Ekonomi

Metrobüs geçitlerindeki küçük AVM'ler: İşportacılar

İstanbul'da hemen hemen bütün metrobüs üst geçitlerindeki işportacılar anlattı...

20 Temmuz 2014 10:29

Her gün binlerce insanın kullandığı metrobüsün neredeyse tüm durakları ve üstgeçitleri kaçak alışveriş merkezine döndü. Midyeciden saatçiye kadar işporta tezgâhının açıldığı bu alanlar akşam ve sabah saatlerinde yoğunlaşıyor.

İstanbul’un trafiğinde saatlerini geçiren vatandaşlar için yapılan metrobüs hattı trafiğe ne kadar çözüm oldu bilinmez. Ancak yüzlerce insan için ekmek kapısı olduğu kesin. Anadolu yakasında Ünalan durağından, Avrupa yakasında Beylikdüzü durağına kadar midyeciden saatçiye kadar metrobüs duraklarında tam bir ‘AVM’ havası oluşuyor. Her gün binlerce insanın kullandığı metrobüslerde Afrikalılar saat satarken, Suriyeliler ise ya dilencilik yapıyor ya da sakız veya su satıyor.

 

Yazın su, kışın fındık

 

Burak Coşan’ın Hürriyet’teki haberine göre, AVM’ye dönen duraklarda özellikle akşam saatlerinde tezgâhlarını kurmaya başlayan işportacılar, gecenin ilerleyen saatlerine kadar satış yapmaya çalışıyor. Kimi iflas etmiş elde kalan ürünlerini satıyor, kimi ek iş yapıyor, kiminin ise bütün geçim kaynağı metrobüs duraklarında açtıkları işporta tezgâhı. Gündüz motor kurye olarak çalışan bir kişi, akşam olduğunda tezgâhını alıp durağa koşuyor. Midye satıyor. Fotoğrafını çekmek için izin istediğimizde ise şu cevabı veriyor:

“Zabıtalarla başımız dertte. Beni çekme tezgâhı çeksen yeter. Daha iki gün önce zabıta tezgâha el koydu. Patronun da görmesi benim için iyi olmaz.” 

Her gün 16 saate yakın çalıştığını söyleyen midyeci şöyle devam ediyor:

“Midyecilikten biraz daha fazla kazanıyorum. Gündüz ise sigortam yatsın diye çalışıyorum. Bazı günler midyeden 50 lira kazandığım bile oluyor. Gündüz yaptığım işten ise asgari ücret alıyorum.”

Sadece midyeci olmuyor üst geçitlerde ya da metrobüs çevresinde. Oyuncakçıda var, mendil ve kalem satan da. Bazılar elde kalan tişörtlerini çıkarmaya bakıyor. En çok satılan ise fındık ve su. Su satan işportacı yazın su, kışın ise fındık ya da gofret sattığını söylüyor. Anadolu yakasında bir metrobüs durağında mendil satan kadın ise en çok dikkat çekenler arasında. Sorularımıza cevap vermek istemiyor kısa da olsa şunları anlatıyor:

“Mendil, kalem, çakmak satıyorum. Yaklaşık 1 yıldır bu işi yapıyorum.”

Fotoğrafını çekmemiz için o da izin vermiyor. “Sakın fotoğrafımı çekme zabıtayla aramı bozma” diyor.

 

2 saatlik zabıta molası

 

İşportacıların ve dilencilerin en büyük korkusu ise zabıtalar. Metrobüslerdeki güvenlik görevlileri vatandaşların şikâyeti üzerine zabıtaların baskınlar düzenleyerek hem işportacıları hem de dilencileri topladığını ifade ediyor. 2 saat sonra yerlerini tekrar alan ‘metrobüs çalışanları’nın yaptıkları işlerden kazandıkları para ise değişiyor.

 

Çıplak ayakla bozukluk yarışı

 

Türkiye’nin dört bir yanına yayılan Suriyeliler için de metrobüs durakları yeni iş alanları oldu. Çoluk çocuk, metrobüs üstgeçitlerinde köşebaşlarını tutan Suriyeliler, özellikle işe gidiş ve iş çıkış saatlerinde iyiden iyiye kalabalıklaşıyor. Ağırlıklı olarak dilencilik yapan Suriyelilerin bazıları göstermelik sakız da satıyor.  Metrobüsü kullanan vatandaşlar duruma o kadar alışmış ki gelip geçerken bebekleriyle oturan Suriyelileri fark etmiyor bile. Fark edilmeyenler insanların peşinden gidiyor. Çocuklar çıplak ayaklarıyla ‘bozukluk’ alabilmek için birbirleriyle yarışıyor. Bu sırada devreye güvenlik görevlileri giriyor. Eğer metrobüsü sık kullananlardansanız arkada güvenlik görevlisi, önlerinde ise koşan çıplak ayaklı çocukları görmek sizi çok da şaşırtmaz.