13 Aralık 2010 02:00
T24 - Magazin dünyasında aralarında çıkan aşk dedikoduları bir türlü kesinleşemeyen Cem Uzan ile Derin Mermerci’nin Champs- Elysees’nin arka sokaklarında el ele yürüdükleri fotoğraf karelerişne yansıdığında her şey o fotoğrafla ispatlandı.
Sabah gazetesinden Nur Çintay'ın 'Büyük derbi: Debdebe dengini buldu mu?' başlığıyla yayımlanan (12 Aralık 2010) haberi şöyle:
İlk fotoğraf yaklaşık bir ay önce çekildi.Cismen Paris’te olsa da şanını İstanbul’da yürüten Cem Uzan ile Derin Mermerci’nin birlikte oldukları söylentisi yayılmıştı ama doğru muydu? Bayram tatilinde ense yapmayan magazinciler ikiliyi bir ‘el ele yürüyüş, baş başa yemek’ paketinde yakaladılar.
Champs- Elysees’nin arka sokaklarında el ele yürüyen ‘âşıklar’, bu romantik gezintinin peşinden de L’Avenue’da baş başa yemek yemişti. Akabinde yüzük olayı baş gösterdi. Akaretler’deki W Oteli’nin lounge’unda yapılan Absolut Glimmer partisine gelen Derin Mermerci, çıkışta arabanın camından muzaffer bir edayla yeni yüzüğünü gösterdi halka.
Sağ elinin yüzük parmağında, yeşil ojeli tırnaklarından rol çalan iri bir taş taşıyordu. Birazdan, 200 bin dolar biçilecek yüzüğün Cem Uzan’ın hediyesi olduğu rivayeti dolaşıma sokulacaktı. Derin Mermerci, bir Nil Karaibrahimgil aforizmasını terennüm etti: Tektaşını kendi, Sponza’dan almıştı. Hay hay, inanalım, Mermerci fertlerinin ellerinde kuyumcu torbalarıyla teşhis edilmişliği çok, amma ve lakin şu hayatta hiç mi camdan bakmadık?
“O gece, hava sıcak olduğu için bindiğim arabanın camı açıktı. Diğer insanlar gibi camdan dışarı bakıyordum. Ama yüzüğü özellikle gösterdiğimi yazdılar,” şeklindeki ifade diliyle vücut dili bu kadar mı örtüşmez? Fotoğraflar “Al, bak, bu, yaa, n’aber!..” diye en yüksek tondan bağırıyordu. El, dua eder gibi hafifçe bükülmüş, yüzüğün iyi seçileceği açıdan tutulmuştu kameraya. Refakatçi surat ifadesi de manidardı; mütebessim yüzde apaçık gurur vardı.
Garibin biriysem sevemez miyim?
Aynı gün bomba bir haber patlangaçlandı. Mermerci’nin yaklaşık bir aylık hamile olduğu, ikilinin ortak kararıyla bebeği dünyaya getireceği, doğumu da ABD’de gerçekleştirmeyi planladığı iddia ediliyordu. Bir ay, yani dört haftalık hamilelik, takvim bile henüz gecikmediğinden idraki zor bir durumdu, çekirdek çevreye bile çıtlanır ebat değildi daha. Bu şartlarda doğumun ABD’de yapılmasının kararının verildiği haberleri de pek akla yatkın değildi. Ama belli mi olurdu, baba adayı Cem Uzan olduğuna göre, Genç Parti zamanının unutulmaz geyiklerindeki gibi belki de hamilelik üç aya inerdi!
Aynı akşam Nahide’de Nikâh Masası vardı. Ümit Besen, “Nikâh masasına oturdun işte / Dayanmak çok zormuş böyle sevince / Sana mutluluklar sözüm kardeşçe / At artık imzanı git bir an önce” derken... Aynı yeşil tırnaklarıyla Derin Mermerci de, “Garibin biriysem sevemez miyim / Aşkla karın doymaz diyen ben miyim / Şimdi çok zenginsin ben ayrı garip / Sana bir buket gül veremez miyim” kısmına eşlik ediyor muydu bilmiyoruz ama çıkışta ‘derin bir of çektiği’ hususunda bütün perşembe gazeteleri hemfikirdi. Sorulardan bunalmıştı,
“Hamilelik filan yok,” diyordu. Sigara içmek için sık sık dışarı çıkması ve şarap kadehinin hep elinde olması da sözün sağlaması gibiydi. Ama olsun, flaş haber çıkmaması Derin Mermerci’yi önümüzdeki günlerde magazin sayfalarında görmeyeceğimiz anlamına gelebilir mi? Bunu aklımızdan geçirecek kadar şuursuz olabilir miyiz?
Mermerci kadını nasıl bir canlı türü?
Serveti dillere pelesenk olan, Alara Koçibey’le boşanma davası halen süren, Fransa’daki her adımı merceklenen Cem Uzan, adı daha önce duyulmamış biriyle birlikte olsa bile bu yazılıp çizilecek. Bir de üstüne, “Bu ilişkide her şey dengi dengine. İkimiz de aynı kalitedeyiz,” diye taltif ettiği bir Mermerci kadını var karşısında. Mermerci kadını, zaten rastlandığı yerde kamerayla üstüne atlanacak bir canlı türü.
Ablalardan Tansa Ekşioğlu’nun çoluk çocuğa karışması, Yosun Reza’nın da yine evli ve çocuklu olarak ABD’de yaşamasıyla bir beş yıl önceye kıyasla hafiften fire veren kare ası ise şimdilerde anne Ender Mermerci’yle birlikte halen bekâr ve malzemede gani olduğu için azami ilgiyi çeken Derin Mermerci temsil ediyor. Üstelik sırf ‘yüksek sosyete’de değil, Süreyya Yalçın ve Eda Taşpınar’ın manyetik özelliklerini kaybetmesiyle, yerli Paris Hilton - Kim Kardashian liginde de neredeyse rakipsiz. Kim peki 29 yıllık hayatının yarısını gözlerimizin önünde geçiren bu Derin Mermerci?
Ankaralı geniş bir aile; Koç’larla da akraba... Vehbi Koç’un eşi (aynı zamanda teyzesinin kızı) olan Sadberk Hanım’ın bir ablası vardır. İşte o abla Adile Hanım, Akfil Mensucat’ın kurucusu İhsan Mermerci’yle evlidir. Akfil, Türkiye’de blucin denince bir dönem neredeyse tek geçilecek isim. Türkiye’deki ilk denim blucin kumaşını Akfil üretir. Yıllarca rakip tanımaz, ihracatta rekor kırar.
Fabrika yönetimini baba İhsan beyden devralan üç oğlu Sadullah Sefa, Ahmet Süha ve Mehmet Ata Mermerci’den sonuncusu, Emel Armutçu’nun yazdığına göre “Hayatının önemlice bir kısmını, kadınların gözdesi, zengin ve sportmen bir işadamı olarak yaşar. Şaşkınbakkal’daki evinden Bakırköy’deki fabrikaya su kayağıyla giden, kendi yaptığı denizaltı tüfekleriyle, kimselerin dalmadığı yerlere dalarak büyük balık kovalayan Mehmet Ata Mermerci, 42 yaşındayken 20 yaşında, güzeller güzeli Ender’e rastlamasa, belki de hiç evlenmeyecektir.” (Hürriyet Pazar, 04.07.2004)
Tansa, Yosun ve Derin
Ender hanım, hakikaten de ender bir afettir. Boşnak güzeli anneyle doktor babanın kızı Ayşe Ender Sığındı, Avusturya Lisesi Ticaret Bölümü son sınıfta okurken gizlice bir güzellik yarışmasına katılmış ve üçüncü (Sinema Güzeli) seçilmiştir. Hayali ünlü bir artist olmaktır, idolüyse Brigitte Bardot. Üniversite sınavında Yüksek Ticaret’i kazandıysa da devam etmez, kısa sürelerle sekreterlik ve hosteslik yapar. Hayatının dönüm noktasıysa herhalde Mehmet Mermerci’yle tanışması olur. Çift, kız annesi Cemile Hanım’ın yaş farkına muhalefet etmesine rağmen 1973’te evlenir. Balayında istikamet Cannes değil, ufacık bir tekneyle İstanbul’dan Çanakkale’dir...
Üç kız, önce Tansa, sonra Yosun, en son da 1981’de Derin dünyaya gelir. Zamanın reklam filmi ailelerindendirler. Güzel, yakışıklı, varlıklı, havalı, hem herkesin de saçları sarıdır... Ailede klasik bir işbölümü vardır: Baba çalışıyor, anne çocukları yetiştiriyordur. Ender Mermerci yıllar sonra CNNTurk’te Tahire Demircan’ın Işıltılar programında “Hiçbir zaman şımartmadım. Öyle şımarık ağlamalar hiç bana göre işler değildir. Bir güzel dayağı da yediler, her şeyi de gördüler,” diye anlatacaktır. “Ama yalnız popolarına falan vururdum. Hiçbir zaman çimdik, kulak çekme olmadı. Birinden çekinmeleri, korkmaları lazım. Yoksa bu şekilde yetişemezlerdi.”
Babanın ölümü milat
Robert Kolej ve Stanford Üniversitesi mezunu olan Mehmet Mermerci, okumaya, yazmaya, düşünmeye meraklı bir adamdır. Mehmet Barlas’ın editörlüğünde görüşlerini topladığı Mektupla Liberallik adlı bir kitabı vardır. Türkiye’nin ilk liberallerinden olduğu, Turgut Özal’ı da etkilediği söylenir. Eğitime katkıda bulunmuş, okullar açmıştır. Sanata meraklıdır, Türk resmine yatırım yapmıştır (Derin Mermerci’ye Fikret Mualla sevgisi olarak sirayet edecek bir özellik). En büyük yatırımı ise emlak alanındadır. Sadece sanayici değil, emlak zenginidir de. Boğaz’da ve sırtlarında aldığı araziler katlanarak kıymetlenir. Fakat gündelik hayatta gösterişi, harcamayı seven biri değildir. Fazla tutumlu olduğu iddia edilir hatta. Adı, ‘hasis’, ‘nekes’ kelimeleriyle aynı cümlede geçer.
’90'lar iyi gelmez. Mehmet Mermerci kanserdir. Uzun bir tedaviden sonra 1992’de hayatını kaybeder. Ender Hanım’ın, hastalığı boyunca kocasına büyük ilgi, itina, ihtimam gösterdiği hâlâ sitayişle anlatılır. Mehmet beyin vefatıyla, aile miras yüzünden karışır. Ender Mermerci, kendilerinden para kaçırmakla suçladığı kayınbiraderlerini mahkemeye verir, kazanır. Ve yavaş yavaş çok başka, evliliğinin ilk 20 yılının çok tersi bir hayata doğru kayar. Artık geçen yılların acısını, servetinin tadını çıkaracaktır. 90’ların ortasıyla beraber Ender Mermerci ve üç kızı, cemiyet sayfalarının baş tacı, sosyete dergilerinin rakipsiz kahramanları olur. Sadece Türkiye değil, Avrupa ve New York sosyetesi de onlardan sorulmaktadır. Davetler günler-geceler sürer, prenseslerden film yıldızlarına her nevi dünya şöhretiyle ahbaplık kurulur... Harcamalarda sınır tanınmaz, en ünlü markaların en hatırlı müşterisi olarak dünya top bilmem kaçının içine girilir, kafalar kılık-kıyafet ve mücevher alışverişiyle bozulur ama hayır işleri de es geçilmez... Bütün bunlar hep kameraların ışığı altında icra edilir, her jestle dile düşmek sakınca arz etmez.
Partnerde vintage mı seviyor? Sex and the City’nin bir bölümünde karısından boşanmış çocuklu bir adamla tanışan Miranda, “Vintage kıyafet bile sevmezken bana bu elden düşme adamlar reva mı?” diye sorar! Derin Mermerci, kılık kıyafette sıfırı ikinci ele tercih ediyor takip ettiğimiz kadarıyla, ama erkeklerde aradığı ortak özelliklerden biri, güzelliği tescilli bir kadının elinden düşme olması mı acaba? Bu model vintage erkeklerle bilhassa ilgilendiği ihtimali, Elif (o zamanlar Germiyanlıgil) Dürüst’le evli olan Mehmet Germiyanlıgil aşkından hemen sonraki Tolga Egemen ilişkisiyle düşmüştü aklımıza. Zira Egemen, vintage bilirkişisi diye tanınan manken - moda editörü Ece Sükan’la birlikteydi yıllardır.
15 yaşındayken 25 gibi yaşamak
Bunlar olmaya başladığında Derin, Saint Joseph’te öğrencidir. Ailenin kadınları, babanın eksikliğini hissetmesin diye onu gittikleri her yere götürüyordur. “15 yaşındayken 25 gibi yaşamaya başlamıştım,” der 21 yaşındayken Sibel Arna’ya verdiği söyleşide (SABAH, 31.03.2002). Aynı söyleşide çok acayip bir şey daha söyler, pat diye, öylesine: “Fil derisinden yapılmış derler benim için. Hiçbir şey için üzülmem.”
Bu deri değişiminden önce olsa gerek, Lise 1’de bunalıma girip eve kapanır ama. Bir buçuk yıl boyunca en yakın arkadaşının doğum gününe bile gitmediğini söyler. Buna rağmen bir gün eve döndüğünde gazetecileri yine kapının önünde bulunca, Amerika’ya adeta sığınır. Boston’a gidip bir yıl orada okur. Sonra dönüp Saint Joseph’ten mezun olur. Üniversite için tekrar Amerika’ya gider ve pazarlama okur. Sonra kaydını Paris’e aldırır ve ‘Design Marketing’ çalışır. Artık ablaların mürüvvet vaktidir. İstanbul’da 2003 yazı, Yosun Mermerci’nin Lübnan asıllı ‘dolar milyarderi’ bankacı Olivier Reza ile günler ve geceler süren, magazin sayfalarında tefrika edilen düğünler serisiyle anılır.
Tansa Mermerci’nin saadeti ise 2004’e yayılır; Koç Holding eski yöneticilerinden Uğur Ekşioğlu’nun üç oğlundan biri olan Can Ekşioğlu ile nikâhı ocakta, düğünü temmuzda yaparlar. Çiftler ellerini çabuk tutar, ailelere Alexander Ata (New York’ta, Angelina Jolie - Brad Pitt’in Maddox’uyla aynı anaokuluna gider!) ve Allegra Cemile Reza ile Mehmet Pars ve Sinan Ekşioğlu’nun katılması fazla sürmez.
Ailenin İstanbul buluşmalarında hep beraber Bebek Parkı’nda kaydıraktan kayılır, evcilik oynanır. Artık gözler Derin’dedir... ‘Evleniyor’ yakıştırması, ilk defa Ralf Tezman’la ilişkisinde yapılmıştır herhalde. Musevi cemaatinin tanınmış ailelerinden Erol- Tilda Tezman’ın oğulları Ralf ile dışarıdan tencere-kapak görüntüsü verirler. Fakat söylentilere göre dünürler arasında düğün krizi patlak verir. Ender Hanım’ın önce büyük kızının düğününün yapılacağını şart koştuğu, bunun üstüne Tezman ailesinin Tansa M.E.’nin Beylerbeyi Sarayı’ndaki düğününe katılmadığı konuşulur. Bir diğer rivayet de yine anne Mermerci’nin “Önce okul!” resti çektiği, Derin’in ABD’de sürdürdüğü eğitiminin ‘gözden uzak gönülden ırak’ sendromu yarattığıdır. Nihayetinde ayrılınır ve Ralf Tezman, Barbie’msi incecikliği ve sarı saçlarıyla pek çokları tarafından Derin’e benzetilen Sanem Kardıçalı’yla evlenir.
Yasak aşk ya da havalı pişti
Derin Mermerci’nin en sansasyonel ilişkisiyse Mehmet Germiyanlıgil’le olandır. İkili, Elif Dürüst de daha Germiyanlıgil soyadını taşıyorken beraber olmaya başlar; magazin jargonuyla ‘yasak aşk’. Ya da ‘havalı pişti’ mi demeli?! Altı ayın sonunda dedikodular ayyuka çıkınca, 17 yıldır birlikte olan ve bunun son 10 yılını evli geçiren Elif - Mehmet Germiyanlıgil, mayıs 2006’da tek celsede patırtısız boşanır. Yedi yaşındaki kızları Yasemin için arada hır gür olmamasına dikkat ederek. Ekim 2007’de Les Ottoman’daki bir davete el ele gelinir, aşkları dosta düşmana ilan edilir. Henüz Mehmet Germiyanlıgil’in adının, genel müdürü olduğu altivi.com adlı açık artırma sitesiyle vurgun olaylarına karışmadığı günlerdir. Muhabbetleri kasım 2008’de sona erer.
Tolga Egemen fazla mı normal kaçtı?
2008’in son günlerinde pek afili bir ev partisi verilir. Taksim Residence’ın tek penthouse dairesine bir ay önce taşınan Derin Mermerci, Çağlayan Tuğal’in yaptığı iç dekorasyon, Tuvana Büyükçınar’ın geceye özgü kulüp konsepti ve taze sevgilisi Tolga Egemen’i 200’e yakın ahbabına görücüye çıkarır. Taa Ankara’dan tanış ve senelerdir sevgili olduğu Ece Sükan’la evlenmesi beklenen Garanti Bankası’nın cool Genel Müdür Yardımcısı Tolga Egemen, Derin Mermerci’nin muhtemelen izdivacın en ucundan döndüğü kişi olur. Çift her fırsatta Alaçatı’ya gitmekle kalmaz, burada Ali Deveci’ye ait bir araziyi 800 biner avro vererek ortaklaşa alır, üstüne birlikte yaşayacakları bir taş ev inşa harekatına girişirler.
Sadece arsa değil, düğün için de gün alırlar: 17 Temmuz. Lakin tarih yaklaşırken davetli listesini tamamlayamadıkları gibi enteresan bir mazeretle ertelenir düğün töreni. Ayrılmadıkları tekrarlansa da kısa süre sonra defter kapanmıştır. Hakiki sebep her ne olursa olsun, onları birlikte Ankara’daki Cer Modern’in açılışında, yanlarında Egemen’in ailesiyle görenler, adamın kadın için fazla ‘normal’ olduğunu düşünür. Sonrasında Derin’in adı, “Ablalarımdan ve kız arkadaşlarımdan farkı yok,” dediği Selhan Aloğlu’yla anılır ve de Allah’ın emri kabilinden, Cem Yılmaz’la. Ama hedef bir başka Cem’dir. Yıllar önce “Türk ile evlenmek niyetindeyim. Anneme saygı duysun istiyorum. Ama annem Türk ile evlenmemizi istemiyor,” demiş bir de. E herkesi aynı anda mesut edecek formül bu değil de ne? Cem Uzan’la Ender Mermerci’den daha uyumlu bir kaynana-damat tasavvur edilebilir mi? Hem bu kadar duruma göre kâh Türk kâh Fransız kaç kişi var?
© Tüm hakları saklıdır.