Politika

MHP'li vekil: Seçmenimiz "Bah­çeli bu işe imzasını attıysa mutlaka bir bildiği vardır" deyip güveni­yor

"FETÖ'cülerle 'hayır'cıları aynı kefeye koymamak lazım"

09 Nisan 2017 18:42

MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem, partisinin seçmeninin anayasa değişikliği teklifine bakışını değerlendirdi. "'Sayın Devlet Bah­çeli bu işe imzasını attıysa mutlaka bir bildiği vardır' deyip güveni­yor insanlar" görüşünü dile getiren Erdem, "Biz bu taban kelimesini kabul etmiyoruz. 'Hayır' diyen­ler de bizim dava arkadaşımız, 'Evet' diyenler de. Kararsızlar ise sadece MHP’de yok, tüm par­tilerde var. İktidar par­tisinin bugüne kadar yaptığı yanlışlara tep­kiler var. Liderimiz ve bizler, gerekli uyarıları seneler­dir yapmaktaydık. İktidar partisinin yaptığı yanlışları bugüne kadar belki de en acımasızca eleştiren camia bizdik. Bunların tamamı saklı kalmak suretiyle ülkemiz ve milletimiz için zaruri olan bu anayasa değişikliğinde mutabık kaldık" açıklamasında bulundu.  

Arzu Erdem'in Habertürk gazetesinden Kübra Par'a verdiği söyleşi şöyle:

Bu referandumda MHP tabanında kararsızların ve “Hayır”cıların olduğu söyleniyor. Tabanı ne ölçüde ikna edebildiniz?

Öncelikle, biz bu taban kelimesini kabul etmiyoruz. “Hayır” diyen­ler de bizim dava arkadaşımız, “Evet” diyenler de. Kararsızlar ise sadece MHP’de yok, tüm par­tilerde var. İktidar par­tisinin bugüne kadar yaptığı yanlışlara tep­kiler var. Liderimiz ve bizler, gerekli uyarıları seneler­dir yapmaktaydık. İktidar partisinin yaptığı yanlışları bugüne kadar belki de en acımasızca eleştiren camia bizdik. Bunların tamamı saklı kalmak suretiyle ülkemiz ve milletimiz için zaruri olan bu Anayasa değişikliğinde mutabık kaldık. Milli, üniter yapıyı koruyan, rejim değişikliğine götürmeyen bu Anayasa değişikliği, milletimizi ve devletimizi güçlendirecektir. Yapı­lan kanuni düzenlemelerde ortak karar MHP ve AKP’nin imzasını taşı­yor ama milli bir Anayasa değişikliği noktasında özellikle MHP’nin hassa­siyetlerini içerdiğini, AKP’nin de bu noktada bizim istediğimiz nok­taya geldiğini söylemekte fayda var.

"Seçmenin kızgınlığı MHP'yeb değil"

“Kızgınlık var” dediniz. MHP tabanında sizin AK Parti’yle uzlaşı içinde olmanıza kızgın bir kesim olduğunu mu söylüyorsunuz?

Yok, oradaki kızgınlık bize değil. Tüm “Hayır” diyenlerin aslında bilinçaltında iktidar partisine ve Cumhurbaşkanı’na kızgınlık yatıyor. “İktidar bu kadar hata yaptı, Recep Tayyip Erdoğan bu kadar hata yaptı, biz onun için ‘Hayır’ vermeliyiz” refleksiyle hareket ediyorlar. Oysa Anayasa değişikliği Recep Tayyip Erdoğan için veya AKP için değil, Türk milleti ve Türk devleti için yapılmaktadır.

Peki, bir yandan MHP’ye de kırılmıyorlar mı?

Tam tersine, “Sayın Devlet Bah­çeli bu işe imzasını attıysa mutlaka bir bildiği vardır” deyip güveni­yor insanlar. Seçmenin kızgınlığı MHP’ye değil. Çünkü MHP, ülke­nin ve milletin ihtiyacı olduğunda daima müdahil olmuştur, inisiya­tif almıştır ve hep sorunları çözen taraf olmuştur. MHP Lideri’nin ve partinin bugüne kadarki tüm eleş­tirilerinde haklı çıktığını, bu hak­lılığın ardından da en çok saldırıya uğrayan parti oldu­ğunu söyleyebilirim. MHP ülkenin teminatıdır. Yapı­lan Anayasa değişikli­ğinde nasıl belirleyici rol oynadık? Geç­miş Anayasa deği­şikliklerinde, Türklük hatta özerklik tartışıl­madı mı? Yeni Anayasa düzen­lemesi, bu tartış­mayı kapatmıştır. Anayasa’nın ilk 4 maddesi tartışılmayacaktır.

Ama MHP’nin bu sisteme neden destek verdiği sorusu hâlâ dillendiriliyor. Neden fikir değiştirdiniz?

MHP fikir değiştirmemiştir. Dün ne söylediyse bugün de aynısını söylemektedir. Cumhurbaşkanı’yla Başbakan arasında yaşanan yetki karmaşısına son vermiştir. Cum­hurbaşkanı’nın yetkilerinin sınırına çekilmesini sağlamıştır. Ülkemiz 367 garabetiyle en büyük yarayı almıştır. Bu yarayı açan CHP’dir.Cum­hurbaşkanı demokratik bir şekilde parla­mentodan çoğun­lukla seçilirken, “367’nin altında seçilemez”i Ana­yasa Mahkeme­si’ne götürmemiş olsalardı, bugün bunları konuşma­yacaktık. Sonra bir halkoylaması yapıldı ve artık Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi. Cumhur­başkanı çıkıp “Ben diğer Cumhurbaş­kanları gibi olma­yacağım çünkü beni halk seçti” dediği andan itiba­ren de hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

"Kadrolaşma iddiası doğru değil, MHP pazarlıkla adım atmaz"

“Biz bu sisteme ‘Evet’ derken bir menfaat hesabı yapmadık” dediniz. Ama “AK Parti ile MHP arasındaki işbirliğinin bir parçası olarak devlet kurumlarına MHP’li kadrolar geçecek” deniliyor. Böyle bir durum var mı?

Bunlar konuşuluyor. Hatta “Gidin MHP işinizi çözer, onlar nasıl olsa iktidara yakın” deniliyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Keşke bütün kadrolar milli­yetçi, ülkücü, vatanseverlerden oluşsa da hiçbir iha­net olmasa. Ancak MHP asla siyasi kaygıyla adım atmaz, pazarlıklar yapmaz. Devletin ve milletin bekası söz konusu olduğunda inisiyatif alır, yetki kullanır. “Bize şu kadar kadro versinler” türünden pazarlıkla­rın olduğu, sadece şehir efsanesinden ibarettir.

"Referandumda sonuç ne olursa olsun MHP'yi etkilemeyecektir"

“Evet” çıkarsa MHP’yi nasıl bir gelecek bekliyor? AK Parti’yle kurduğunuz bu uzlaşı, sonraki dönemde de devam edecek mi?

“Hayır” çıkmasıyla “Evet” çıkması arasında, MHP’nin siyasi geleceği noktasında bir tartışma yapmak yanlış. “Evet” çıkması milletimiz ve devletimiz için çok faydalı olacak. Dünyaya karşı güçlü bir Türkiye imajı ortaya çıkacak. Şu anda ülkemiz hem dışarıdan hem içeriden kuşatılmaya çalışılmaktadır. Örneğin FETÖ’nün iadesi isteniyor ama Amerika buna direniyor. Bunlara karşı Türkiye’nin yekvücut olduğunu gösterecek bir sonuç ortaya çıkacaktır.

Peki “Hayır” çıkması MHP’nin kaderini olumsuz anlamda etkiler mi? “Devlet Bahçeli için bir çıkmaz olur, muhalif hareket güçlenir” deniliyor.

MHP’nin tek derdi, millet ve devlet için hizmettir. Referadumda sonuç ne olursa olsun MHP’nin geleceğini etkilemeyecektir. “Muhalif hareket” dediğimiz hareketi artık konuşmaya gerek yok. Zaten tamamı ihraç edildi, itirazları da reddedildi. Önümüzdeki kurultayda da isteyen aday olabilir, orada hiçbir sıkıntı yok. Liderimizin bir kaygısı yok. “Hayır çıkarsa, MHP siyasi anlamda zarara girer” gibi bir hesabı da yok. Gösterilmiş olan bir devlet refleksidir, devletin ve milletin geleceğini tesis etme noktasında bir inisiyatiftir. Biz “Önce vatan ve millet, sonra partim ve ben” dedik. İlkemiz ve ülkümüz budur. “Neden şimdi?” diyenlerin bugünkü durumu çok iyi okumaları gerekir. Ben bu yaşıma kadar ülkemizin bu kadar kargaşa içerisinde olduğunu hatırlamıyorum. Bu durumdan ancak güçlü bir devlet yapısıyla çıkabiliriz. 94 yıllık geçmişimizde 65 hükümet kurulmuştur. Bunun da sebebi çift başlılıktır.

Önerilen model kabul edilmezse parlamenter sistemi güçlendirmek için adım atar mısınız? Bahçeli’nin daha önce dillendirdiği “Anayasal sınırlarına geri çekilsin” talebini yeniden işitir miyiz?

Referandum henüz yapılmadan bu soru­nun erken olduğunu düşünüyorum. Mille­timizin iradesini görmek gerekiyor. Yapılan çalışmalarla insanların zihni berraklaşıyor. Referandumdan güçlü bir “Evet” çıkacaktır.

"FETÖ'cülerle 'hayır'cıları aynı kefeye koymamak lazım"

“FETÖ’cülerle milletimizin içinden ‘Hayır’ verecek olanları aynı kefeye koymamamız gerekir. Genel anlamda, tüm süreçte ülkemizin sürüklendiği kargaşa ve kaosun sebebinin iktidar partisi olduğunu biliyoruz. Bu konuda MHP olarak eleştirilerimizi daima ortaya koyduk. Bu refleksle ‘Hayır’ demek farklı, birilerine hizmet etmek suretiyle ‘Hayır’ demek farklı. Emperyalist güçlerin güdümünde hareket edip ‘Hayır’ için çalışanlarla, kalben kızgınlık içindeki Fatma Teyze’yi aynı kefeye koyamazsınız.”

"2019’da MHP'nin lideri neden cumhurbaşkanı olmasın?"

Yeni modelde, bir Cum­hurbaşkanı’nın seçilebilmesi için yüzde 51 oy alması gere­kiyor. “Bu, 2 partili bir sisteme neden olur, bu sistem MHP’yi yutar” eleştirisine ne diyorsunuz?

Ne AKP baki, ne CHP. Ama MHP baki. Sahaya çıkıp insanlara “AKP olmazsa kime oy verirsiniz?” diye sorduğunuzda, yüzde 90’ından “MHP” ceva­bını alırsınız. “CHP olmazsa kime oy verirsiniz?” diye sorduğu­nuzda, yine “MHP” cevabını alır­sınız. Ama “MHP olmazsa kime oy verirsiniz?” diye sorarsanız, “Ne AKP ne CHP” derler. Bir kere bunu iyi oku­mak gerekiyor. “2 parti kalacak” söy­lemine de çok katılmıyorum. Çünkü illa da tek partinin yüzde 51 alması söz konusu değil. Birleşmeler ola­bilir, farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. Belki de millet sandığa gitti­ğinde yüzde 60’ı MHP ala­cak. İnsanların zihninde hep “Cumhurbaşkan­lığı’na Recep Tayyip Erdoğan seçilecek, iktidar partisi de AKP olacak” diye bir algı oluşturulmaya çalışılı­yor. Böyle bir şey söz konusu değil. Cum­hurbaşkanı’nın illa partili olacağını da düşünmemek gerekiyor. Biliyorsunuz, 100 bin imzanın üzeri Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilebiliyor. Hatta 2019’da yapılacak seçimlerde MHP’nin lideri neden Cumhurbaşkanı olmasın? Bence millet her şeyi bir kenara yazdı. Burada önemli olan, partilerin alacağı oydan ziyade milletin ve devletin bu süreçten güçlenerek çıkması...

"Güneydoğu Anadolu'daki insanımız da oradan can kulağıyla bizi dinliyor"

Barzani’nin Türkiye’yi ziyareti sırasında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bayrağının asılmasına, MHP olarak büyük tepki göstermiştiniz. Kerkük’teki bayrak krizi ve Talabani ile Barzani’nin referandum talebine nasıl bakıyorsunuz?

Partimiz, senelerden beri Barzani ile ilgili uyarılarını yapmaktadır. En son o paçavra­nın asılması konusunda da ilk refleksi gös­teren yine MHP’nin lideri olmuştur. Kerkük ile ilgili duygularımızı da her zaman sami­miyetle ortaya koyduk. “Kerkük Türk’tür, Türk kalacak” sözü, sadece bir söylemden ibaret değildir. Atılacak siyasi adımlarla ilgili MHP üzerine düşen vazifeyi yine her zamanki gibi yerine getirecektir.

CHP, “AK Parti Güneydoğu’da ‘Evet’ oylarını artırmak adına Barzani’nin bu adımlarına pek ses çıkarmıyor” diyor. Siz nasıl bakıyorsunuz?

Güneydoğu Anadolu’daki insanımız da oradan can kulağıyla bizi dinliyor. Refleksleri “Devlet güçlensin” yönünde. Hiçbir şekilde terörü ya da özerkliği destekleyecek adımlar söz konusu olamaz. Her biri, “Allah Türk devletine güç kuvvet versin” diyor.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın HDP’den Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan ile bir araya gele­ceğinin açıklanması üzerine, HDP Lideri Selahattin Demirtaş başlattığı açlık grevine son verdi. Bu gelişme­leri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben o tip gelişmeleri hiç dikkate almı­yorum. Siz bir şey için açlık grevi yapı­yorsunuz, sonra birileri bir araya geliyor, açlık grevini bırakıyorsunuz. Bunların hepsini takiye olarak yorumluyorum.

“Referandumda ‘Evet’ çıkarsa diyalog tekrar başlayabilir” gibi yorumlarına ne diyorsunuz?

Öyle bir şeye müsaade edilmez. Artık Türk milleti de buna müsaade etmez. Terörle müzakere olmaz, terörle mücadele olur.

"Keyfi seçim kararı alan cumhurbaşkanı sandıktan çıkmaz"

“CHP’nin kirli bilgilerle insanların algılarını yönetmesi, toplum mühendisliği yapması çok acı. ‘Gelecek olan Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni hemen feshedebilir’ diyorlar. Fesih nedir? Bir şeyi tamamen ortadan kaldırmadır. Bizim önerdiğimiz fesih yetkisi değildir, seçime götürme yetkisidir. Seçime götürdüğü zaman kendi görevi de biter. Cumhurbaşkanı’nın toplamda 2 dönemi var. Bunlardan birini harcamayı göze alıyorsa, bunu da keyfi yapıp Türk milletinin aklıyla alay ediyorsa, bence yapsın. İnanıyorum ki bir sonraki seçimde sandığa gittiğinde, o Cumhurbaşkanı sandıktan çıkmaz.”

"Ülke nüfusuna oranla 600 milletvekili bile az"

 “Kirli bilgilerle insanla­rın zihnini kirletmek çok ayıp. Mesela, CHP çıkıyor ‘600 milletvekili büyük bir maliyet’ diyor. 1995’te SHP, DYP ve ANAP hükümeti, bir kanun teklifiyle 450 olan milletvekili sayısının 550’ye çıkarılmasını önermişti. Ülke nüfusu o zaman 58 milyondu. 100 milletvekilinin maliyeti o gün çok mu düşüktü de bugün 50 milletvekili 80 mil­yona çok fazla olsun? Türki­ye’de 1 milletvekiline 145 bin kişi düşüyor. Bana göre 600 bile az...”