurbaşkanı girerken ve çıkarken ayağa kalkmamaları çok manidar, çok dikkat çekici" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül'ün "farklılıklarımızı bütünleştirmeliyiz ve bunu demokrasi içerisinde hazmedebilmeliyiz" anlamına gelen mesajlar verdiğini kaydeden Elitaş, Cumhurbaşkanı Gül'ün, siyasi düşüncesi farklı olmasına rağmen, kendi düşüncesinden daha da farklı olmasına rağmen 5 yıl süreyle bir şahsı görevlendirebildiğini, en azından mesai arkadaşlığı nezaketine binaen bazı milletvekillerinin ayağa kalkarak saygı göstermeleri gerektiğini savundu.

"AKP Sezer'e gereken saygıyı gösterdi"

Elitaş, "İzledim... Milletvekili arkadaşlarımız içlerinden gelen duyguyla kalkmak için hamle yapacaklar ama ön sıraya bakıyorlar, ön sıradaki kalkarsa ben de kalkayım düşüncesindeler. Maçlarda olur ya hani Meksika hareketi gibi bir taraftan başlar, en önden başlayınca arkaya doğru dalga dalga yayılan bir hareket. Bu milletvekilinin özgür iradesine yakışmayan, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekasına ve saygı duyulması konusunda sözlü söylemlerin özlü olmadığını gösteren bir durumdur. Sayın Sezer (Ahmet Necdet), bundan önceki Cumhurbaşkanıydı. Takdir edersiniz etmezsiniz ama AK Parti Grubu, Sayın Sezer'in katıldığı bütün toplantılarda, hiç önden dalga hareketi beklemeden, 'Cumhurbaşkanımız devletimizin temsilcisidir' diye saygıyı göstermiştir ve göstermektedir" dedi.

AKP Elitaş, "Aslında bu söylenecek bir şey değil, olması gereken bir şey. Tartışılmaması gereken bir konu. Başka ülkelerin cumhurbaşkanları TBMM'de konuşurken ayağa kalkan zevat, maalesef kendi ülkesini temsil eden... oy verirsiniz vermezsiniz, sindirirsiniz sindirmezsiniz ama şu anda Sayın Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil ediyor. Bugün de hepimizi temsil etmek üzere yurt dışı seyahatine çıktı. Açıkça partizanlığı bırakmamız gerekir" diye konuştu.