MHP Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, "AKP ile PKK-HDP arasında anlaşma olduğunu ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a başkanlık karşılığında Güneydoğu Anadolu’ya özerklik, Abdullah Öcalan’ın hapishaneden serbest bırakılması ve Kandil’deki dağ kadrolarının Türkiye’ye geri dönmesi olduğunu" iddia etti.
Özdağ, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında “Bu anlaşmanın yürürlüğe girmemiş olmasının yani Dolmabahçe mutabakatının yürürlüğe girmiş olmamasının Kandil’deki kadroların bir bölümünün Cemil Bayık tarafından kontrol edilen Türkiye’nin içinden geçtiği süreçte bir beka sorunu yaşadığı ve beka sorunu yaşayan zayıflayan Türkiye’den sadece özerklik talebi ile yetinilmemesi gerektiği daha hızlık bir bağımsızlık talebi sürecinin yaşama geçirilmesi politikasının benimsenmesi gerektiğine dair yaklaşımın PKK tarafından kabul edilmiş olmasıdır, Kandil tarafından kabul edilmiş olmasıdır” diye konuştu.
Özdağ bir gazetecinin, “AK Parti cenahından Kürt kökenli milletvekilleri Galip Ensarioğlu ve Orhan Miroğlu’ndan son birkaç gündür çıkışlar dikkat çekiyor. Tekrar Öcalan’ın kapısını çalmalıyız, özerklik öz yönetim ve başkanlık sistemini aynı cümle içinde kuran ve tartışabiliriz diyen aynı masada tartışabiliriz açıklamaları var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Yüksek gerilimin ardından tekrar masaya mı oturulacak?” sorusuna şu cevabı verdi:
“Bizim MHP olarak bundan hiçbir zaman şüphemiz olmadı. AKP ile PKK ve HDP arasında yapılan bir anlaşma var. Bu anlaşma Erdoğan başkanlık karşılığında Güneydoğu Anadolu’ya özerklik Abdullah Öcalan’ın hapishaneden serbest bırakılması ve Kandil’deki dağ kadrolarının Türkiye’ye geri dönmesidir. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmemiş olmasının yani Dolmabahçe mutabakatının yürürlüğe girmiş olmamasının Kandil’deki kadroların bir bölümünün Cemil Bayık tarafından kontrol edilen Türkiye’nin içinden geçtiği süreçte bir beka sorunu yaşadığı ve beka sorunu yaşayan zayıflayan Türkiye’den sadece özerklik talebi ile yetinilmemesi gerektiği daha hızlık bir bağımsızlık talebi sürecinin yaşama geçirilmesi politikasının benimsenmesi gerektiğine dair yaklaşımın PKK tarafından kabul edilmiş olmasıdır, Kandil tarafından kabul edilmiş olmasıdır. AKP temsilcilerinin sadece bahsettiğiniz temsilcilerin değil diğer temsilcilerin konuşmalarından sık sık HDP’yi suçlarken ‘Siz Öcalan’ın gömdünüz’ deyip AKP’yi Öcalan’ın arkasına sığınmaya mahkum etmeleri, sığınan bir parti olarak göstermelerinin nedeni hala Dolmabahçe’de Öcalan’la AKP arasında yapılan anlaşmaya AKP’nin sadık kaldığını ifade etmesidir aslında. Ondan dolayı biz bugün Güneydoğu Anadolu’da PKK terör örgütüne karşı güvenlik yaptığı operasyonların sınırlı tutulmaya çalışıldığını ve operasyonların neticesinde PKK ile tekrar masaya oturulacağını biliyoruz. Esasen bugün bu yapmış olduğum açıklamanın bir benzerini iktidara çok yakın bir gazeteci köşesinde ‘Güneydoğu Anadoluda PKK terör örgütü ağır darbe aldıktan sonra açılım süreci tekrar başlayacaktır’ diye ifade etmiştir. Başbakan ve cumhurbaşkanın yaptığı açıklamalardan da açılımın her zaman gündemde olduğu AKP’nin gündeminde olduğu ve başkanlığın esasen federasyonu üniter devletin tasfiyesini örtmek için kullanılan bir araç olduğunu açık bir şekilde biliyoruz. Türk milletinin de bilmesi için çalışıyoruz.”
"Rus uçağının düşürülmesinden sonra Türkiye'nin Suriye'de etkinliği artmamış aksine azalmıştır"
“PKK-PYD’nin Suriye ve Rusya’nın desteği ile ağır silahlar ve kamyonlarla yığınak yapıyor dediniz. Bunu biraz daha açar mısınız?” sorusu üzerine de Özdağ şöyle konuştu:
“Şimdilik bu kadar. Böyle bir yığınak söz konusudur. Rusya’dan gelen bir açıklama var. onun sonrasında gerçekleşen bir gelişmedir. Böyle bir adım atılması durumunda PKK Azez Cerablus arasında hatta girecektir. Şu ana kadar AKP hükümetinden gelen açıklamalar buna izin verilmeyeceği doğrultusundaydı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ de bu doğrultuda emirlendirilmişti. Önümüzdeki günlerde bu gelişme nasıl olacak. Onu göreceğiz. AKP hükümetinin Rus uçağının düşürülmesinden sonra olabileceklerle ilgili farklı senaryo çalışmaları yapmadığı anlaşılmakta. Birinci adım yapılmıştır ama ikinci, üçüncü, dördüncü adımları görebilmektir dış politikadaki başarı. Rus uçağının düşürülmesinden sonra Türkiye’nin Suriye’de etkinliği artmamış aksine azalmıştır. Onu örtmek için bu etkinliği azalışını örtmek ve gündemi değiştirmek için Musul’a yapılan bir asker yollama girişimi vardır. Oda arkasında durulamamış ve Obama’dan gelen terslemeden sonra ne yazık ki, Türk dış politikasına bir utanç geçecektir bu ikinci Süleymaniye vakasıdır aslında. Geri çekilmek zorunda kalmıştır Türk Silahlı Kuvvetleri hükümetin emri ile.”