Gündem

Meslektaşları, Can Atalay için AYM'ye seslendi: Atalay'a oy veren 75 bin 643 Hataylının temsil hakkı ihlal ediliyor!

01 Eylül 2023 19:19

Adli yılın başladığı bugün, tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için İstanbul Barosu önünde bir araya gelen meslektaşları, "İnsan Hakları Komisyonu'na mensup milletvekili Can Atalay insan hakların yoksun bırakılmaktadır" dedi. Atalay'ın, Hatay halkının iradesini temsil etmek için Anayasa Mahkemesi'ne çağrı yapan avukatlar, "Can Atalay'ın tutukluluk halinin devam ettiği her gün özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali olduğu kadar kendisine oy veren 75 bin 643 yurttaşın siyasi katılım haklarının ihlali anlamına gelmektedir" diye konuştu. 

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, CHP Milletvekili Mahmut Tanal ve TİP üyesi avukatlar, adli yılın başladığı bugün, tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için bugün İstanbul Barosu önünde bir araya geldi. "Can Atalay'ın arkadaşları/meslektaşlar"  imzasıyla düzenlenen açıklamada, Atalay'ın bir an önce tahliye edilmesi talep edildi. 

14 Mayıs 2023 tarihinde Türkiye İşçi Partisi'nden Hatay milletvekili seçilerek mazbatasını alan Atalay, milletvekili sıfatına rağmen Gezi davasında verilen ceza nedeniyle 110 gündür tutuklu bulunuyor. 

Atalay'ın 494 gündür cezaevinde tutuklu bulunduğunu hatırlatan avukatlar, "Osman Kavala 1 Kasım 2017 tarihinden bu yana 2 bin 131 gündür, avukat Can Atalay ve Gezi tutsakları diğer beş sanık ise 25 Nisan 2022 tarihinden bu yana 494 gündür ceza hukukunun en temel ilkelerinin çiğnendiği, amacının maddi gerçeğe ulaşmak yerine topluma göz dağı vermek olan bir 'yargılama'' neticesinde özgürlüklerinden mahrum bırakılmış durumdalar. Gezi Davası ile amaçlananın 'makbul vatandaşlık' sınırlarının, muktedir tarafından çizilerek toplumu dizayn etmeye çalışmak olduğunun farkındayız ve davadaki hükmün ülkemiz demokrasisi açısından derin bir tahribat yarattığının bilincindeyiz" dedi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin, Can Atalay hakkındaki durma ve tahliye talebini Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik içtihadına aykırı şekilde reddettiğini hatırlatan avukatlar, "Avukat Can Atalay'ın tutukluluk hali Anayasa'nın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı 2. Maddesi, kişi hürriyeti ve güvenliği başlıklı 19. Maddesi, yasama dokunulmazlığı başlıklı 83. Maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkileri başlıklı 148. Maddesi, Anayasa Mahkemesinin kararları başlıklı 153. Maddesi başta olmak üzere Anayasa'nın pek çok maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Bir diğer ifadeyle İnsan Hakları Komisyonu'na mensup milletvekili Can Atalay insan hakların yoksun bırakılmaktadır" diye belirtti.

Avukatların açıklaması şöyle:

"Avukat Can Atalay'ın meslektaşları ve arkadaşları olarak Anayasa Mahkemesi' ne çağrımız; hukuk devletinin en önemli ilkelerinden biri olan öngörülebilirlik ilkesi ve tutuklu milletvekilleri hakkında daha önce verdiği kararlar doğrultusunda Anayasa Madde 14 uyarınca içtihadı devam ettirmesi ve ivedi şekilde ihlal kararı vermesidir. Anayasa Madde 14'de yer alan boşluğun sanığın aleyhine yorumlanamayacağı ilkesi ise en temel ceza hukuku ilkelerinden biridir.

Can Atalay'ın tutukluluk halinin devam ettiği her gün özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali olduğu kadar kendisine oy veren 75 bin 643 yurttaşın siyasi katılım haklarının ihlali anlamına gelmektedir. 6 Şubat 2023 tarihli Maraş merkezli deprem felaketinden bu yana Hatay halkı su, gıda, sağlık ve barınma gibi en temel yaşamsal ihtiyaçlara erişimde ciddi sorunlar yaşamakta, asbest tehlikesi gibi nesilden nesile kalıcı hasar bırakacak çevre sorunlarıyla mücadele etmekte ve vekillerinin 110 gündür devam eden tutukluluk hali sebebiyle bu sorunları dile getirememekte, halkın ifade hürriyeti kısıtlanmaktadır. Bir diğer ifadeyle Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Avukat Can Atalay'ın hukuksuz şekilde tutuklu olduğu her gün Hatay halkı açısından telafisi imkansız zararları meydana getirmektedir.

Tüm bu yaşananlar karşısında, Anayasa Mahkemesi'nden bir an önce hukukun ve Anayasa'nın gereğini yerine getirmesini, benzer konulu başvurularla içtihadını yeknesak hale getirmesini ve yargı makamlarının siyasal iktidarın aracı olarak kullanılmasına derhal son verilmesini talep ediyoruz."