Önceki gün vefat eden ünlü opera sanatçısı Ayhan Aydan ile eski başbakan Adnan Menderes’in yaşadığı büyük aşkın hikâyesi…
Bir dönem Türkiye'yi sallayan Ayhan Aydan Adnan Menderes aşkına Milliyet'teki yazısında yer veren Can Dündar bu aşkın bugün için en anlamlı yanını şu şekilde ifade ediyor:‘Yaşadıkları ilişkiyi ne bir gazete yazdı. Ne herhangi birisi açıkladı. Ne muhalefet aleyhine kullandı.’
Can Dündar’ın yazısının devamı;
Menderes, Başbakan olduktan bir süre sonra Çubuk Barajı’nda tanıştı Ayhan Aydan’la...
50’lerin bu ünlü sayfiye yerinde, Ayhan Aydan’ın akrabası olan Ziraat Bankası Genel Müdürü Mithat Dülge bir davet veriyordu. Başkent’in gözalıcı lirik sopranosu Ayhan Aydan da operadan arkadaşlarıyla oradaydı. Hastalıktan yeni kalkmış, biraz da gönülsüz gelmişti. Eğlenceli masa kahkahalarla çınlarken davete Başbakan Menderes geldi. Genel Müdür, Başbakan‘ı karşılarken Ayhan Aydan’ın “Mithat amca!“ seslenişiyle operacıların masaya yöneldiler.
Herkes ayağa kalktı.
Başbakan masaya davet edildi.
Menderes daveti kabul etti ama baş köşeye değil, gözüne ilişen güzel sopranonun sandalyesine talip oldu.
Aydan bu ilgiyi görünce, “Koltuğumda gözünüz var galiba” diye espri yaptı.
Koltuğunda değil, kendisinde gözü vardı.
Çapkın Başbakan
Çok genç yaşta evlenmiş olan Menderes‘in çapkınlığı meşhurdu.
12 yıldır evlilik dışı bir ilişki yaşıyordu. Hatta bu ilişki emniyet raporlarına girmişti. Tek parti alışkanlığıyla muhalifleri izlemeye meraklı emniyet, CHP’ye tavır alan bu genç milletvekilinin gece hayatını 27 Kasım 1946 tarihinde şöyle rapor etmişti.
“Menderes, saat 9.05’te otelden ayrılıp Mukaddes’in oturduğu apartmana girmiştir. Saat 19.00’da iç fenerler söndürülmüştür.”
Ayhan Aydan, bu ilişkiyi bitirecek isimdi.
Bu numara geçerli mi?
Tanışmalarından bir süre sonra ev telefonu çaldı. Arayan Menderes’ti. Hayranlık cümlelerinden sonra, bir süre şehir dışında olacağını, dönüşte aramak istediğini söyledi.
“Yine bu numara geçerli olacak mı?” diye sordu. Bu, kibarca “Boşanacak mısınız?” demekti. Çünkü Aydan, 6 yıldır orkestra şefi Hasan Ferit Alnar‘la evliydi. Ancak tedavi gören eşinden ayrılmak üzereydi. Başbakan‘a durumu izah eden şu cümleyi söyledi:
“Evet, bu numara her zaman geçerli olacak.”
Artık 5 yıl boyunca Başbakan onu Sıhhıye-Sağlık Sokak adresindeki bu numaradan arayacaktı. Tanıştıklarında Menderes 50 yaşındaydı; Aydan 25...
Başbakan 20 yıldır evliydi; Aydan 6...
Menderes’in 3 oğlu vardı, Aydan’ın 1...
Aydan, bunun bir “imkânsız aşk” olduğunun farkındaydı. Ancak kendisine “Tatarım” diyen Menderes‘in ilk günden son güne dek süren kibarlığından, zarafetinden etkilendi.
Başbakan, tanıştıkları haftadan itibaren Sağlık Sokak’taki eve haftanın 2-3 günü çiçek göndermeye başladı. Çiçeklerin ne zaman solacağını takip ettiriyor, hemen tazelerini gönderiyordu.
Bu gelenek, ayrılmalarından sonra da sürecekti. Ta ki Başbakan Yassıada’ya düşüp, çiçek gönderemez hale gelinceye kadar...
Menderes hem evliydi, hem Başbakan’dı ama bu ilişkide son derece rahattı. Evi ilk ziyaretine “2” plakalı siyah makam arabasıyla gitmiş; görüşmeden sonra da adeta dedikodulara meydan okurcasına Aydan’la sokağa çıkıp uzunca bir yürüyüş yapmıştı.
‘Menderes o evde huzur bulurdu’
Dr. Mükerrem Sarol, Menderes’in bakanı ve yakın dostuydu. 1990’daki “Demirkırat” belgeseli için yaptığımız görüşmede Menderes’in Aydan’da ne bulduğunu şöyle anlatmıştı:
“Adnan Bey 17 yaşında harbe gitmiş, kolejde talebeyken de hiç flört yaşamamıştı. Belki de bu yüzden her türlü imkânın önüne serildiği ileri yaşlarında, ilk gençliğe yaraşan hareketlerde bulunurdu. Tabii bu, onda 40 yaşından sonra futbol oynamak gibi bir tesir yapardı. Ayhan hanımı hakikaten derin bir aşkla seviyordu. Bu ilişkide nezahet vardı, hürriyet vardı, sevgi vardı. Seksle, menfaatle, eğlenceyle açıklanamayacak duygular vardı.
Adnan Bey, Ayhan Hanım’la gerçek bir romans yaşamıştır. Birçok kez evine birlikte gitmişizdir. Adnan Bey ona yorgun argın gelir, yüzünü yıkatır, rahat nefes alır, bir kadeh rakı içer. Orada, huzur dolu bir sevginin atmosferinde dinlenir. Bu derece ulviyet vardır orada...
Buna karşılık Ayhan Hanım, ondan tek kuruşluk bir talepte bulunmamıştır. Başvekilin sevgilisi olarak ne bir arkadaşının ne oğlunun ne kendisinin bir işini, isteğini, şikayetini götürmemiştir.
Oysa Adnan Bey’in senelik geliri o zaman 1.5 milyondu. Parayı harcayacak yeri yoktu. Yurtdışına, mesela Londra’ya gittiğimizde ‘Ayhan Hanım’a bir hediye alalım’ diye yalvarırdım, ‘Olmaz doktorum, Scotland Yard arkamızdadır. Biz buraya vazife görmeye geldik’ derdi.”
Aşk haberini İnönü durdurdu
Menderes ve Aydan, tanışmalarının 2. yıldönümünü Marmara Köşkü’nün terasında kutladılar.
Şampanyayı bizzat Menderes patlattı.
Sevdiği kadına Aqua Marin taşlı bir kolye almıştı. Hatta evde boynuna takarken Aydan’ın arkadaşı Sevim Apaydın “Ne güzel kolye“ demiş, Adnan Bey, espriyle karşılık vermişti:
“Güzel, ama bu gerdanda güzel...”
Evdeki kanıt
Ayhan Aydan’ın kardeşi Adnan, bu yasak aşka karşıydı.
İlişki, Cumhurbaşkanı Bayar‘ın kulağına da gitmiş, o da “Muhalefet kullanır” diye kaygılanmıştı.
Nitekim muhalefet bu “önemli koz”u çabuk keşfetti.
Ulus‘un başyazarı CHP’li Nihat Erim, gazetedekilerden Menderes’i sevgilisinin evine girerken fotoğraflamalarını istedi.
Ulus muhabiri Cüneyt Arcayürek, foto muhabiri Hüseyin Ezer‘le Sağlık Sokak’a üs kurdu. Evin karşısındaki Sağlık Bakanlığı’nın duvarında 2 günlük bekleyiş hüsranla sonuçlandı.
Başbakan gelmedi.
Bunun üzerine, aynı zamanda Yeni Sabah‘a çalışan Ezer, daha kolay bir yol buldu. Ayhan Aydan’dan “opera konuşmak üzere“ randevu istedi. Eve girdi. Evsahibesi, kahve yapmak için mutfağa gittiğinde büfedeki çerçevede duran Menderes fotoğrafını gördü ve deklanşöre bastı.
Fotoğrafın üstünde Başbakan‘ın el yazısıyla şu not vardı:
“Severek ve en iyi temennilerimle... Ayhancığıma...”
İnönü devrede
Aranan koz bulunmuştu. Erim, bu fotoğrafı el ilanı halinde Anadolu’ya dağıtmayı düşündü.
Gazeteci Emin Karakuş, haberi Ayhan‘ın arkadaşı Sevim Apaydın‘a fısıldadı. Aydan hemen Başbakan‘ı haberdar etti. Menderes telefonda köpürdü:
“Ahlaksızlık bu... Özel hayata girmek neymiş, göstereceğim onlara...”
Ancak ondan önce İnönü gösterdi onlara... Erim‘in planını duyunca, bunun mahremiyete saygısızlık olacağını söyledi. “Bu bahsi gömün, bir daha da açmayın“ diye tembihledi.
Aşklarını ne basın yazdı, ne muhalefet kovaladı
Ayhan Aydan 2 yıldır ağır hastaydı. 2 yıl önce doktorlar umudu kesmiş, “Yarına çıkamayabilir“ demişlerdi.
Ama yaşama bağlıydı. Direndi.
Hayatta akrabalardan pek kimsesi kalmamıştı. Yakın arkadaşlarıyla görüşüyordu.
İzmir’de kirada yaşadığı evden çıktı. Kendisine evladı gibi bakan kızla birlikte Alaçatı’ya yerleştiler.
Orada iyi bakıldı. Doktoru hemen yakınındaydı.
Alaçatı Mezarlığı’nda, kendisinden yıllar önce ölen eşinin yanında yeri hazırdı.
85 yaşına ve ağır hastalığına rağmen, bilincini hiç yitirmeden ömrünü tamamladı.
Onu anlatmaya girişmeden önce, bir şeyi vurgulayayım; bir dönem Türkiye’yi sallayan Ayhan Aydan-Adnan Menderes aşkının bugün için en anlamlı ve en anlaşılmaz yanı şu:
Yaşadıkları ilişkiyi o dönem hemen herkes biliyordu.
Ne bir gazete yazdı.
Ne herhangi birisi açıkladı.
Ne muhalefet aleyhine kullandı.
Ne de kendileri konuştu.
Bu aşk hikayesinden geriye, kahramanlarının birlikte
çekilmiş bir kare fotoğrafı dahi kalmadı.