CDU’nun genel başkanlık koltuğunu bırakacağını açıklayan Merkel'in bugün parti kongresinde halefi seçilecek. Peki Merkel, partisinde nasıl bir dönüşüm gerçekleştirdi?Almanya Başbakanı Angela Merkel, 18 yıldır Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) genel başkanlığını bugün yeni bir isme bırakacak. Merkel, geçen yıllar içinde partisinde büyük bir değişime damga vurdu. Peki ama nasıl?
CDU, 2000'li yılların başına gelen kadar erkeklerin egemen olduğu, ılımlı muhafazakâr bir kitle partisiydi. Bazı yönleriyle sıkıcı olan, ama aynı zamanda açık ilkelere sahip devleti gözeten bir partiydi. Liberal ekonomi politikaları ile muhafazakâr, Hristiyan değerler en tepede yer alıyordu. Merkel öncesi CDU'yu, siyaset bilimci Oskar Niedermayer bu sözlerle tanımlıyor.
CDU o dönem, SPD'ye karşı büyük bir seçim yenilgisi yaşamış, krize sürüklenmişti. Helmut Kohl genç bir isim olan, Doğu Almanyalı Angela Merkel'ı kabinesine aldı. Ona "Kohl'un kızı” dendi. Ancak Merkel kısa sürede bağlarından kurtuldu. Hatta daha fazlasını da yaptı. Parti içindeki bağış skandalının en sıcak günlerinde kaleme aldığı, kamuoyuna duyurduğu bir mektupla siyasetteki manevi babasına karşı tavır aldı, birkaç ay sonra da partinin başkanlık koltuğuna oturdu. Doğu Alman, Protestan ve boşanmış bir bilim insanı olan Merkel, Kohl'ün CDU'sunda adeta bir yabancı cisim gibiydi.
O günlerde Merkel'in liderliğine eleştirel bakanlar arasında Friedrich Merz de yer alıyordu. Şimdi ise Merz, Merkel sonrası için CDU'nun liderliğini üstlenmek isteyen, umut vaat eden adaylar arasında.
O dönemde Merz, aralarında Wolfgang Schäuble'nin de olduğu bir dizi erkek siyasetçi gibi, parti için en iyi lider adayının kendisi olacağına inanıyordu. Ancak Merkel tüm rakiplerini bertaraf etti. 2005 yılında başbakanlığa adaylığını koyduğundada artık ona engel olabilecek kimse kalmamıştı. Angela Merkel, dışarı karşı ağır başlı ve nazik görünse de güç, iktidar meselelerinde takındığı çetin tavrıyla biliniyor.
Kohl'un 25 yıl boyunca yönettiği CDU'ya, ondan sonra Merkel 18 yıl boyunca liderlik yaptı. Niedermayer, bu yılları, "Merkel devri” olarak nitelendiriyor. Çünkü Alman siyaset bilimciye göre bu sürece damgasını vuran Merkel, ekonomi ve toplum politikalarıyla partisini sola kaydırdı.
"Dönüşümün” lideri
Merkel dönemindeki pek çok değişim, Kohl liderliğinde hayal dahi edilemezdi. Yine de ilk dönemlerinde Merkel, taktiksel hareket etmekle, karar vermek yerine çok fazla tereddütte kalmakla eleştiriliyordu. Ancak daha sonra şu anlaşıldı: Merkel önemli konularda çoğu zaman sesizce ilerliyor, partide tartışmaya izin vermeden, sessizce kararlarını alıyordu. Pek çok konuda şaşırttı:
2010: Tutumlu bir kadın olarak tanınan Merkel, Avrupa'daki finans krizi sürerken, aşırı borçlanmış Yunanistan'a mali yardıma kapıları kapattı. Ancak daha sonra Atina'ya mali yardım paketine onay verdi ve bunu iki yardım paketine daha verilen onaylar izledi. Euro ve Avrupa'nın dayanışması Merkel'ın en önemli gündem maddeleri arasına girdi.
2011: Nükleer enerjiden yana olan Merkel, Fukuşima nükleer santrali kazasından sonra ani bir politika değişikliğine gitti, dönemin koalisyon hükümeti nükleer enerjiye aşamalı olarak veda etme kararı aldı.
2013: Merkel, daha önce Sosyal Demokratlar ve Yeşillerden oluşan koalisyonun uzlaştığı çifte vatandaşlığa karşı olduğunu açıkladı. Ancak kendi partisinin kararına karşı 2017 yılında çifte vatandaşlığı savundu.
2015: 2014 yılında "çok kültürlülük başarısız oldu” diyen Merkel 2015 yılında, mülteci krizi döneminde "Biz bunu başarısız” diyerek sınırların mültecilere açık tutulması kararını verdi ve bu CDU içinde bugün de devam eden bir bölünmeye yol açtı.
2017: Uzun süre boyunca eşcinsel evliliklere karşı olan Merkel, 2017 genel seçimlerinden hemen önce Federal Meclis'teki oylamada partisini serbest bıraktı, oylamada eşcinsel evlilikleri mümkün kılan düzenleme kabul edildi.
Yeni gündemler ve pozisyonlar
Merkel, parti genel başkanlığı döneminde CDU'yu merkezde konumlandırdı. Dönem dönem de bu sayede puan toplayabildi. Merkel, çocuk bakım parası ve her çocuk için kreş hakkı gibi aile politikaları alanına giren ve aslında geleneksel olarak SPD ya da Yeşillerin konularını üstlenerek 2013 yılındaki seçimlerde yüzde 40'tan fazla oy aldı. Angela Merkel çevre ve toplumsal konularla da muhafazakarların oylarını toplamayı başardı.
Hristiyan Demokratlar'daki asıl bölünme, göç ve mülteci politikaları nedeniyle yaşandı. Merkel, Almanya'nın kabul edeceği, iç savaştan kaçan sığınmacı ve mültecilerin sayısına bir üst sınır getirilmesi taleplerine karşı çıktı. Siyaset bilimci Oskar Niedermayer, "Merkel bu konuda kendi tavrını belirledi ve tüm muhalefet ve sert eleştirilere karşı pozisyonunu korudu” diye konuştu.
Merkel'ın bu tutumu CDU'nun 2017 genel seçimlerinde oy kaybetmesine yol açtı. Merkel'ın CDU liderliğinden ayrılma kararının kökeninde de tartışmalı göç politikaları yatıyor. Merkel'den liderliği devralmak isteyen tüm adaylar da zaten bu pozisyonuna karşı tavır almış durumda.
Siyasetçi bilimci Werner Patzelt, geneli itibariyle Merkel döneminin CDU için başarılı bir dönem olduğu görüşünde. Ancak kendisi de CDU üyesi olan Patzelt'e göre Merkel sonunda çok inatçı, çok uzlaşmasız tavrı yüzünden partisi için en büyük tehlikeyi göremedi. Bu da CDU'nun sağında bir partinin, yani AfD'nin giderek güç kazanmasıydı.
Açık parti kültürü
Merkel döneminde CDU'da yaşanan büyük değişimin en önemi göstergelerinden biri, parti genel başkanlığı için yapılan yarışta görülüyor. Parti liderliğini üstlenmek için yarışan üç aday kamuoyu önünde açıkça tartışıyor, mevcut parti başkanlarını eleştirebiliyor. Bu Hristiyan Demokratlar için büyük bir yenilik.
Günümüzde CDU daha dışa açık ve daha çok çeşitliği bünyesinde barındırıyor. Toplumdaki artan heterojen yapıyı yansıtıyor.
Gerçi CDU içinde net, muhafazakar tavır ve söylemlere yaygın bir özlem var. Ama Oskar Niedermayer'e göre, Merkel'den boşalan koltuğa kim gelirse gelsin zaman geri döndürülemeyecek.
"Bu imkansız” diyen Niedermayer'e göre bunu zaten kimse de istemiyor. Siyaset bilimciye göre şu anda yanıtı en çok merak edilen soru da şu: CDU mevcut çizgisiyle mi devam edecek yoksa rotasında ölçülü bir şekilde bir düzeltmeye mi gidecek?
Christoph Hasselbach
© Deutsche Welle Türkçe