Gündem

Metin Gürcan: Rus birlikleri Afrin'den çekilmeden Türkiye'nin operasyon başlatması olası değil

"Afrin'e yapılacak operasyon ABD'nin işine gelir"

15 Ocak 2018 18:22

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Önümüzdeki günlerde başlayacağız” dediği Türkiye’nin Afrin’e yönelik olası operasyonunu değerlendiren güvenlik uzmanı Metin Gürcan, bölgedeki Rus güçlerinin varlığını hatırlatarak “Rusya, Afrin hava sahasını böyle bir operasyon için Türkiye’ye açacak mı? İkincisi, Afrin’in şehir merkezindeki Miniğ Hava Üssü’nde Rusya’nın askeri unsurları var. Bunlar devriye görevi yapan askeri inzibat birlikleri. Bunlar henüz Afrin’den çekilmedi. Bu Rus birlikleri çekilmeden önce böyle bir operasyonun olası olmadığını düşünüyorum” dedi. T24 yazarı Metin Gürcan, “Biz sahada Rus askerlerinin çekildiğini görürsek bana göre operasyonun olasılık ihtimali artmıştır” diye konuştu.

Metin Gürcan, "Bana göre Afrin operasyonu olursa, ABD’nin de işine gelir. ABD bunu destekler. Çünkü Fırat’ın batısının patronu olan Rusya’nın kazancını riske atma imkanı doğurur. Yani Rusya’nın kurduğu oyunu bozma imkanı elde eder. Rusya’ya rağmen bir Afrin operasyonu Astana sürecinde masanın devrilmesi anlamına gelir. İran-Rusya-Türkiye işbirliğinin bitmesi anlamına gelir. Bu da günün sonunda ABD’nin işine gelir. Bence şu anda Afrin operasyonunda Rusya’dan gelecek sinyaller önemli" görüşünü dile getirdi.

Metin Gürcan'ın T24'e yaptığı açıklamalar şöyle:

Bence Suriye kuzeyinde tüm dinamikleri şekillendiren en temel faktör, ABD ile Rusya arasındaki güç mücadelesi. Bu güç mücadelesinde de üç önemli parametre var:

- Birincisi, Suriye tekrar bir iç savaşa sürüklenmesin diye Şam’ı terbiye etmek gerekiyor.

- İkincisi İran’ın Halep’in güneyinde ve güneydoğusunda ciddi anlamda kalmaya ve etkisini artırmaya yönelik çabalarını görüyoruz. İran’ı dengelemek gerekiyor.

- Üçüncüsü de Suriye’nin kuzeyinde Selefi ve cihatçı motivasyonu önce marjinalize etmek, sonra yok etmek gerekiyor.

Bu üç amaç için de ABD de, Rusya da YPG’yi sahada yerel taşeron olarak kullanmak istiyor. Bu nedenle ABD Fırat’ın doğusundaki etki alanını YPG üzerinden Fırat’ın batısına taşırmaya çalışıyor, Rusya da Fırat’ın batısındaki etki alanını yine YPG üzerinden Fırat’ın doğusuna doğru genişletmeye çalışıyor. ABD ve Rusya arasındaki aradaki güç oyunu bu, YPG de temel taşeron. Ayrıca IŞİD sonrası dönemde Fırat’ın doğusu, hava sahası hakimiyeti açısından ABD’nin patronu olduğu bölge. Kimseyi de sokmuyor. Rusya’nın uçakları, özellikle Fırat üzerinde yakın zamanda çeşitli kereler Amerikan uçaklarıyla it dalaşına girdi. Türkiye’de Suriye kuzeyindeki hava sahası hakimiyeti üzerine Rusya ve ABD arasındaki güç mücadelesi konuşulmuyor. Bence en önemli husus bu. Yani Suriye’nin kuzeyindeki hava sahasında yapılan güç mücadelesini biz ısrarla görmemezlikten geliyoruz. Hava hakimiyeti açısından da Fırat’ın batısındaki patron Rusya.

"Afrin operasyonunu 'ABD'ye karşı yapılacak' yapılacak diye yorumlamak çok yanlış"

Şunu özellikle söyleyeyim, olası Afrin operasyonunun ABD’ye karşı yapılacağı gibi yorumlar okuyorum. Bu bence çok yanlış bir analiz. Afrin operasyonu ya Rusya’nın onayıyla, ya da Rusya’ya rağmen olur. Sahada üç hususa dikkat etmek lazım. Birincisi, Rusya’nın hava sahasını Türkiye’ye açması… Bu nedenle sahadaki gerçeklik açısından Afrin bölgesine sevk edilen tanklardan, toplardan, zırhlı unsurlardan ziyade, uçak, helikopter veya Türkiye’nin İHA’larının hava sahası hakimiyetine yönelik faaliyetlerinin daha önemli olduğunu düşünüyorum.

"Ruslar çekilmeden Afrin'e girmek..."

Fırat Kalkanı operasyonu bize gösterdi ki, zırhlı yetenekleri olan düşmana karşı bir kara operasyonu mutlaka yakın hava desteğiyle desteklenmeli. Fırat Kalkanı operasyonunda aldığımız en büyük derslerden biri de şuydu; Suriye içerisinde bir operasyonda havadan acil lojistik destek ve yaralı tahliyesi harekatın temposunu korumak ve birlik moralini yüksek tutmak için olmazsa olmaz bir şart. O zaman ilk soru şu: Rusya, Afrin hava sahasını böyle bir operasyon için Türkiye’ye açacak mı? İkincisi, Afrin’in şehir merkezindeki Miniğ Hava Üssü’nde Rusya’nın askeri unsurları var. Bunlar devriye görevi yapan askeri inzibat birlikleri. Bunlar henüz Afrin’den çekilmedi. Bu Rus birlikleri çekilmeden önce böyle bir operasyonun olası olmadığını düşünüyorum. Biz sahada Rus askerlerinin çekildiğini görürsek bana göre operasyonun olasılık ihtimali artmıştır. Üçüncüsü, Afrin nispeten dağlık bir bölge. Bu nedenle her ne kadar bizim Fırtına OBÜS’leri kuzeyden ve batıdan Afrin’i sürekli bombalasalar da burası ölü bölgeleri olan bir yer. Bu nedenle Afrin’in güneyinde de ateş desteği sağlaması için 155 milimetrelik Fırtına OBÜS’lerine ihtiyacımız var. Ancak bu sayede Afrin’in tamamında karadan ateş açısından ölü bölge kalmaz. Şu ana kadar bunu da görmedik. Yani Türkiye, Suriye içine 155 milimetrelik Fırtına OBÜS’ü göndermedi. Rusya Afrin’deki hava sahasını Türkiye’ye açmadı bu bir. Rusya Afrin’deki askerlerini henüz çekmedi, bu iki. Üç, biz Suriye içerisinde 155 milimetrelik OBÜS’lerin girişini henüz görmedik. Sahada bu üç temel kriter henüz gerçekleşmediği için ben Afrin operasyonunun şu anda çok da olası olmadığını değerlendiyorum. Çünkü henüz Rusya’nın yeşil ışık yakmadığını düşünüyorum.

"Afrin operasyonu
günün sonunda ABD'nin işine gelir"

Bu operasyon Rusya’nın onayıyla olmayacakmış gibi duruyor. O zaman soru şu; Afrin operasyonu Rusya’ya rağmen olur mu? “Rusya’ya rağmen olur mu?” dersek de, burada temel saptamam Suriye’nin kuzeyinde ABD’yle Rusya arasında bir güç oyunu olduğu ve ABD’nin Fırat’ın batısına, Rusya’nın da Fırat’ın doğusuna taşmak için YPG’yi bu güç oyununda kullandığıydı. Bana göre Afrin operasyonu olursa, ABD’nin de işine gelir. ABD bunu destekler. Çünkü Fırat’ın batısının patronu olan Rusya’nın kazancını riske atma imkanı doğurur. Yani Rusya’nın kurduğu oyunu bozma imkanı elde eder. Rusya’ya rağmen bir Afrin operasyonu Astana sürecinde masanın devrilmesi anlamına gelir. İran-Rusya-Türkiye işbirliğinin bitmesi anlamına gelir. Bu da günün sonunda ABD’nin işine gelir. Bence şu anda Afrin operasyonunda Rusya’dan gelecek sinyaller önemli.

"Ankara çok daha fazla mesai yapacak"

İdlib’in kuzeyinde ve doğusunda çatışmasızlığın gözlemi için 14 tane askeri gözlem üssü kuracaktık. Şu ana kadar 3 tane kurulabildi. 5 aydan beri zaten sıkıntı olduğunu biliyorduk. En son Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da “Biz hâlâ Türkiye’den gözlem üslerini bir an önce kurmasını bekliyoruz” dedi. Görebildiğim kadarıyla 2017’de özellikle İdlib içindeki radikal unsurların ya şehir merkezini terk etmeleri, ya da silah bırakmaları konusunda Moskova, Ankara’ya bir fırsat tanıdı. Ben buna “kötü çocukların” yani radikallerin, “iyi çocuklardan” yani ılımlılardan ayrılması süreci diyorum. Ankara bu süreçte biraz geç kaldı ve sahada Rusya’nın istediği performansı gösteremedi. Ondan sonra ben İdlib’in kuzeyine doğru Rusya’nın Esad güçlerinin taarruzuna yeşil ışık yaktığını düşünüyorum. Nisan mayıs ayında  Esad güçlerinin Türkiye – Suriye sınırına doğru en fazla yaklaştığı yer olacak. Rusya’nın bence günün sonunda hem Ankara’yı, hem de PYD’yi baskılayacak şu teklifi her ikisine de yapacağını düşünüyorum: “Afrin’in PYD’nin elinde kalmasındansa Ankara’nın da Afrin’e yönelik askeri harekatı olmasındansa bu bölgenin Esad’a devri.”

Burada da temel sıkıntı şu: ABD Fırat batısında Rusya’nın masasını, Rusya Fırat doğusunda ABD’nin masasını devirmeye çalışıyor. Bence Rusya, Afrin’i rehin tutuyor. “Ankara ham yapar ha” diyerek Fırat’ın doğusunda YPG’yle ABD arasındaki ilişkinin derinleşmesini engelliyor. Her iki ülkenin de karar kriteri olarak PYD’yi görmesi, ne yazık ki önümüzdeki aylarda Ankara’nın çok daha fazla mesai yapacağı anlamına geliyor.

"ABD YPG'yle ilgili ilk kez söylem değiştirdi"

ABD bugüne kadar çok net bir şekilde şunu söyledi; “YPG’yle olan ilişkimiz sahada sadece askeri ve IŞİD’le mücadele kapsamında bir ilişkidir.” Bakın, ilişkinin niteliğinin sahada taktik seviyede askeri bir ilişki olduğu, siyasi bir ilişki olmadığını söylüyorlardı. O da konjonktürden kaynaklı. Konjonktür ne? IŞİD’le mücadele gerekliliği. ABD, YPG’yle ilişkisini her zaman zaruretten kaynaklanan taktik seviyede askeri bir ilişki olarak tanımladı. Ama IŞİD sonrası dönemde ilk kez, sınır güvenliği kapsamında 30 bin kişiyle Kuzey Ordusu söylemine geçti. ABD, bugüne kadar söyleyegeldiğinin dışında bir rol ve misyon yükledi YPG’ye. Bu da Türkiye açısından çok hoş bir gerçeklik değil. Bunun da sebebi bence ABD, Rusya’nın Fırat’ın batısındaki kazanımlarını görüyor. Fırat’ın batısında Rusya başarılı bir aktör.

Aynı anda hem Ankara’yı, hem Şam’ı, hem YPG’yi, hatta bir dereceye kadar İran milislerini ve Sünni muhalefeti masada tutabiliyor Rusya. Hepsi aynı masada, çok da istememelerine rağmen, oturup Astana ve Soçi’de birbirleriyle müzakere ediyormuş gibi yapıyorlardı. Ama ABD’nin Fırat’ın doğusundaki yaklaşımına bakarsak tamamen Türkiye’yi, Sünni muhalif grupları ve hatta Esad’ı da dışlayarak sadece yerel taşeron olarak YPG’yle iş tutması. İki farklı yaklaşım. Masası daha kolay devrilecek olan Rusya gibi duruyor. Ben şundan korkuyorum. Bizim Afrin operasyonuna Rusya yeşil ışık yakmadı da, ABD mi yaktı? Türkiye şayet Astana sürecinden istediği desteği alamazsa, tekrar ABD’ye doğru yönelme çabasına girerse, önümüzde Soçi süreci var.

Burada iki şey var, Rusya ve İran’ın Ankara’ya vereceği statü, ikincisi YPG’nin Soçi’ye gidip gitmeyeceği. Gidecekse Esad delegasyonu içinde mi olacağı, yoksa biraz daha gölgede bir aktör mü olacağı… Bu ikisinden biz Afrin konusunu Moskova ve Tahran’ın nasıl okuduğunu anlayabiliriz. Ama günün sonunda şuna geliyor iş, Astana süreci çok kırılgan bir süreçti, İdlib ve Afrin’de farklılaşan hedefler acaba Astana sürecinin sonunu mu getiriyor? Bu soruyu da sormadan edemiyoruz. Bunun cevabını da ocak sonundaki Soçi Zirvesi’nde öğreneceğiz.

İlgili Haberler