Sağlık

Memede ağrı varsa mutlaka doktora görünün

Meme ağrısı her üç kadından ikisinde görülür. Ağrıyı yaşayan kadınların çoğu meme kanserine yakalanma korkusuna kapılır.

27 Şubat 2009 02:00

Meme ağrısı her üç kadından ikisinde görülür. Ağrıyı yaşayan kadınların çoğu meme kanserine yakalanma korkusuna kapılır. Oysa ki her meme ağrısı farklı bir nedenden kaynaklanır.

Meme ağrısının hafif veya şiddetli olabileceğini söyleyen Op.Dr.Yücel Yankol, on kadından birinde günlük yaşamı etkileyen ciddi ağrı şikâyeti olabildiğini söyledi. Meme ağrısının, adet öncesi dönemde görülen, ortalama 4-5 gün süren ve tamamen normal sayılan gerginlik ağrısından ayırt edilmesi gerektiğini vurgulayan Yankol, meme ağrısı tipleri ve dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi verdi:

Ağrı varsa mutlaka doktora görünün

Meme ağrısının en sık sebebi memedeki yapısal değişikliklerdir. Meme ağrısının kanserle ilişkisi yok denilecek kadar azdır. Meme kanseri olan hastaların yüzde 1-2 ‘sinde meme ağrısı olmakta. Fakat çok nadir de olsa memede ağrı, kanserin tek belirtisi olabilir. Bu sebeple memede ağrı şikâyeti olan bir bayanın mutlaka bir genel cerrahi uzmanı tarafından muayene edilerek, tetkikler sonrasında değerlendirilmesi gerekir. Doktor tarafından incelenmiş ve altta yatan nedenin kanser olmadığına karar verilmiş olanlarda, meme ağrısının kanser riskini artırdığı söylenemez.

Çay, kahve, çikolata ve kolalı içeceklere dikkat

Sigara kullanımı, stresli yaşam ve şarapta bulunan “tiramin” denen bir madde ağrıların sebebi olabilir. Memede bulunana algılayıcı reseptörleri uyararak ağrıya sebep olan “metilksantin” denilen kimyasal madde içeren çay, kahve, çikolata ve kolalı içecekler de ağrıya sebep olabilmekte. Ayrıca aşırı doymuş yağlardan zengin beslenmede ve uygun olmayan sütyen kullanımında da ağrıların arttığı belirtilmekte.

Meme ağrısı üç şekilde gelişir

Adet Düzeni ile İlgili Ağrılar: En sık görülen ağrı tipidir. Ağrıların yüzde 70’i bu tiptedir. Genellikle adet öncesi dönemde ortaya çıkan, hemen adet görmeden önce en yüksek seviyesine erişen ve adet ile birlikte kaybolan ağrılardır. Normal adet öncesi ağrılara göre daha şiddetlidir. Otuzlu yaşlarda daha sık görülür. Bazen menapoza yakın dönemde alevlenme gösterir. Ancak çoğu zaman menapoza yakın dönemde kendiliğinden kaybolur. Memenin üst ve dış taraflarında daha fazla hissedilir. Bazen koltuk altına doğru yayıldığı da olur. Ağrı ile birlikte memelerde hassasiyet de artabilir.

Adet Düzeni ile İlgili Olmayan Ağrılar: Kırklı yaşlarda daha sık görülür. Adet düzeni ile ilişkili olanlara göre daha kısa sürer ve hastaların yarısında kendiliğinden kaybolur. Genellikle tek taraflıdır. Memenin bir noktasında olabileceği gibi tamamına yayılan bir ağrı da olabilir. Bu tip ağrıların esas sebebi memede bulunan bir kist, fibroadenom, kanal genişlemesi, lipom yada fibrokistik değişiklikler gibi iyi huylu meme hastalıklarıdır.

Meme ile İlgisiz Bir Olaydan Kaynaklanan Ağrılar: Bu tip ağrılar meme ilgisiz olmasına rağmen, memede hissedilmektedir. Burada ağrı göğüs duvarındaki kaslardan, kaburga eklemlerinden, kıkırdak dokulardan ve boyundaki sinir köklerinden kaynaklanabilir.

Sadece ağrı varsa cerrahi müdahale yapılmaz

Normal olan ve adet öncesi hafif gerginlik şeklinde olan meme ağrıları haricinde ağrısı olan bayanlar mutlaka genel cerrahi uzmanı kontrolünden geçmelidir.

Tedavide aşamalı olarak en az yan etkiye sahip tedaviler düzenlenir. İlk aşamada ağrıya sebep olan bir faktör varsa o ortadan kaldırılmalıdır. Ağrısı olan ve olmayan her kadın kendi kendini muayene etmeyi alışkanlık haline getirmelidir. Bazen ağrının nedeni uygun olmayan çamaşır kullanımı olabilir. Ağrısı olan kadın kendi meme ölçülerine uygun, çok sıkı olmayan sütyen kullanması gerektiğini akılda tutmalıdır. Meme ağrısı olan hastalar diyetlerine dikkat etmeli, çay, kahve, çikolata, kolalı içeceklerle, şarap gibi gıdaları çok daha az tüketmeli, sigara kullanmamalı, stresten olabildiğince uzak durmalı ve bitkisel yağları tercih etmelidirler. Sonraki aşamada ciddi ağrılarda basit ağrı kesiciler ve ödem çözücü ilaçlar tercih edilir. Yanıt alınamaması durumunda ise bitkisel kökenli ilaçlar denenebilmektedir. Hormonal içerikli ilaçların kullanımı ve cerrahi müdahale ise tedaviyi gerektiren hastalık bulunmadığı yalnızca ağrının olması durumunda tercih edilmemektedir.