Ekonomi
Deutsche Welle

Merkez oyuna girdi

Döviz ihaleleri ile Türk Lirası’nın döviz karşısında değer yitirmesinin önüne geçemeyen Merkez Bankası en etkili araçlarından biri olan faizi kullandı.

29 Ocak 2014 15:18


Son dönemde Türkiye’de döviz kurunun hızlı yükselişi ülke ekonomisi için ciddi riskler yaratıyordu. Merkez Bankası bu duruma müdahale etmek için yaklaşık 2 yıldır kullanmadığı döviz satışı ile kura müdahale etmek istedi. Fakat Türkiye’de yaygın olan deyişle “doların ateşi düşmedi”. Bunun üzerine banka piyasadaki beklentiler yönünde faiz aracını kullandı. 28 Ocak’ı 29 Ocak’a bağlayan saatlerde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu olağanüstü toplantısından şok bir faiz artışı kararı çıktı. Banka marjinal fonlama oranını yüzde 7.75’ten yüzde 12’ye, Merkez Bankası borçlanma faiz oranını yüzde 3,5’ten yüzde 8’e yükseltti. Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı ise yüzde 4,5’ten yüzde 10’a çıkarıldı. Karar Türkiye ekonomisi için olduğu kadar bir zamandır bir grup olarak algılanan gelişmekte olan ülke piyasaları için de önem taşıyor.

“Merkez Bankası siyasi otoriteyi ikna etti”

Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Ferman, Merkez Bankası’nın bu kararla önemli bir duruş sergilediği görüşünde: Ferman “Merkez Bankası siyasi otoritenin faize karşı gösterdiği katı tutumdan dolayı faiz aracını kullanamıyordu. Kanımca, banka yönetimi son 1 hafta içerisinde elinde faizden başka silah kalmadığı yönünde siyasi otoriteyi ikna etti. Başbakan’a ihracatçıların kurdaki dalgalanma yüzünden yurt dışına fiyat veremediği anlatıldı. O da İran ziyareti öncesinde bu konuda Merkez Bankası’nın yetkili olduğunu söyleyerek bu konuda sorumluluğu Merkez Bankası’na yükledi. Son karar başarılı olursa bu Merkez Bankası ve hükümete, başarısızlık durumunda ise sadece Merkez Bankası’na atfedilecek. Bununla aynı zamanda Merkez Bankası’nın özerkliğine ve kredibilitesine yönelik soru işaretlerinin de önü kesilmeye çalışıldı. Merkez Bankası bu kararıyla dövizdeki dalgalanmaya müdahale etmiş oldu. Bununla birlikte Türkiye’de politik istikrarsızlık halen en karmaşık risk unsuru olarak durmaktadır. Merkez Bankası’nın bu kararı orta ve uzun vadeli problemleri çözmez. Sadece zemini sağlamlaştırır” ifadelerini kullanıyor.

“Gelişmekte olan ülkelerin mini krizine karşı”

Kararın gece açıklanmasının Asya piyasalarına yönelik bir hareket olduğunu belirten Ferman kararı, gelişmekte olan ülkelere etkisi yönüyle şöyle değerlendiriyor: “Ekonomist Roubini’nin son dönemde kullandığı ‘gelişmekte olan ülkeler mini krizi' tabiri var. Parasal genişleme döneminde yükselen ülkeler Amerikan Merkez Bankası’nın politikalarıyla tabiri caizse “Kral çıplak” dönemine girdi. Türkiye bu grup içerisinde önemli bir ülkedir. Merkez Bankası’nın bu kararını gelişmekte olan ülkelerde kriz yaşanmaması için gösterilmiş bir çaba olarak değerlendirmek de mümkün.”

“Türkiye önemli ülkelerden biri”

Burgan Yatırım Baş ekonomisti Haluk Bürümcekçi Merkez Bankası’nın kararını bu kapsamda şöyle yorumluyor: “Son dönemde gelişmekte olan ülkeler bir grup olarak algılanıyor. Bu grup içerisinde yer almasa da Arjantin’de yaşanan sert devalüasyon Türk Lirası üzerinde de etkide bulunabiliyor. Merkez Bankası’nın 21 Ocak’ta hamle yapmaması diğer ülkelerde de bazı etkiler gösterdi. Ancak Merkez Bankası’nın bu kararından sonra Asya piyasalarında olumlu gelişmeler yaşanıyor olmasının anlık olduğunu düşünüyorum. Bu karar dünya borsalarını her gün yukarı taşımaz. Ancak faiz konusunda Türkiye’de yaşanan son dönemdeki inatlaşmanın ortadan kalkması da önemlidir.”

“Orta vadede büyümeye ket vurabilir”

Kararın ardından piyasa aktörlerinin daha çok kısa vadeli sonuçlara odaklandığı görülüyor. Fakat bu kararın orta ve uzun vadede etkileri de bulunuyor. T-Bank Baş ekonomisti Veyis Fertekligil orta vadeli etkilerini şöyle anlatıyor: “Merkez Bankası’nın kararını finansal ve makroekonomik etkileri olarak ikiye ayırmak gerekiyor. Faizlerin artması orta vadede tüketimin kısılmasına dolayısıyla büyümeye ket vurulmasına yol açabilir. Bununla birlikte Türkiye ekonomisinin risk unsuru olan cari açık üzerinde de olumlu bir etki yapar, aynı zamanda tasarrufların artmasına da yol açar. Fakat siyasi risk ortadan kalkmadı. Bu risk Merkez Bankası kararlarıyla önlenemez.”

Yabancı uzmanlar merkezin faiz kararını farklı değerlendirdi. New York'taki TD Securities'te çalışan Gennadiy Goldberg, “Zor zamanlarda sert kararlar alınması güven ortamı sağlamak için gerekli olabilir” derken, Bayview Asset Management portföy uzmanı Yasuo Sakuma, Merkez Bankası'nın faiz kararını izleyen döviz kurlarındaki sakinleşmenin uzun vadeli olacağından kuşku duyduğunu dile getirdi. Faiz kararlarının sermaye çıkışını frenleyip yabancı yatırımcının risk alma hevesini arttırmasını ‘geçici etki' olarak nitelendiren Sakuma, beklentilerin boşa çıkabileceği ve hisse senedi piyasasının önümüzdeki günlerde hayal kırıcı kayıplara sahne olabileceği uyarısında bulundu.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle