Yaşam

MEVLİD KANDİLİ TARİHTE İLK KEZ MISIR'DA KUTLANDI ANKARA (A.A)

14 Şubat 2011 15:49

-MEVLİD KANDİLİ TARİHTE İLK KEZ MISIR'DA KUTLANDI ANKARA (A.A) - 14.02.2011 - Müslümanların ''kutlu doğumun habercisi'' olarak tanımladığı ve ''Mevlid-i Nebi'' olarak da anılan Mevlid Kandili, tarihte ilk kez Mısır'da kutlandı.  Diyanet İşleri Başkanlığının ilmihalindeki ''Töre ve Törenler'' bölümünde yer alan bilgilere göre, ''doğum, doğum yeri ve doğum vakti'' anlamlarına gelen mevlid kelimesi, Hz. Muhammed'in doğumunu anlatmak için kullanılıyor. ''Mevlid-i Nebi'' olarak da anılan ve Türkiye'de Mevlid Kandili olarak bilinen gece, Müslüman alemi için büyük önem taşıyor. İslam'ın mesajlarını halka sunan son peygamber Hz. Muhammed'in doğumunu anma ve kutlamak için düzenlenen törenler, tarihte ilk kez Mısır'da Fatımiler döneminde başladı. Çok geçmeden Eyyubiler tarafından da benimsenen kutlama programlarında çeşitli törenler ve şenlikler yapıldı. Tarihteki kutlamalarda, dönemin ve bölgenin alimleri, şairleriyle din ve devlet işlerinde yararlık gösterenlere, Türk-İslam devletlerinde çok eski bir gelenek olarak görülen ve hükümdarlar tarafından taltif için hazırlanan elbiseler (hil'atler) giydirildi ve hediyeler verildi. Mevlid törenleri daha sonra İslam dünyasında yaygınlık kazanarak günümüze kadar devam etti. Esasen Hz. Peygamberin doğum yıl dönümünü kutlama maksadıyla başlayan mevlid töreni giderek, Kadir, Mi'rac, Regaib ve Berat gecelerinde veya sünnet, evlenme, ölüm, deprem gibi önemli olaylar vesilesiyle yapılmaya başlandı ve toplumsal gelenekte yer alan önemli bir dini-kültürel öge oldu. -OSMANLI DEVLETİ, KANDİLİ ''MEVLİD ALAYI''YLA KUTLARDI- Osmanlılar döneminde ''mevlid töreni''ne ayrı bir önem verildi. Osmanlı'nın ileri döneminde ''Mevlid Alayı'' diye anılan görkemli törenlerde şeyhülislam, vezirler ve diğer askeri ve mülki erkan, büyük müderrisler, belli bir düzen içinde Rebiülevvel ayının 12'sinde Sultan Ahmed Camisi'nde yerlerini alırlardı. Padişahın gelmesinden sonra vaazlar verilir, mevlidhanlar tarafından Süleyman Çelebi'nin yazdığı mevlid okunur ve bu esnada Medine'den getirtilen hurmalar camidekilere ikram edilirdi. -MEVLİD OKUTMA BİD'AT MI?- Mevlid okuma ve okutma hakkında, ''Hz. Muhammed zamanında olmayan dini mahiyetli bir hususun dine sokulduğu'' şeklinde iddialar gündeme getirildiği belirtilen ilmihalde, Mevlid okuma ve okutmanın bid'at olarak nitelendirilebilmesi için ona dini gereklilik veya ibadet şeklinde muhteva yüklenmesi gerektiği ifade ediliyor. İlmihalde, mevlid okumanın gerekli olduğu iddia edilmediği vurgulanarak, hoş ve güzel bir gelenek olarak kabul edilen mevlidin ''bid'at olarak'' değerlendirilip, insanların kafasına kuşku sokmanın son derece yanlış olduğu vurgulanıyor. Mevlidin, toplumsal bir coşkunun, Hz. Peygamber sevgisinin ve ona bağlılığın üst düzeyde edebi ve estetik olarak hissedilmesi, yaşanması ve dışa vurulması anlamına geldiği kaydedilen ilmihalde, Kur'an okumakla mevlid okumayı birbiriyle mukayese etmek veya birini diğerine alternatif olarak göstermek yerine ikisini ayrı ayrı ve her birini kendi yeri ve amacı doğrultusunda değerlendirmek gerektiği belirtiliyor. Mevlid gibi dini eğitim ve coşkuyu içeren sosyal ve geleneksel törelerin asli ibadetlerin yerine geçmediğine de işaret edilen ilmihalde, bu tür sosyal ödevlerin, kişileri ''namaz, oruç, Kur'an okuma, infak ve yardım gibi dini yükümlülüklerden muaf tutmadığı'' kaydediliyor.   -''TOPLUMUN HER KESİMİ PEYGAMBER SEVGİSİ ETRAFINDA BULUŞTURUYOR''- Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Dr. Halide Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kandilin ışık olduğunu, hem kendisinin yandığını hem de etrafı aydınlattığını söyledi. Aslan, ''İslam alemindeki kutlu gecelerin de yeryüzünün en şerefli mahlukatı olan insanın kendini aydınlatmasına ve etrafı nurlandırmasına vesile olması beklenir. Kutlu anların sevincini duyurmak, gönüllerimizi aydınlatmamız gerektiğini hatırlatmak için camiler, konaklar, evler kandillerle süslenegelmiş, bu özel zamanlara isim olmuştur'' dedi. Müslüman Arapların, Hz. Muhammed'in doğumunu kutlamak için onun ölümünden sonra herhangi bir tören düzenlediklerine dair bulgular olmadığını ifade eden Aslan, ''Müslüman Arapların, Hz. İsa'nın doğumunu gösterişli törenlerle Noel şenliklerine dönüştüren Hristiyanlara benzememek amacıyla böyle bir uygulamadan kaçındıkları düşünülmektedir'' değerlendirmesinde bulundu.  Mevlid kutlamalarının ilk kez Fatımiler zamanında başladığını belirten Aslan, şunları anlattı: ''Bugünkü manasıyla halkın katılımını da sağlayarak ve büyük ziyafetler ve şölenler tertipleyerek bir bayrama dönüştüren ilk hükümdar ise Selçuk Atabeklerinden Muzafferüddin Gökböri oldu. Bu dönemden sonra mevlid bütün İslam aleminde yayıldı ve gösterişli kutlamaların yapıldığı bir tören haline geldi. Osmanlılarda ilk mevlid okuma merasiminin, 1589 yılında III. Murat döneminde icra edildiği öğrenilmektedir. Bir başka kaynağa göre ise Osmanlı İmparatorluğu'nda mevlid törenleri Süleyman Çelebi'nin Mevlid'inin yazıldığı tarih olan 1409'dan sonraki yıllarda başlar.  Mevlid törenleri olarak ifade edilen bu güne özel uygulamaların ve törenlerin ise Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren saray protokolünde yer almaya başladığı, III. Murat zamanında tamamen resmileştiği de ifade edilmektedir. Bu eserin yazılışından sonraki dönemlerde mevlid törenleri yeni bir içerik kazanmaktadır. ''  Mevlid kandili dolayısıyla toplumun her kesiminden insanın peygamber sevgisi etrafında bir araya geldiğine işaret eden Aslan, ''Hz. Peygamber'in doğumu ve hayatının yeniden hatırlanmasına ve günümüz dünyasında yalnızlaşan insanın kalbine huzur ve sevgi getirmesine vesile olan bu anlamlı günde onun örnekliği ve güzel ahlakı üzerinde daha fazla durulmalıdır. Zira iyi insandan iyi bir toplum yaratılabileceği misyonuyla tebliğini gerçekleştiren Hz. Muhammed, tüm insanlığa kucak açması ile de örnek bir şahsiyettir'' diye konuştu.