08 Kasım 2018 13:57
Fundanur Öztürk
Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve KHK'lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda kabul edildi.
Hükümet ve muhalefet milletvekilleri arasında komisyonda sert tartışmalara neden olan tasarı, Meclis Genel Kurulu'nda da kabul edilirse, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamudan ihraç edilen doktorlar artık Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı özel hastanelerde de çalışamayacak.
Güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan ve bu sebeple 'atanamayan' hekimler ise 600 günlük zorunlu hizmet süresince hiçbir hastanede çalışamayacak.
Zorunlu hizmet süresini doldurduktan sonra sadece özel hastanelerde çalışabilecekler ve yazdıkları tıbbi raporların adli geçerliliği olmayacak.
İhraç edilen ve bir şekilde SGK anlaşması olmayan az sayıda hastanelerden birinde iş bulabilen doktorların ne hastalarına yazdığı reçete SGK tarafından kabul edilecek ne de yazdığı tıbbi raporun adli geçerliliği olacak.
Türk Tabipler Birliği'ne göre, hali hazırda güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan yaklaşık 400 hekim bulunuyor.
Yaklaşık bin 200 hekim ise şu an, zorunlu kamu görevine başlamadan önce güvenlik soruşturmasının sonucunu bekliyor.
Hukuki delil niteliği taşımayan bu soruşturma sonuçlarının ne kadar 'güvenilir ve hukuka uygun' olduğuna dair tartışmalar ise sürüyor.
BBC Türkçe'nin ulaştığı bazı güvenlik soruşturması belgelerinde, TKP ve EMEP gibi siyasi partilerin 'terör örgütü' olarak ifade edildiği ve kişilerin bu partilere üye olduğu ya da etkinliklerine katıldığı, şahsın kendisine dair herhangi bir istihbarat sonucu olmasa bile aile fertlerine dair bilgilerin eklendiği görülüyor.
Gülen Hareketinin kurumlarında eğitim görmek ya da okula devam etmese bile kayıt yaptırmış olmak, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kapatılan üniversitelerden birinde eğitim görmek, ailesinde KHK ile ihraç edilen bireylerin bulunması gibi ifadeler de bazı güvenlik soruşturmalarında yer alan değerlendirmeler arasında.
Öyle ki kamuda çalışamayacak bir doktorun güvenlik soruşturmasında; kendisine ait bir istihbarat bilgisinin olmadığı ancak annesinin eskiden 'FETÖ'ye müzahir bir şirkette aşçı olduğu' babasının ise "FETÖ'ye müzahir şirkette şöför olduğu' bilgisine yer veriliyor.
2017 yılında mezun olan ve atanmayı beklerken güvenlik soruşturmasından geçemeyen doktor Mehmet'in soruşturma belgesinde, 'TKP terör örgütü eylem ve etkinliklerine katıldığı' ve ağabeyinin 'FETÖ'ye müzahir TUSKON üyesi şirketin yönetim kurulunda yer aldığı' ifade ediliyor.
Fakat ailenin en büyük çocuğu olan Mehmet'in herhangi bir ağabeyi bulunmuyor. Kendisinden küçük iki kardeşi ise herhangi bir şirketin yönetim kurulunda yer alabilecek yaşta değil.
Öte yandan güvenlik soruşturmasında 'terör örgütü' olarak ifade edilen Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye'de legal olarak faaliyet yürüten siyasi partiler arasında yer alıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Mehmet, güvenlik soruşturmasında yazanları gördükten sonra nüfus müdürlüğünden aldığı vukuatlı nüfus örneği ile mahkemeye başvurduğunu söylüyor:
"İlk önce babamı aradım, 'Benim bilmediğim bir ağabeyim mi var?' diye sordum. 'Yok oğlum, olur mu öyle şey' dedi. Sonra gittim nüfus müdürlüğünden vukuatlı nüfus örneği aldım. Bildiğiniz 5 kişilik bir aileyiz, ağabeyim falan yok."
"Benden beş yaş küçük kardeşim de FETÖ şirketinin yönetim kurulunda olamaz. TUSKON'un ne olduğunu dahi bilmiyordum zaten, girdim internetten araştırdım. Yani neresinden tutsanız elinizde kalıyor."
Doktor Mehmet, mezun olup mesleğe başladıktan sonra kardeşlerinin eğitim masraflarını kendisinin karşılaması gerektiğini ancak şu an hayatının tamamen değiştiğini şöyle anlatıyor:
"Bir anda FETÖ'cü oluyorsun. Her tarafta karşımıza çıkıyor, günlük yaşantını sürdüremiyorsun ve yıkılıyorsun, nasıl yıkılmayacaksın? Lise ve üniversite hayatın boyunca çalışmışsın, herkes gezerken sen sürekli ders çalışmışsın."
"İntiharı bile düşündüğüm, bu fikre çok yakın olduğum zamanlar oldu. Çünkü bir anda her şey, tüm hayat kurgun elinden alınıyor. Çalışamıyorsun ama paraya ihtiyacın var, o para yok."
"Mesela tıptan uzak kalmayayım diye kendime yeni çıkmış bir dahiliye kitabı alacaktım, 300-400 lira diye alamadım. Yani insan nasıl intiharı düşünmesin ki? Senin bütün hayalin doktor olmak ama izin vermiyorlar."
Tıp fakültesinden mezun olan doktorların mesleklerini hem kamuda hem de özel sektörde icra edebilmeleri için ilk önce iki yıl kamuda zorunlu hizmet görevlerini tamamlamaları gerekiyor.
Fakat 29 Ekim 2016'da çıkarılan bir KHK ile 657 Sayılı Devlet Memuru yasasına ek yapıldı ve devlet memuru olacaklar için 'haklarında güvenlik soruşturması ve arşiv taraması yapılmış olması' koşuluna da yer verildi.
Bu kararnameye kadar doktorlar, 'gizlilik derecesi bulunan kurumlarda çalışmadıkları sürece' herhangi bir soruşturmaya girmeksizin, tıp fakültesinden mezun olduktan sonra en fazla 2 ay içerisinde atanıyor ve zorunlu kamu hizmetine başlıyordu.
Bazı doktorlar ise bu zorunlu kamu hizmetine başlatılmadı çünkü haklarında hazırlanan güvenlik soruşturmaları sonucu devlet memuru olmaları 'sakıncalı' görüldü.
BBC Türkçe'nin edindiği bilgiye göre, güvenlik soruşturmasını geçemeyip zorunlu kamu hizmetine başlayamayan doktorların bir kısmı, Sağlık Bakanlığı'na bir dilekçe vererek 'zorunlu devlet hizmetinden muafiyet' belgesi aldı.
Böylece muafiyeti alabilen bazı doktorlar, kamuda zorunlu hizmet süresini tamamlamasa bile kimi özel hastanelerde iş bulabildi.
Ancak daha sonra Sağlık Bakanlığı kararını değiştirdi ve güvenlik soruşturması olumsuz gelen doktorlara muafiyet verme uygulamasını kaldırdı.
Sağlık Bakanlığı'nın ne kadar doktora zorunlu kamu hizmetinden muafiyet verdiği tam olarak bilinmiyor. Sinan, muafiyet alabilen doktorlar arasında yer alıyor.
2017 Temmuz ayında mezun olduktan 7 ay sonra güvenlik soruşturması 'olumsuz' sonuçlanan ancak bakanlıktan muafiyet belgesi alan Sinan şu anda özel bir muayenehanede iş yeri hekimliği yapıyor.
Ancak Madde 5'in TBMM Genel Kurulu'ndan da geçip yasalaşması halinde yeniden işsiz kalma ihtimali oldukça yüksek.
Çünkü tasarıya göre güvenlik soruşturmasını geçemeyen doktorların, bu kararın kendilerine tebliğ edildiği günden itibaren 600 gün boyunca herhangi bir kurumda hekimlik yapmaları yasaklanıyor.
Öte yandan Sinan, güvenlik soruşturmasından ret aldığını iş verenine söyleyen bir doktorun iş bulabilmesinin 'imkansız' olduğunu söylüyor:
"Ben ve benim gibi muafiyet alabilen arkadaşlarımın hepsi, işverenlerine güvenlik soruşturmasından bahsetmeyerek işe girdi. Aksi takdirde işe giremezsiniz. 'Devlet uygun görmemişse ben neden çalıştırayım, bakanlıkla aram bozulur' diye düşünürler."
Sinan, şu an çalıştığı işi bulana kadar aylarca iş aradığını söylüyor ve "Hem fişlenme hem de tecrübesizlik bizim özel hastanelerde çalışmamızı zorlaştırdı" diyor.
Sinan'ın herhangi bir suçtan dolayı aldığı hiçbir ceza bulunmuyor ancak üniversitede 'aktivist biri' olduğunu söylüyor:
"Üniversitede YÖK'ü protesto etmek, parasız eğitim istemek ve kadınlara karşı şiddete karşı imza toplamak gibi şeylerden soruşturma geçirdim. Denizli'de Gezi Parkı eylemlerine katıldım, Berkin Elvan anmasına katılmaktan yargılandım ve beraat ettim."
"Güvenlik soruşturmamda bunların sebep gösterilmesini bekliyordum ama işin tuhafı bunların hiçbiri yazılmamıştı. Aksine 90'lı yıllarda aktif olan bir sol örgütle iltisaklı olduğum yazılmış, ismini bile yeni duydum. Böyle yaparak bizi açlığa ve yoksulluğa mahkum ediyorlar."
Konuştuğumuz bir başka doktor Ferdi de zorunlu hizmetini gerçekleştiremeyen ama bakanlıktan muafiyet almış doktorlardan biri. Yaklaşık sekiz aydır özel sektörde pratisyen hekim olarak çalışıyor.
Diğerlerinden farklı olarak henüz hakkındaki güvenlik soruşturmasının neden olumsuz geldiğini bilmiyor. Soruşturmanın sonucu kendisine tebliğ edildikten sonra idari mahkemeye dava açan Ferdi, Mart ayından beri güvenlik soruşturmasının neden olumsuz geldiğini öğrenmeyi bekliyor.
Mezun olduktan sonra hemen atanmayı ve evlenmeyi planlarken, düğün tarihini üç kere ertelemek zorunda kaldıklarını anlatıyor:
"Nişanlım bu durumu henüz ailesine söyleyemedi çünkü nasıl bir tepki vereceklerini kestiremiyoruz. Toplum o kadar birbirine karşı nefretle dolduruldu ki…"
"Bu yaz ayına kadar mahkemenin sonuçlanacağını düşünüyorduk ama o süreç de uzadı. Artık bu yasa çıktıktan sonra herhalde önümüzde bir engel kalmaz, evleniriz. Sonuçta gizleyecek bir şeyimiz kalmaz, işsiz bir doktor olacağım kesinleşir."
erit de tıpkı Sinan gibi, özel sağlık kurumlarına iş başvurusu yaparken güvenlik soruşturmasından bahsetmediğini söylüyor.
Komisyondan geçen madde, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra KHK ile kamudan ihraç edilen 3 bin 342 hekimi de doğrudan etkiliyor.
Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde Psikiyatri asistanı olarak görev yaparken KHK ile ihraç edilen doktor Merve de onlardan biri.
İhraç edilmesinin ardından Bylock kullanıcısı olduğu suçlamasıyla Merve'nin hakkında adli süreç başlatıldı ancak mahkemeye sunduğu kanıtlar sonrasında beraat etti.
Dosyası şu an OHAL komisyonunda olan Merve, komisyon bir karara varmadan ihraç edilmesine itiraz etmek için idare mahkemesine başvuramıyor:
"OHAL komisyonunun mahkeme kararını önemseyip önemsemeyeceğini ya da dosyamı ne zamana kadar bekleteceğini bilmiyorum. Mahkemeyi kazanmış olmasına rağmen OHAL komisyonunun ret vermiş olduğu örnekler de var."
Tasarı yasalaştıktan sonra komisyon hala hakkında işe iade kararı vermemiş olursa, Merve KHK ile ihraç edilmiş bir doktor olarak sadece SGK ile anlaşması olmayan sınırlı sayıdaki hastaneye iş başvurusunda bulunabilecek.
Konuşmamız sırasında kendisini 'sosyalist' olarak tanımlayan Merve, bu süreçte en çok 'FETÖ ile ilişkilendirilmenin' yıprattığını söylüyor.
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı ve AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, kamudan ihraç edilen ve güvenlik soruşturmasından geçemeyen doktorları ilgilendiren maddelerle ilgili 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatıyor.
15 Temmuz'da Türkiye'nin büyük bir kaos yaşadığını ve bundan çıktığını ancak hala tehditlerin sürdüğünü söyleyen Yediyıldız, "Devlet kendini korumakla mükellef" diyor:
"Burada da böyle bir koruma refleksi oluşmuş. Bizim hekimleri çalıştırmamak gibi bir lüksümüz yok ki, bizim hekime ihtiyacımız var. Hastanelerin birçoğunda hekim açığımız var."
"Ama maalesef 15 Temmuz girişimi devleti, bu girişimi yapanlara karşı kendini koruma ve kollama refleksine itmiştir. Bundan dolayı da böyle bir yasa gündeme gelmiştir."
Yediyıldız ayrıca OHAL komisyonunu işaret ederek, "Bir çayırı biçerken iyi otları da kötü otları da birlikte biçiyorsunuz. Neticede bu bir çayır. Bunu ayıklamak bizim görevimiz değil, bunu ayıklayacak komisyonlar var. Onlar çalışıyorlar" diyor.
© Tüm hakları saklıdır.