Babalar günü nedeniyle Bianet'e konuşan Ahmet Kaya'nın kızı Melis Kaya, "Yaşım ilerledikçe özlem hafifler zannediyordum ama artıyor" dedi.
Ahmet Kaya öldüğünde 13 yaşında olan Melis Kaya, babası Ahmet Kaya’yı Bianet'ten Evrim Kepenek'e anlattı.
Türkiye’nin yakın tarihini anlamak için Ahmet Kaya’nın öyküsüne de bakmak ve o öyküyü doğru okumak gerektiğini söyleyen Melis Kaya, ''Ahmet Kaya fenomenini düşündüğümde hep beraber çok biricik ve kıymetli bir varlığı yitirdiğimizi biliyorum. Babamı anlatmaksa çok zor. Yaşım ilerledikçe özlem hafifler, durulur zannediyordum ama artıyor. Onu çok özlüyorum. Aklına, sevgisine, şefkatine çok ihtiyaç duyuyorum. Elbette ki muhteşem bir babaydı ve babadır da hâlâ" dedi.
Babalar Günü'nün kendisi için buruk geçtiğini belirten Melis Kaya şunları söyledi:
''Babası hayatta olmayan ya da babasından uzak düşmüş olan bütün evlatlar için böyledir sanırım. Sadece babalar gününde değil, çok sık ziyaret etmeye çalışıyorum.''
"Babam yalnız bırakıldı"
''Dilini, kültürünü, suyununun tadını bilmediğiniz bir ülkede bir anda sıfırlanıyorsunuz. Onun için yürümeyi yeniden öğrenmek gibidir hissi belki de. Sürgünün her türlüsü çok acı, biz de bunu kısmen yaşadık babamla fakat yine de bugünün şartlarıyla yirmi sene öncenin şartları arasında büyük fark olduğunu düşünüyorum. Babam hem sürgünde yalnızdı hem de ülkedeki arkadaşları tarafından çok yalnız bırakıldı. Bu yalnızlık çok hırpaladı, incitti onu.
Onunla sıkılmanız mümkün değildir, her zaman orijinal fikirleri vardır. Bir de bence sihirli olan şöyle bir yeteneği vardı; hayatı tutup ucundan ters yüz eder sonra beğenmezse öbür yüzünü çevirir, yine beğenmezse silip yeni baştan yazar hem de her zaman aynı yaşama inadıyla. Vazgeçmezdi yani. Hep güleç ve espiriliydi, en çok da kendiyle dalga geçerdi.''
''Onun sesi, gülüşü hep benimle''
''Onun bizimle birlikte olduğu videoları yirmi yıl geçmiş olmasına rağmen ben hâlâ rahatça izleyemiyorum ama fotoğraflar var, şarkılar var. Sesi, gülüşü hep benimle. Sesini milyonlarca insanla paylaşıyor olmak duygusu da bana iyi geliyor.
Ben o ağacın gölgesinde büyüdüm. Her geçen gün yeni bir şeyler öğreniyorum ondan, onun varoluşundan ve tabii annemden. İkisine de minnettarım.
Ruhunun huzura kavuşmasını, geçmişle hesaplaşmayı ve hatırasını yaşatmayı istiyorsak, onun düşlediği ülkeyi hep birlikte kurma çabasıyla başlayabiliriz belki. Onun, kendisini mağdur olarak tanımlayanlar karşısındaki tavrının ve demokratik duruşunun anlaşılması ve benimsenmesidir bize ve ona da asıl iyi gelecek olan.''
Ne olmuştu?
Sanatçı Ahmet Kaya, 10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin Ödül Gecesi’nde “Önümüzdeki kasette Kürtçe şarkı yapıyorum, Kürtçe klip yapıyorum” dediği için linç girişiminin ardından Türkiye'yi terk edip Paris'e taşınmak zorunda kalmıştı. Yaklaşık bir yıl sonra “Hoşçakalın Gözüm” isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris'in Porte de Versailles semtindeki evinde kalp krizi geçirmiş ve 43 yaşında vefat etmişti.