28 Eylül 2018 15:40
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Almanya Başbakanı Angela Merkel ile ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, MİT TIR'ları davasında cezaevinde kalan gazeteci Can Düdar'a 'ajan' derken, Merkel bu konuda farklı düşündüğünü söyledi. 'FETÖ'yü terör örgütü ilan edebilmeleri için çok daha fazla kanıta ve nesnel bulguya ihtiyaç duyduklarını söyleyen Merkel, hukuk devleti ve basın özgürlüğü gibi konularda Türkiye'yle derin karşıtlıklar yaşadıklarını söyledi.
Basın toplantısına ilk olarak Almanya Şansölyesi Angela Merkel başladı.
Merkel, Solingen'deki saldırının 25. yıldönümünde Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile bir araya geldiğini belirterek "Türklerin herhangi bir ayrımcılığa uğramadan burada barışçıl, uyumlu bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yaptığımızı söyledim. Elbetteki camilere saldırılar kabul edilemez" dedi.
Türkiye'de hâlâ tutuklu bulunan Alman vatandaşları olduğunu ifade eden Merkel, "Özellikle son yıllarda bazı köklü karşıtlıklar olmuştur. Bunlar hukuk devleti ve basın özgürlüğü gibi konular olmuştur. Bazı somut durumların çözüme kavuşması bizi mutlu etti." şeklinde konuştu.
Merkel konuşmasına şöyle devam etti:
"Göç konusunu ele aldık. Türkiye olağanüstü bir performans sergilemektedir. İdlib konusunu ele aldık, yarın da bu konuyu pekiştireceğiz. Kırılgan bir durum var. Rusya, Türkiye ve Fransız devlet başkanlarıyla birlikte Ekim ayının ortalarında bir dörtlü zirve yapmayı düşünüyoruz.
AB'nin özellikle mülteci kaynaklarının bürokratik olmayan bir şekilde akmasını sağlamaya çalışıyoruz. Terörle mücadele konusunda İçişleri Bakanlarımızın işbirliğini artırmak istiyoruz.
İlişkilerin daha iyi bir şekilde sürdürülmesini istemekteyiz. Demokratik, açık bir toplumun nasıl olması gerekiyor? Bu konuda farklı görüşlere sahip olabiliriz. Sadece Alman vatandaşlarının tutuklu olması değil, belli konularda farklı görüşlerimiz olabiliyor. Ama bunların konuşarak aşılması gerekiyor. Ben de konuşarak çözmekten tarafım."
Almanya olarak istikrarlı bir Türkiye istemekteyiz. Değerli Türk bakanları Almanya'yı ziyaret etti. Ekonomi Bakanımız Türkiye'ye gidecek. İkinci defa Türk-Alman enerji forumu toplanacak."
Merkel'in konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan sözü devraldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından şatır başları şöyle:
"Gerek Sayın Cumhurbaşkanı gerekse Şansölye nezdinde tüm Alman bakanlara teşekkür ediyorum. Sayın Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanı Ekim ayında ülkemizi ziyaret edecek.
Sayın Merkel'le görüşmemizde, bir süredir çalışmayan işbirliği mekanizmalarını işler kılma konusunda fikir birliğine vardık. Kendileriyle yarın sabah bir araya gelerek, etraflıca bu konuları görüşme fırsatı bulacağız. Siyasi, askeri, ekonomik, kültürel bu konuları görüşeceğiz. Sayın Dışişleri, Hazine, Maliye ve Ticaret bakanları geçtiğimiz günlerde ülkemizdeydi.
Darbeciler güçlü Türk demokrasisini rafa kaldırmayı başaramadılar. FETÖ tarafından gerçekleştirilen bu darbe girişiminde 251 insanımızı şehit verdik. Darbe girişimi sonrasında OHAL uygulamasına gittik. Demokrasimizi bu terör örgütünün tehdidinden kurtarmak için ciddi mücadele verdik. 24 Haziran'dan sonra bu uygulumayı da kaldırdık.
Cumhurbaşkanlığı sistemiyle beraber ülkemiz yeniden reform yoluna girmiştir. Vize serbestisi için kalan 6 kriteri de en kısa zamanda yerine getireceğiz. Vize serbestisi, gümrük birliğinin güncellenmesi ve müzakerelerin canlandırması iki tarafın da yararına olacaktır. Avrupa'nın lider devletlerinden Almanya'nın verececeği desteğe de önem veriyoruz.
Komşumuz Suriye'de 7 yıldır süren zulmün bir an önce sona ermesini umuyoruz. Bu konuda Almanya ile benzer yaklaşıma sahibiz. Şu an itibariyle 3.5 milyon mülteciyle misafir ediyoruz. Türkiye ve Almanya mülteci krizinin akut döneminde de sorumluluk almış, ciddi fedakarlıklarla bu süreci yumuşatmışlardır.
Ticari yaptırımların siyasi hedefler için kullanılması, dünya güvenliğine de zarar verecektir. Spekülatif bazlı dönemsel dalgalanmaların, aldığımız tedbirlerle ekonomimize etkisinin sınırlı olduğunu belirtmek isterim. Bizler Almanya ile derin ekonomik bağları önemsiyor, kazan-kazan ilkesiyle bunların artmasını istiyoruz.
Almanya'daki 3.5 milyona varan vatandaşlarımızın kökleriyle bağlarını koruyarak, Alman toplumuna entegrasyonunu destekliyoruz. Vatandaşlarımızın tam fırsat eşitliğinden faydalanması bu süreci hızlandıracaktır.
İki ülkenin yargı bağımsızlığı kapsamında alacağı kararlar saygı duyulmasını ifade etmem hukuka inanmış ülkelerin en doğal hakkıdır."
Basın toplantısında liderlere yöneltilen soru ve cevaplar şöyle:
Soru: Siz buraya gelmeden önce bir makale kaleme almıştınız. Almanya’nın FETÖ’yü terör örgütü kabul etmesi ve PKK ile mücadelede destek konusunda… Almanya’da yaşayan FETÖ üyelerinin olduğu biliniyor. İadeleri konusunda nasıl bir yol izlenecek?
Merkel: Ben şunu söyleyebilirim PKK Almanya’da yasaklanmıştır. Bütün aktiviteleri de yasaklanmıştır. Bugün ayrıntıları ele almadık. Ama daha önceki görüşmelerde ele almıştık. FETÖ konusunda Türkiye’nin tabı ki savlarını son derece ciddiye alıyoruz ama daha çok bilgiye ihtiyacımız var, nesnel bulguya ihtiyacımız var. PKK ile aynı seviyede ele almamız için daha çok kanıta ihtiyacımız var. Almanya’da da aranan kişiler var. Henüz bazı vakalarda başarılı olamadık. Bazı insanların Almanya’da olup olmadığından da emin değiliz, araştırmalar devam ediyor.
Erdoğan: Aslında tabi burada daha önce de benim isimlerine varıncaya kadar binlerce PKK terör örgütü mensubu Almanya’da bulunuyor. Dağınık olarak bunların bulunduğu bir vaka. FETÖ’ye gelince, FETÖ’nün de yüzlerce mensubu buralarda bulunuyor. Ve burada gerek bizim istihbarat teşkilatımızın, gerek Alman istihbaratının müşterek çalışmalarıyla birbirimize olan özgüvenle nerede kimi yakalıyorsak bunu tabi teslim etmemiz işimizi kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum.
Kaldı ki PKK’nın bir terör örgütü olduğunu kabul eden bir Almanya’nın bunu yapmaktan daha kolay bir şey olamaz. Aramızda suçluların iadesi anlaşması var. bu türleri yakalayıp teslim etmek ülkemizin huzuru mutluluğu için çok büyük önem ifade ediyor.
Soru: Sayın Erdoğan ile tutuklu olanlar üzerine konuştuğunuzda bunu nasıl gözümüzde canlandırabiliriz? Bunları ne zaman tahliye edeceksiniz diye mi soruyorsunuz? Türkiye’deki yargının bağımsızlığına yönelik şüpheler var. Siz ısrarla tahliye edin mi diyorsunuz?
Sonra sayın cumhurbaşkanına sormak istiyorum. Enver Altaylı Türkiye’de de tanınan bir insani 14 aydır iddianame olmadan tutuklu kendisi. Siz de dindar bir insansınız. Merhamet duygusundan hareket ederek, böyle bir insanın tahliye olması makul olmaz mıdır?
Merkel: Ben tabii aramızda nasıl konuştuğumuzu tek tek anlatacak değilim. Ama somut olarak ele alıyoruz tabi ki. Ve uzun da görüşmeler oluyor. Mesela sizin adını verdiğiniz kişi şu anda işimizi zorlaştıran vakalardan biri. Toplam 5 vaka var. Kesinlikle son derece somut olarak bu konuları ele aldığımıza güvenebilirsiniz.
Erdoğan: Bir defa şunu kabul etmek lazım. Yani ne ben Almanya’nın hukuk sistemini veya mahkemelerini eleştirme hakkına sahibim, ne de sizler Türk yargı sistemini eleştirme hakkına sahipsiniz. Yargılar bağımsızdır. Verdikleri karara saygı duyulur. Kendi ülkemde bile beğenmediğim kararların verildiği zamanlar olmuştur, uymak zorunda kalmışımdır. Bunları hep yaşadık, yaşıyoruz.
Şu anda Türk yargı sisteminin Alman vatandaşları hakkında mesela tutuksuzluk kararı aldığı kişiler olmuştur ve serbest bırakmıştır.
Enver Altaylı… Acaba ben sorsam Enver Altaylı’yı tanır mısınız diye… Geçmişinde bu kişinin neler olduğunu bilir misiniz diye. Türkiye’nin istihbarat sistemi içinde de dolaylı olarak yer aldığını bilir misiniz diye sorsam acaba siz bilir misiniz? Bu istihbarat sisteminde ne gibi işlevler görmüş? Türk yargısı bu kişiyi acaba niçin tutuklamış? Onun için biz yargıya saygı duymak zorundayız.
Soru: Bir anayasal hükümeti düşürmeye çalışan FETÖ’nün üyelerine Almanya’da barındırmak ve bilgileri olduğunu söylemiştiniz. Bu nasıl değerlendirilecek bir konu? Yeni normalleşme adımlarının atılacağını biliyoruz. Almanya’dan Türkiye’ye bir heyet verecek, ilk somut adımları ne zaman bekleyebiliriz?
Merkel: Belki tekrar bu somut vakalara dönebilirim. Mesela bazı vakalarda iddianamenin henüz hazırlanmamış olmasını konuştuk. Bundan ötürü çok muğlak bir durum ortaya çıkıyor. Ve tabi ki yargının bağımsızlığına karşı saygımız sonsuzdur. Ama bazı durumları, bazı süreçlerin farklı olmasını dilerdik. Bu da apaçık ortada. Darbe konusuna gelince kesinlikle şiddetle kınıyoruz. Kendim bizzat Türkiye’ye ziyarette bulundum, 200’den fazla insanın hayatından olduğunu biliyorum. Şimdi biz bu alanda daha çok bilgi edinmek için karşılıklı temasları sürdürüyoruz. Ama bu Gülen hareketini gerçekten PKK ile aynı seviyede değerlendirme açısından bu durumda değiliz, daha çok bilgiye ihtiyacımız var.
Erdoğan: Ben de özellikle yarınki görüşmemizi ekonomik ilişkiler noktasında çok çok önemsiyorum. Yarın ekonomik ilişkilerimizi gündeme taşıyacağız. Bu sürecin Türkiye Almanya arasında çok önemli olduğuna, özellikle ileri teknolojide, dijital dönüşümde, daha önceden de planladığımız bir çok adım var. Almanya, Türkiye bu ortak adımlarla inanıyorum ki bölgede de ciddi bir performansı sergileyecektir.
Soru: Türkiye’de Alman vatandaşlarının tutuklu olmasını belirttiniz. Sayın cumhurbaşkanı umut vaat etti mi çözüm bulunacağına dair… Can Dündar’ın akredite olması ama sayın cumhurbaşkanını dikkate alarak kendisi gelmiş buraya, bu konuyu ele aldınız mı? Nazi serzenişlerinizden ötürü özür dilediniz mi? Sayın Dündar iade talebi varmış kendisiyle ilgili, bunu bir kışkırtma olarak mı görüyorsunuz? Dündar hâlbuki akredite olmuştu.
Merkel: Şimdi ben adli yardımlaşma ile ilgili söz konusu olan tek tek konuları ele almak istemiyorum. Gazeteci Dündar konusunda ihtilafların olduğu ortada. Kendisinin basın toplantısına katılmayacağına kendisi karar vermiştir. Yine yanlış anlaşılma olmasın diye şunu söylemek istiyorum. Burada herhangi bir şekilde iki sınıflı bir akreditasyon yoktur. Çok sayıda gazeteci burada bulunuyor, bundan ötürü herkes tek tek soru soramıyor. Ama eşitlik açısından bu hak tanınmıştır. Bunu açıklamak istedim. Can Dündar’ın kendisi katılmama kararı vermiştir. Kendisiyle ilgili sayın cumhurbaşkanı ile farklı görüşlerin olduğunu teyit edebilirim.
Erdoğan: Bu samimi açıklaması için teşekkür ediyorum. Türk yargısı bırakılması gerekli olanları tutuksuz yargılanmak üzere de olsa bırakmıştır. Hiç ona gerek kalmadan bırakılması gerekeni de bırakmıştır, isim vermeyeceğim. Fakat son söylediğiniz kişiye gelince; önce Can Dündar’ın bir ajan olduğunu, devletin sırlarını ifşa etme durumunda olan bir kişi olduğunu ve bunun 5 yıl 10 aya mahkum edildiğini biliyorsunuzdur. 5 yıl 10 aya mahkum olan bir kişi, kaçarak Almanya’ya gelmiştir. Şu anda bu kişi Türk yargısına göre bir mahkumdur ve 5 yıl 10 ay mahkumiyeti vardır, ajandır. Devletin sırlarını ifşa etmiştir.
Hiçbir ülkede devletlerin sırları ifşa edilmez, suç teşkil eder. Bir diğer konu biz Almanya ile suçluların iadesi anlaşması yapmış bir ülkeyiz. Bizim böyle bir suçluyu iadesini istemek en doğal hakkımızdır. Bir Alman hakikaten burada yargılanmış mahkum olmuşsa, bizden Almanya isteyebilir. Biz de bunu vermek durumundayız. Böyle bir şey benim başıma gelse, ben veririm, hiç bakmam.
Berlin’de bugün resmi temaslarına başlayan Erdoğan’ın ziyaretinde Türkiye’de hakkında yakalama kararı bulunan gazeteci Can Dündar ile ilgili kriz çıkmıştı. Kriz, Erdoğan ve Merkel'in ortak yapacağı basın toplantısı için Dündar'a akreditasyon verildiğinin öğrenilmesiyle başlamıştı. Federal Basın Dairesi’nin (BPA) Dündar’ın akreditasyon talebine onay vermesine Türk heyetinin tepki gösterdiği, Alman tarafının ise geri adım atmak istememesi üzerine tansiyonun tırmandığı öğrenilmişti. Türk heyetin Alman makamlarına, Dündar’ın ortak basın toplantısına alınması halinde Erdoğan’ın basın toplantısını iptal etmeyi tercih edebileceğini ilettiği belirtilmişti. Ancak Can Dündar, daha sonra yaptığı bir açıklama ile basın toplantısına katılmayacağını açıkladı ve "Erdoğan, beni bahane ederek bu toplantıyı iptal edecekti. Buna alet olmak istemedim" dedi.
TIKLAYIN - Can Dündar'dan Erdoğan ve Merkel'in basın toplantısı hakkında karar
Erdoğan, dün geldiği Berlin'de Türk sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle görüştü. Erdoğan'ın bugün Merkel ile görüşmesinden sonraki durağı ise Unter den Linden bulvarındaki "Neue Wache” adlı, savaş ve diktatörlük kurbanları anıtı olacak. Federal Almanya Cumhuriyeti'nin savaşlar ve istibdat rejimlerinin kurbanlarını anmak için yaptırdığı anıttaki heykel, oğlunun cansız bedenine sarılmış bir anneyi tasvir ediyor. Erdoğan bu anıta çelenk bırakacak.
Daha sonra konakladığı otelde Alman iş dünyası temsilcileriyle bir araya gelmesi beklenen Erdoğan'ın akşam saatlerinde eşi Emine Erdoğan ile birlikte yeniden Bellevue Sarayı'na giderek Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier'in onuruna verdiği özel devlet yemeğine katılması öngörülüyor.
Erdoğan, Cumartesi sabahı "ucu açık” olarak tanımlanan çalışma kahvaltısında Merkel ile ikinci görüşmesini gerçekleştirecek.
Yarın öğle saatlerinde Berlin'den ayrılması öngörülen Erdoğan, Köln kentine geçerek önce Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Başbakanı Armin Laschet ile bir araya gelecek. Görüşmesinin ardından Köln kentindeki Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği'ne (DİTİB) bağlı Merkez Camii'nin resmi açılışını yapacak olan cumhurbaşkanının aynı gün Almanya'dan ayrılması öngörülüyor.
Yaklaşık 180 kişilik bir heyetle Berlin'e gelen Erdoğan'a Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve MİT Başkanı Hakan Fidan eşlik ediyor.
Bu arada Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan için de Steinmeier'in eşi Elke Büdenbender ile ayrı bir ziyaret programı olduğu belirtildi.
Çok sayıda protesto gösterisinin gölgesinde gerçekleşecek ziyaret için Alman güvenlik birimleri de teyakkuzda. Geçmişte ABD Başkanı, İsrail Cumhurbaşkanı gibi üst düzey davetlilere uygulanan en yüksek koruma tedbirleri Cumhurbaşkanı Erdoğan için de devrede. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Berlin ziyareti boyunca diğer eyaletlerden de sağlanan destekle yaklaşık 5 bin polisi görev yapıyor.
Erdoğan'ın temaslarda bulunacağı başbakanlık, cumhurbaşkanlığı ve konakladığı Adlon otelinin bulunduğu bölgede oluşturulan güvenlik alanı araç trafiğine kapatıldı. Erdoğan'ın eşi ile konakladığı Adlon otelinin etrafındaki binalarda camların açılması, balkonlara çıkılması yasaklandı. SEK ve GSG 9 olarak adlandırılan özel polis birlikleri de Erdoğan'ın ziyareti boyunca görev yapıyor, Adlon oteli etrafında çatılara keskin nişancılar konuşlandırıldı.
© Tüm hakları saklıdır.