18 Aralık 2020 21:49
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener "AKP ile ittifak yapmayız ama parlamenter sistem için masada oluruz" dedi. Akşener adaylık tartışmalarına katılarak; "Bana hep sen aday mısın diye soruluyor. Her Türk vatandaşı gibi ben de hayal ederim, isterim. İddia sahibi herkes ister. Bir kez daha söylüyorum, ben Türkiye’nin geleceğini kendi nefsim için zora sokmayacağım. Seçime doğru gidildiğinde nasıl yol tutulacağını göreceğiz." ifadelerini kullandı.
İyi Parti lideri Meral Akşener Halk TV'de Özlem Gürses'in sunduğu 20. Saat programında açıklamalarda bulundu.
Meral Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
27 yıllık siyasi hayatımda böyle bir atmosfer yaşamadım. Ben politikaya çok genç başladım, kadınlığım üzerinden hiç hakarete uğramadım. Genellikle siyasi duruşumuzdan dolayı bize bağırıp çağrılmıştır. Cinsiyetim üzerinden hiç hakarete uğramamıştım. Çok ayıp bir şey bu.
Türkiye’de uzun süreden bu yana değerler üzerinden siyaset yapılıyor. Farklılıklarımız üzerinden karşı olduğumuz, siyasetçilerin buna teşvikte bulunduğu bir dönemden geçiyoruz. Öğretmen gözü ile baktığım zaman siyasi cenahta Türkçeler de yetersiz. Ana dilinizi yetersiz konuşamadığınız zaman anca söversiniz. Birbirini düşman ilan ettirme konforlu bir alan.
Bir diğer taraftan da ikimizin siyasetçi olduğumuzu sayalım. Tutumlarımız üzerinden eleştiri yapmamız gerekirken, çok özel anlar üzerinden eleştiriler yapılıyor. Bu biraz da entelektüel birikimin eksikliği ile alakalı. Bir siyasetçi, diğer siyasetçiye zürriyetsiz dedi ve sonra bu insanlar yan yana geldi.
Çok böyle psikolojik olarak incelenmesi gereken bir birliktelik kuruldu. Çözüm ortaklığı üzerinden yan yana geliş değil, pazara kadar değil mezara kadar gibi cümlelerin havada uçuştuğu bir yan yana geliş oldu. Vatandaşın derdi üzerinden politikayı şu anda sadece biz yapıyoruz. Sizin derdiniz nedir, bunun çözümünü kamuoyu ile biz paylaşıyoruz. Yavaş yavaş bu makul siyasete vatandaşın gözü kayıyor.
Vatandaş, makul siyasete döndükçe birbiri ile kavga etmeyi ön gören sistem devre dışı kalacak. FETÖ’nün yerini METÖ’ler alacak. Eğer siz şeffaflıktan kaçarsanız, partili Cumhurbaşkanlığı seçimi için elinizden ne geliyorsa yapmışsanız, Türkiye’de ekonominin uçacağını söylemişseniz ve bunu elde etmek için partili Cumhurbaşkanlığı için her yola başvurmuşsanız, günün sonunda böyle bir sonuç ile karşılaşırsınız. Saray, her yerde paralel evren oluşturur.
Afrika’nın sağ diktatörlükleri ortadan kaldırmak için Marksist insanlar hareket geçiyorlar ve daha sonra Saraylarda oturmaya başlıyorlar. Marksisizm sadece sözde kalıyor. Ama sağ dikdatörlerin hepsinin hayat tarzını benimsiyorlar. Saray ayrı bir hayat tarzı yaratır. Oligarşik bir yapı yaratır.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı’na atanmış bir şahıs hakaret edebiliyor. Atanmış insanlar, milletvekillerine hakaret ettiler. Sayın Fuat Oktay’ı ben feraset sahibi bir insan diye bilirdim, inanılmaz çirkin konuşmalar yaptı.
Her çıkan bakan, milletvekillerine ağzı alınmayacak şeyler söyledi. Partili Cumhurbaşkanlığı seçimi ile atanmışların, seçilmişlere hakaretlerini gördük. Bugün Pelikandır yarın melikanlar çıkar. Çünkü Saray yöneticiyi körleştirir.
Sayın Erdoğan benim gözümde bütün gerçeklik duygusunu kaybetmiştir. Konfeksiyon mağazasındaki kız çocukları ile konuştuk. Onların arasında bir kavga yoktu ama dördünün de esas meselesi akşam evlerine ekmek götürebilmektir. Sağ salim çocuklarına kavuşmayı hedeflerler.
Eğer başka bir ilçede oturuyorlarsa evlerine ulaşmaları 21.30’u bulur. Kadınlar korkuyor. Kadınlara şiddet uygulayanlar yakalanmıyor, yakını ise korunuyor. Kadınlar evine gidip çocuğu ile huzur içerisinde bir gece geçirmek istiyorlar. Bu çocukların ne hisseliğini Erdoğan’ın bilmesi mümkün değildir.
22 milyon insanın yardım almasına biz kesinlikle itiraz etmiyoruz ama bir tarafı ile bu insanların çocuklarının da iş bulması gerekiyor. Evlerde hiç değilse en az bir kişinin eve maaş getiriyor olmasını sağlaması gerekiyor devletin. Bu arkadaşlar geldiği zaman 6 dolar milyarderimiz vardı, şu anda 33 dolar milyarderimiz var. 22 milyon da yardım ile yaşayan insanımız var. Her 3 üniversite mezunu gencimizden biri işsiz.
Enflasyon yüzde 14 açıklandı. Gıda enflasyonu yüzde 24-25’lerde. Biz her hafta bir araştırma yapıyoruz. Her hafta aynı marketten alışveriş yapılıyor ve her hafta zamları görüyoruz. Ayda bir kontrol yaptığımız zaman yüzde 24-25 gıda enflasyonu oluştuğunu gördük.
Biz enflasyonu hesaplarken, zam vermek için asgari ücretli için hesap yaparken bir endeks var. O dar gelirlinin satın almadığı ne varsa o var. Biz diyoruz ki yoksul insanların satın aldıklarına dair ürünleri koyun. Onlar bunu yapmadığı için biz de kendimi yapıyoruz. Sayın Erdoğan’ın Saray’a harcanacak bütçe ile ilgili 30 milyar TL fark konuldu. Günahtır.
Ak Parti Denizli Milletvekili, kuru ekmek yiyen aç değildir dediğini gördük. O arkadaşı, ekmek yoksa pasta yesinler diyenlere benzettik. Ak Partili arkadaşların da vatandaş ile bağını kopardı. Bu partili Cumhurbaşkanı sistemi milletvekili ile vatandaş arasındaki bilgi bağını da kopardı.
Bakanlar, bakan yardımcıları milletvekillerinin telefonlarına çıkmıyor. Gerçekten vatandaşın kalbine dokunuyor. Çok acıtıyor. Ben 1 yıldan bu yana esnaf geziyorum. Milletin kürsüsü diye bir uygulama yaptık. 2002’de bu arkadaşlar iş başına geldiler.
Kemal Derviş’in ortaya koyduğu bir programı ellerinde buldular. IMF’nin kuralları vardı. Ve bu iktidar, Merkez Bankası gibi kurumların bağımsız olmasını sağlayan kuralların olduğu bir programdı. İş başına geldiklerinde mesafe alınmış ve Bahçeli seçim istediği diye seçime gidildi. 2002’de DYP, ANAP baraj altı kaldı. 2008’e kadar bu program devam etti. Arkadaşlar da buna uydu.
2008’den sonra programın sonuçları yaşanmaya başladığında iktidarın zihniyeti farklı olduğunda sürdürülebilir kalkınma programına evriltemedi. Beton ekonomisinde para çok hızlı akıyor. Doğal bir para bolluğunun getirdiği refah oluyor ve bu paranın harcanacağı ürünü de ithal ediyorsunuz. Bir süre sonra bu döngü dondu kaldı.
Bir sıkıntı söz konusu olduğunda demokrasiyi genişletmek, arızaları gidermek yerine yargıyı siyasallaştırma gibi yeni bir yol tuttular. 2010 referandumu ile ilgili Sayın Erdoğan ve yanındaki Mehmet Ali Şahin’e yapmayın diye uyardım. 2010’daki yargı değişiklikleri olmasaydı, 15 Temmuz da olmazdı.
Sayın Erdoğan’ın en başından beri hedefi tek adamlıktır. Herkes ile el sıkışabiliyor, o zaman da FETÖ ile el sıkıştı. Bütün nihai hedefin tek adamlık olduğuna inanıyorum.
Sonuç itibariyle bu tek adam sistemi içerisinde ekonomiye bakın. Güvenilmez bir ülke haline dönüştükçe, adalet sisteminiz, liyakat sisteminiz zarar gördükçe siz görünmez bir ülke oluyorsunuz ve size para gelmemeye başlıyor.
Meşhur 2017’deki referandumda ise Eyy Hollanda, portakal bıçaklanmasını kullandılar. Ondan sonraki fasılda kabul edildi ve duvara dayandık. Şu andan itibaren bahane uyduracak hiçbir şey yok.
Kayınpeder sebep, damat sonuçtur. O kadar aptalca işler yapıldı ki, Türkiye altın ile borçlandı. Yabancı para cinsinden borçlandı ve yanlış hatırlamıyorsam 144 milyar TL fark geldi.
Asgari ücreti 3 bin lira yapın diyoruz. 675 TL zam yapıldığında sigorta primini, + gelir vergisini devlet üstlendiği zaman 675 lirayı vatandaş cebine koyacak. Devlete maliyeti 71 milyar TL olacak. Sigortasız çalışanlar sigortalı hale dönüyorlar. İşverenin cebinden bir şey çıkmıyor. Aşağı yukarı 1,5 milyona yakın istihdamın içerisine alınmış oluyor.
Milli ekonomiye 400 milyar Türk Lirası da katkı yapılıyor bu sayede. Sayın Erdoğan’ın reforma yapabilmesi için yapısal reform yapması gerekiyor. Bu tür kurumların gerçekten işlerini yapacak vesayet dışı olması gerekiyor. Merkez Bankası başkanı Erdoğan’ın dediğini yapmadığı için gitti, Ağbal’ın getirildiği sistemde de her dediğini yaptığı için gitti. Erdoğan’ın ekonomide reform yapabilmesi için tek adam rejiminden, güçlendirilmiş parlamenter sistem için masaya oturması gerekiyor. Bunu da yapar mı? Zannetmiyorum, yapmaz.
2009’da Ergün Ozbudun’a bir anayasa taslağı hazırlatıldı. Başkanlık sistemine dair, ben bunu hazırlamam dediği için parlamenter sistemi iyileştirmek için bir taslak hazırladı, o da kabul görmedi. Cemil Çiçek, parlamenter sistemin güçlendirilmesi için bir çalışma yaptı, Meclis’te 47 maddede uzlaşıldı.
Sayın Erdoğan, kendi kafasındaki başkanlık seçimine dönmek için adım attı. Önce sayın Necdet Sezer suçlandı, Abdullah Gül geldi, daha sonra şikayetlerin arkası kesilmedi. Kendi yetkilerini azaltacak hiçbir adım atmaz.
Kandırılma devam ediyor. Bu bahaneyi dün söyleyebilirdiniz ama bu faturayı koyacağınız kişi sizin damadınız. Damattan akraba olmaz diye söylemiş. Ama damat bir sonuçtur, kayınpeder bir sebeptir.
Sayın Albayrak üzerinden ekonomiyi bilmemesi, kararlarının doğru olmaması üzerine eleştiride bulunduk ama tüm faturanın kendisine çıkarılması da doğru değil. Sayın Oktay da dahil olmak üzere bir kararnamelik canınız var. Milletvekillerine hakaret edemezsiniz.
Çakıcı, sayın Kılıçdaroğlu’nu tehdit etti. Demokrasinin kör topal işlemeye başladığı dönemden beri siyasiler tehdit edilir ama ilk defa bir başka siyasetçi, tehdit eden kişiyi dava arkadaşım olarak nitelendirdi. Bana sormuşlardı, sayın Kılıçdaroğlu’na yapılan şey çok çirkin. Tehdit eden şahsa, MHP Genel Başkanı dava arkadaşım dedi. Bu Türkiye’de ilk defa oldu.
Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili göremem, kızım sana söylüyorum gelinim sen de işit var bu işin içinde. Sonra ilginç bir şey oldu, yargı reformunu destekliyorum dedikten sonra sayın Bülent Arınç bir konuşma yaptı, ondan sonra o programa telefonla Cemil Çiçek katıldı ve Çiçek de dengelerden bir tanesidir. Rastgele konuşan bir adam değil.
Sayın Bahçeli’nin etrafında ne kadar adam varsa, Arınç’a hakaret seviyesine ulaştı. Erdoğan, Arınç’ın sözlerinden alındığı söyledi. Yalnız buradan sayın Bahçeli’ye de uyarıda bulunmak isterim. Sayın Erdoğan bugün oradan rencide olmuştur ama Bahçeli’nin Numan Kurtulmuş’u azarladığı bir sistem var. Sayın Erdoğan şimdi bu azarlamanın ardından kime rencide olacak.
Sayın Erdoğan, şöyle anlatayım. Açılım süreçleri olduğu dönemde, herkes inanılmaz mutluluktan ağladığı dönemde o zaman bir televizyon kanalında açılımı destekleyen bir hanımefendi ile program yapıyoruz. Aşırı derecede mutluluktan ağlamayın, Erdoğan bu dönüştürecek. Yeteri kadar oy gelmiyorsa, açılım saçılım olabilir demiştim. Şimdi de bu rencide oluşlar artabilir.
Sayın Arınç YİK üyesi. Direk Erdoğan tarafından seçilmiş. Dolayısıyla sayın Erdoğan’ın bilgisi olmadan programa çıkması mümkün değil.
Bir fikrin etrafında yürümüşsünüz. Dikkat ederseniz Ak Parti’de siyasetçiler doğru dürüst konuşmuyor. Kadrolu gazeteciler var, onlar eli ile çeşitli konuşmalar var. Ama bir Ak Partili siyasetçiyi görmüyorsunuz. Ölçme biçme meselesidir bu.
Sadece Ak Parti içinde değil, MHP’nin tabanında da bu iletişim biçimine karşı bir rahatsızlık olduğunu görüyoruz. Sadece Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhurbaşkanı adayı var. Ama Ak Parti’den biz böyle bir eşy duymadık.
Seçimlere fısıldayan kişi olduğu için. Çünkü ekonomi maalesef felaket durumda. Pandemi ile beraber kırılganlığı daha da arttı. Esnaf kan ağlıyor, işsizlik had safhada. Türkiye bu işi taşımıyor. Bu sistemi taşıyamıyor, bu sistem de Türkiye’yi taşıyamıyor.
Alaattin Çakıcı benim dava arkadaşım falan değildir. Ben haksızlıkları anlatsam, gerçekten kötü şeyler yaşadım ama anlatamıyorum. Netice bu yolda yürüyorsanız bunları göze almak zorundasınız. Yanlış olan bir politikacının bunları göze alıyor olması.
Çok samimi bir şey söyleyeyim, bazı insanların bu ülkeden aldıklarını ödemesi gerekiyor. Okuma şansına eriştim, o sınavlarla yol yürüdüm. Okumamıza, üniversite kazanmamıza yol açan sınavlardan geçtik ve şimdi karşınızda oturuyorum. Ben bu ülkeden aldım.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in torununu, babaannesinin şanslarına sahip olması mümkün değildir. Ben hep parasız yatılı okudum. Reformu önce yöneten arkadaşların zihinlerinde yapması gerekiyor.
Bizim kanunlarla ilgili sorunumuz yok, uygulamalarla ilgili sorunlarımız var. Ben Sayın Bahçeli’nin parmağının dışında gördüğüm şey, bugüne kadarki olan her adım partili Cumhurbaşkanlığı seçimi için atıldığı için bundan vazgeçilmek istenmeyecektir.
İster 2020 Haziran’da ister 2023’te yapılsın, sokakta gördüğümü söylüyorum Erdoğan’ın seçilmesi mümkün değil. Ak Parti’nin yüksek oy aldığı ilçeleri geziyorum, MHP ile birlikte 85’i bulan yerler var. Oralarda insanların tavırlarını görmeniz lazım.
Olmaz, gerçekten olmaz. Esnaf siftah yapmadan kapatıyor. 750 lira ile 1000 lira kira, biz en başında dedik ki bütün esnafa ve KOBİ’de çalıştırılan insan sayısı bir yıl ödemesiz 10 bin lira verin.
Sigorta paylarını üstlenin, stopajlardan şikâyet ediyordu esnaf, onu sıfırlayın dedik. Tüketim de olsun diye esnafın dışında geliri olmayan ailelere 500’er lira para verin. Dolayısıyla üretimin de devamı için satın alınması gerekiyor. Tüm bunları söyledik ama yarım yamalak hayata geçirdiler.
Bahçeli, HDP’nin kapatılmasını söyledi. Yargıdaki kararların acilen verilmesi gerektiğini söyledi. Ben de bunun doğru olduğunu söyledim. Numan Kurtulmuş cevap verdi. Sonra sayın Bahçeli, beni ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu da içine katan twitler attı.
Sayın Bahçeli’ye önerim, twitterde gündem yaratmak yerine ben Cumhur İttifakı'nı bir radyo olarak görüyorum. Bir düğmesi Bahçeli, diğeri Doğu Perinçek. İç politikada Bahçeli, dış politikada ise Perinçek.
Sayın Erdoğan da zaman zaman deneme yanılma metotlarını konuşuyor. Sayın Bahçeli, bana ve partime saydırmasın. Derhal ortağından randevu alsın ortağından. Bu fikirlerini söylesin.
Siyasi parti reysen, Adalet Bakanı’nın talebi ile kapatılması için dava açılır. Bahçeli, Sayın Erdoğan’dan bunu talep etmeli. Bir siyasi partinin kapatılması için diğer siyasi parti Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurabilmesi için bazı şartlar var. Ve bu şartlar MHP’ye uygun. Partinin genel başkanı Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılabilir. Derhal bunu yapsın.
İP’in genel başkanı esnaf geziyor diyor, size ne sayın Bahçeli benim esnaf gezmemden. Türk milliyetçiliği bu ülkenin her bitkisini, toprağını ve insanını severek, refah içinde yaşatmak ile olur. Keşke sayın Bahçeli de ihtiyaç sahiplerini gezerek, taleplerini iletse. Bunlar twitterden tabela yapılacak işler değil. Türkiye’de maalesef bir ciddiyet problemi var ve ben herkesi ciddiyete davet ediyorum.
Biz, 2017 referandumunda hayır diyenler olarak, parlamenter sistemin eksiklikleri ortadan kaldırıldıktan sonra devam edilmesi gerektiğini söyledik. Ben hayırcı kanattaydım ve çok sert bir mücadele verdik. Ekonomi tam tersi olacak dedik, oldu. Hukukun üstünlüğü kalkacak dedik, bu da gerçekleşti. Şimdi bu tutarlılık önemlidir. Seçmen buna çok önem veriyor.
Bir siyasi partinin genel başkanı, diğerine zürriyetsiz, diğeri de alçak dedi. Bu kişilerin şahsının özne olduğunu konuşma biçimi. Sonra hiçbir şey olmamış gibi el ele tutuştular. Mezara kadar bir duygusal birleşme oldu. Dolayısıyla 27 yıllık siyasi hayatım boyunca şahısların karakterini, cinsiyetini özne yaparak söylenmiş bir sözüm yoktur. Ama eylemleri ve tutumları üzerinden çok sert eleştirilerim olmuştur.
Şimdi böyle bir birlikteliğin karşılığı, siyaset kurumuna olan inançsızlığı ve şüpheyi getirdi. Ben ve arkadaşlarım, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek için elbet o masada oluruz ama sadece bizimle olmaz. O yapının meşru bir halde olması için ana muhalefet partisine de ihtiyaç var.
Sayın Erdoğan’a memleket masası kurmasını söyledim. Sayın Erdoğan, milli bir mutabakat gerekiyorsa bu masayı kur ve hepimiz fikirlerimizi söyleyelim dedik. Şimdi öyle bir kötü durum ki bu, Türkiye’nin milli meseleleri diye konuşulan konularda sıfır bilgiye sahibiz. Ben bazı şeylerde zorluyorum ve bilgi veriyorlar ama çok sınırlı bilgi veriyorlar. Bilgi veriyorlar ama çok derinlikli bir belge vermiyorlar.
Sayın Erdoğan’a memleket masası kurmasını söyledim. Sayın Erdoğan, milli bir mutabakat gerekiyorsa bu masayı kur ve hepimiz fikirlerimizi söyleyelim dedik. Şimdi öyle bir kötü durum ki bu, Türkiye’nin milli meseleleri diye konuşulan konularda sıfır bilgiye sahibiz. Ben bazı şeylerde zorluyorum ve bilgi veriyorlar ama çok sınırlı bilgi veriyorlar. Bilgi veriyorlar ama çok derinlikli bir belge vermiyorlar.
Bugün de sayın Erdoğan memleket masası kurabilir. Türkiye’de eğitim de rezalet konumda. Neden biz bir araya gelip, fikirlerimizi söylemeyelim. Seçmen biz dönüyor, isteği bu. Ama Meral Akşener, Tayyip Erdoğan’a göz mü kırpıyor diyorlar. Hayır, böyle bir şey yok. Bu konuda en net siyasi parti biziz.
Benim söylediğim sadece parlamenter sisteme geçildi. Temel algı sayın Erdoğan’ın yeniden seçileceği. İster sayın Erdoğan ister bir başkası aday gösterilsin seçilmesi mümkün gözükmüyor.
Diyor ki insanlar benim bunu kabul etmem mümkün değil. Sayın Erdoğan’ın siyasi ömrü uzuyor diye bir şey yok. Seçilmesi mümkün değil dediğim bir insanın parlamenter sistemde başbakanlığı alması mümkün mü?
Aidiyetler üzerinden konuşmak çok çirkin bir şey. Bu ülkede kriterleri yerine getirmiş herkesin Cumhurbaşkanı adayı olma ve seçilme hakkı vardır. Sayın Kılıçdaroğlu ile adaylık konusunda hiçbir şey konuşmadık. 4 partili bir Millet İttifakı var. 31 Mart’ta ise sadece İYİ Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin oluşturduğu bir ittifak var. Ve seçtirdiğimiz belediye başkanlarımızdan da memnunuz. Antalya olsun, Adana olsun, Aydın olsun…
Bütün seçilen belediye başkanlarından başarıları ile ilgili memnunuz. İktidar çok büyük problemler yaratıyor ancak arkadaşlarımız hizmet etmeye gayret gösteriyor. El ele tutuşulursa, inanılırsa sonuç alınıyor demektir.
Ama ben kendi adıma şunu söyleyeyim, bana hep sen aday mısın diye soruluyor. Her Türk vatandaşı gibi ben de hayal ederim, isterim. İddia sahibi herkes ister. Bir kez daha söylüyorum, ben Türkiye’nin geleceğini kendi nefsim için zora sokmayacağım. Seçime doğru gidildiğinde nasıl yol tutulacağını göreceğiz.
Seçimde ilk turda herkes aday oldu, kim ikinci tura giderse destekleyeceğimizi söyledik. Sadece CHP ve İYİ Parti değil, DEVA Partisi var, Saadet Partisi var. Siyasi yapılar ne yapacaklar, nasıl bir sistem kurulacak bunlar konuşmadan olmaz.
Ben nezaketin çok önemli olduğuna inanıyorum. Yeni kurulan siyasi partilerle ilgili hep olumlu konuştum ancak tabii ki biz rakibiz ama iş birliği içinde rekabet edilmesi gerekiyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi ile de rekabet ediyoruz. Zaten kurumsal yapılarımız her soruna aynı çözümü bulsa, parti kurmamıza gerek kalmaz.
Sayın Davutoğlu parlamenter sisteme dair bir çalışma yaptılar ve bize, Kılıçdaroğlu’na götürdüler. Biz de bir sistem tasarımı yapıyoruz. Kalemin rengi ne olacak, şekli ne olacak bunu çalışıyoruz. Ocağın ortaları gibi bitecek, kamuoyu ile paylaşacak ve ben de diğer arkadaşlara takdim edeceğim. Bizde hukuk kısmından ziyade sistem ile ilgili belirlemeler var.
© Tüm hakları saklıdır.