Ücret kaybı artıyor
Cumhuriyet'ten Olcay Büyüktaş'ın haberine göre Birleşik Metal-İş Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun söyledikleri, baktığımız sektör verileri ve sendikanın yaptığı çalışmalar istenen zamların gerçeklerden çok da kopuk olmadığını gösteriyor. Metal işkolunun otomotivden beyaz eşyaya, demir dökümden elektroniğe geniş bir alanı kapsadığını belirten Serdaroğlu’nun verdiği bilgiye göre, iş kolundaki şirketlerin kârlılık durumunun iyi olduğunu dile getirdi.
Bakılan tablolar ve yapılan çalışmalara göre,
Ekonominin üçte birini metal sektörü oluşturuyor. İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan 500 büyük sanayi kuruluşu içerisinde en büyük ilk 10 şirketin içerisinde 9’u metal sektöründe faaliyet gösteriyor.
500 şirketten 194’ü yani yaklaşık yüzde 39’u metal sektöründe faaliyet gösteren şirketlerden oluşuyor.
Metalde SGK’ye kayıtlı yaklaşık 1 milyon 533 bin işçi çalışıyor ve MESS ile sürdürülen toplusözleşme görüşmeleri 195 işletme veya işyerinden yaklaşık 126 bin işçiyi ilgilendiriyor.
Genelde sendikalaşma oranı yüzde 13.76 iken, metal iş kolunda sendikal örgütlülük oranı bunun üzerinde ve yaklaşık yüzde 18.
Son aylarda giderek artan biçimde, ardı ardına zamlar yapıldı. Son 1 yıl içinde doğalgaza gelen zam kümülatif yüzde 73.
Yoksulluk ve reel ücret kaybı giderek artıyor.
Emeğin ürettiği değerlerden aldığı pay giderek azalıyor. 2012’de emeğin üretilen katma değerden aldığı pay yüzde 63.2 iken, bu değer 2018 yılında yüzde 44.6 ya geriledi.
Diğer yandan metal sektöründeki şirketlerin yüzde 92’si kâr etti.
Otomotiv şirketlerinde çalışan başına düşe kâr yıllık 68 bin ile 260 bin lira arasında değişiyor.
Makine, elektronik şirketlerinde kişi başına düşen kârlar da 66 bin 176 bin lira arasında değişiyor. Yani kısaca işçiler bu zamları istiyorsa bunun iş kolunda bir karşılığı var...
"İşverenin kaybı yok, işçininki fazla"
Türk Metal Başkanı Pevrul Kavlak da ekonomik araştırmaların muhatap olunan işverenlerin kayıplarının bu süreçte ciddi kayıpları olmadığını ama işçilerin ciddi kayıpları olduğunu gösterdiğini dile getirdi.
“Üyelerimizin içinde bulunduğu ekonomik koşulları da gözetmek, onlara insan onuruna yaraşır bir yaşam sunmak bizim asli görevimizdir. Ayrıca tüm ekonomik araştırmalar göstermektedir ki, muhatap olduğumuz işverenlerimizin bu süreçte ciddi kayıpları yok. Ama üyelerimizin vardır. İğneden ipliğe her şeye zam geldiği bir ülkede, üyelerimizi korumak sorumluluğumuzdur. Talep ettiğimiz rakamlar afaki belirlenmedi. Üyelerimize uyguladığımız anketlerden çıkan sonuçlar, kayıplarımız ve hayatın ekonomisi dikkate alındı. Düşük ücretlileri koruyan, yüksek ücretlilerin de kayıplarını telafi eden bir mantığı vardır.”