Yaşam

Metin Münir: Yalnız yaşayan bir adamın evine

Yalnız yaşamak zor olduğu kadar erkeğe daha da zordur. Bir kadın ise erkeğin hayatında pek çok şeyi değiştirir. Milliyet gazetesi yazarı Metin Münir işte o değişiklikleri ya

29 Ocak 2011 02:00

T24 - Yalnız yaşamak zor olduğu kadar erkeğe daha da zordur. Bir kadın ise erkeğin hayatında pek çok şeyi değiştirir. Milliyet gazetesi yazarı Metin Münir işte o değişiklikleri yazdı.

Metin Münir'in Milliyet gazetesinde "Yalnız yaşayan bir adamın evine" başlığıyla yayımlanan (29 Ocak 2011) yazısı şöyle:



Yalnız yaşayan bir adamın evine

 Yalnız yaşayan adamın evine bir kadın geldi. Tencereler kapaklarını birbirine çarparak, “Yaşasın, mercimek yemeğinden kurtulduk, artık içimizde harika yemekler pişecek” diye bağırdı.
Yemek masası, “Tanrım, uzun zaman üzerime beyaz keten örtü serilecek, özlediğim kumaş peçeteler çekmecelerden çıkarılacak” diyerek sevinçten ağladı.
Halılar bayram etti: “Üzerimize yumuşak ayaklar basacak.”
Çamaşırlık, “Oh, nihayet tenime ipek kadın çamaşırı dokunacak” dedi.
Çamaşır makinesi “Tanrım çok şükür, dantelli iç çamaşırlarını çevireceğim artık” diye sevindi.
“Üstümüze kekik serpilecek, limon dilimleri ile süsleneceğiz, zeytinyağı ile yıkanacağız” diye şölen yaptı tabaktaki zeytinler.
“Süs niyetine duruyorduk. En nihayet aşuremize kavuşacağız” diyerek şen bir kahkaha attı aşurelikler.
“Yıllar üstüne yakılacağız” diye çıtırdadı mumlar.
Boş peçetelik, “Ben de yeniden peçete yüzü göreceğim” diye hıçkırdı.
Bahçedeki masalar, “Muştular olsun, hepimiz silinip temizleneceğiz” diye el çırptı.

Vazolar: Her yer mis kokacak
Dolaplar gümbürdedi: “Bizi unutmayın, biz de örümcek ağlarından kurtulacağız.”
Aynalar, “Asık suratından bıkmıştık, artık güzel bir yüz de göreceğiz” diye fısıldadı.
Boş ve tozlu vazolar, “İçimiz çiçeklerle dolacak, her yer mis gibi kokacak” dedi.
Şömine, “Bu güzel kadın her gece benden bir kor çalıp kuru zeytin yapraklarıyla tütsüler yakacak... Tütsüyü tüm sevdiklerinin başının üzerinde dolaştırırken güzel dilekler mırıldanacak... Ateşimde kestane pişirecek... Portakal, elma kabuğu yakacak... Benim kadar o da bu evi ısıtacak. Ben de alevlerimle onun pembe yanaklarını daha da renklendireceğim, ne güzel” diyerek koroya katıldı.
Yatak, “Artık gıcırdayabileceğim” diye kıkırdadı.
Geceler “Yalnızlıktan kurtulduk” dedi.
Takvimde, küçük kareler içine hapsolmuş günler fırlayıp ortalığa dağıldı, “Bundan sonra hoş geçeceğiz” diye haykırarak horon tepti.
Adam “Sonum geldi” dedi.
Kadın gülümsedi, “Başlangıcın geldi” dedi.
Yaşlı dut ağacı son sözü söyledi: “Ne son, ne başlangıç. Sadece devam, devam, devam...”