09 Kasım 2013 16:19
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “Son zamanlarda ben bir ideolojinin, fikrin temsilcisi, sembolü haline geldim. Benimle aynı fikirleri paylaşanlar beni çok seviyor ama bu fikirlerden rahatsız olanlar sevmiyor. Yazarlarda da öyledir. Bazı yazarlar vardır, en çok sevilen ve sevilmeyen diye sorduğun zaman ikisinde de birinci çıkar. Bir zamanlar Çölaşan’la ilgili bir anket yaptırmıştım. En sevilen ve en sevilmeyen kişi çıktı. Benim durumumda da öyle... En sevilen ve en sevilmeyen kişi çıkabilirim” dedi.
Vatan gazetesinden Deniz Güçer’e konuşan Gökçek, kamuoyundaki imajından siyasi kariyerine, muhalefetin durumundan ODTÜ olaylarına kadar birçok konu hakkında açıklamalarda bulundu.
Güçer’in Gökçek ile yaptığı söyleşinin bir kısmı şöyle:
- AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in, “Melih Gökçek kıyamete kadar belediye başkanı kalmayacaktır” sözlerini hatırlatarak sormak istiyorum: İlelebet Başkan mı kalacaksınız?
- Hayır, bu son... Hüseyin Çelik hiçbir zaman aleyhimde veya belediye başkanlığımı kast ederek söylemedi. Benim çok samimi bir arkadaşım, dostum. O dostumun benim aleyhimde böyle bir şey söyleme ihtimali yoktur. Gazeteciler onu tersinden yorumladı. Hüseyin Bey’e konuyla ilgili iğne ucu kadar gönül kırgınlığım yoktur. Muhabbetim en üst seviyededir.
- Partinizin içinde size, adaylığınıza direniş var mı?
- Her partinin içinde seven de olur sevmeyen de.. Benim de sevmeyenim vardır belki ama şu anda herkesle iyiyiz.
- Sizinle ilgili hep şöyle bir dedikodu vardır: Başbakan’la arası iyi değil ama elinde kozlar olduğu için aday yapıyor...
- Başbakan’a karşı herhangi bir şekilde elinde koz kullanmaya kalkacak olan bir AK Partili şerefsizdir. Buna Melih Gökçek dahilse o da. Bunlar beni sevmeyenlerin ve sayın Başbakan’la aramızı bozmak isteyenlerin uydurduğu bir şehir efsanesidir, külliyen yalandır.
- Toplum ‘Gökçek’i çok sevenler ve hiç sevmeyenler’ diye ikiye ayrılıyor, neden?
- Son zamanlarda ben bir ideolojinin, fikrin temsilcisi, sembolü haline geldim. Benimle aynı fikirleri paylaşanlar beni çok seviyor ama bu fikirlerden rahatsız olanlar sevmiyor. Bir de son zamanlarda Twitter'den tabiri caizse benden rahatsız olanlar diyelim, beni sevmiyor. Hırpalıyorum onları, yalanlarını, tezatlarını ortaya koyuyorum. Bunları ortaya koyunca çileden çıkıyorlar. Benden başka yapan da yok. Yazarlarda da öyledir. Bazı yazarlar vardır, en çok sevilen ve sevilmeyen diye sorduğun zaman ikisinde de birinci çıkar. Bir zamanlar Çölaşan’la ilgili bir anket yaptırmıştım. En sevilen ve en sevilmeyen kişi çıktı. Benim durumumda da öyle... En sevilen ve en sevilmeyen kişi çıkabilirim.
- Kendinizle ilgili böyle bir anket yaptırdınız mı?
- Yok, ama Gezi’ci olup beni sevmesi mümkün mü?
- Ankara’da size rakip olarak Muharrem İnce’nin ve Aylin Nazlıaka’nın adı geçiyor...
- Yok birbirlerinden farkları, hepsi İmar Bankası...
- Neden İmar Bankası?
- Battı da onun için.
- Rakibiniz kim olur?
- Aylin Nazlıaka kendi kendine gelin güvey oluyor. Nerede olay var oraya gidiyor. Rol çalmaya çalışıyor ama olmaz. Herhalde rakibim İnce olur.
- Güçlü bir rakip olur mu?
- Dedim ya hepsi İmar Bankası... Herhalde ince bir siyaset yaparız (gülüyor)
- Başkan adayı değil, bakan olacağınız konuşuluyor...
- Böyle bir şey olmaz. Onlar beni belediye başkanlığından uzaklaştırmak için etrafta dolaştırılan laflar.
- 5 yıl daha seçilirseniz yeniden siyaset yapmayacak mısınız?
- Sonra emekli olmak istiyorum. Gençler yapsın belediye başkanlığını.
- Günlerdir Mustafa Sarıgül’ün CHP’ye dönüşü konuşuluyor. Siz nasıl bakıyorsunuz?
- Baronlar karar verdi, önce İstanbul adayı olacak, kaybedecek, arkasından da genel başkan olacak. Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’de direnenlerin gücü yetmez. Çünkü CHP’yi, CHP yönetimi idare etmez. CHP’yi baronlar idare eder.
- Baronlar dedikleriniz kimler?
- Kim olduklarını bilmeyen yok. Bu baronlar CHP’nin genel başkanlarını her zaman tayin ederler. Bir kaset ayağıyla Baykal’ı yediler. Kılıçdaroğlu’nda umduklarını bulamadılar. Aynı baronlar o dönemin içinde Sarıgül’e dediler ki, ‘Bak kardeşim bu AK Parti’yi yıkma projesidir. Önüne çıkma. Biz seni değerlendireceğiz, acele etme. Bu nedenle Hüsamettin Özkan’ın da baskısıyla Sarıgül çekildi ve TDH’yi lağvetti, Kılıçdaroğlu’na destek verdi. Baronlar böyle emrettiği için. Bu baronlar Kılıçdaroğlu’na, ‘Seni biz getirdik. İstanbul içinse bu adama ihtiyaç var. Getir koy, yoksa seni götürürüz’ dedi. Elini kolunu bağladılar. Kılıçdaroğlu’nun, Sarıgül’ü reddetme şansı sıfırdı. Teslim olmak zorunda kaldı. Aynı baronlar Bodrum’da Baykal’ı sıkıştırdılar, ‘Karşı çıkma’ dediler, susturdular.
- O kaseti yayanlar da bu ekip mi?
- Onu bilemem. Ama Baykal’ı götürenlerin onlar olduğunu yüzde yüz biliyorum. Ayrıca en büyük direnç içinde olan kimdi, Gürsel Tekin. Şimdi ondan da ses yok.
- Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Baronlara CHP’nin içinde kimsenin gücü yetmez. Sarıgül’e en fazla karşı olan Barış Yarkadaş, 180 derece döndü. Baronların döndürmeyeceği bir tip yok. Bana deyin ki, ‘şunları döndüremez’ asla kabul etmem. Bu konularda her türlü çalışırlar. Maddi çalışırlar, siyasi çalışırlar, tehditkar çalışırlar. Dolasıyla CHP’yi tek kelimeyle hakimdirler. CHP onların emrindeki partidir. Zavallı sokaktaki genç de sermayeye karşıyım, baronlara karşıyım diye ortaya düşer ama CHP sayesinde bunlara kölelik yapar, hizmet eder.
- Yani Kılıçdaroğlu gidecek yerine Sarıgül mü gelecek?
- Kesinlikle. Yüzde 99 değil, yüzde 100. Şu anda genel başkan Sarıgül’dür, hayırlı uğurlu olsun.
- Baronlar ‘Derin devletin’ neresindeler?
- Her yerindeler. İşin aslına bakarsanız 28 Şubat’ın arkasında da baronlar var.
- ODTÜ’ye bayram gecesi girdiniz. Birçok grubun tepkisini de çektiniz?
- Hiçbir grubun tepkisini çekmedik. Ankara’da 100 kişiye sorun 95’i bu yolun açılmasını ister. Herkes bize alkış tutuyor. Ama medya alkışı değil, kuru gürültüyü verir. Tencere tava gibi bu da kuru gürültü. Yoksa halkın gürültüsü değil. O mahalleye gidin, herkes yolun açılmasını istiyor. Beni gören ‘Melih Bey yanındayız, açacaksın değil mi” diyor. Diğerleri palavra. ODTÜ’nün içinde taş çatlasın 250 militan var. Tuzluçayır, Dikmen bölgelerinden gelenleri de toplasan 400 kişi. Bunlar marjinal gruplar. Ayrıca marjinal CHP milletvekilleri var.
- Çok ağaç kesilmedi mi?
- Hayır. Ben belediye başkanı olduğumda Ankara’da kişi başına yeşil alan 2 metrekareydi şimdi 19 metrekare. Nüfus sabit kalsaydı 38 metrekare olacaktı. Her sene 2 metrekare ilave etmişim. Yani cumhuriyet tarihinde yapılanın toplamı kadar ilave etmişim. Bu kadar yeşili seven bir insanla kalkıp açılacak yoldaki ağaçların tartışması olur mu? 600 ağaç naklettik. Diğer çalı gruplarını kestik. Sırf tartışma çıkmasın diye 2 bin 300’ünü de ağaç kabul ettim. Gelin 10-15 yaş arasında yetişkin ağaç dikeyim dedim. Niye kabul etmediler? Dertleri ağaç değil ki! Bu ağaç işi değil, Gezi olaylarının devamı.
- Gezi’de kendini ifade etmek isteyen masum insanlar olduğunu hiç mi düşünmüyor musunuz?
- İlk başta bazı masum insanlar bunu protesto olarak kabul ettiler. Çok cüzi. Ama biz onların marjinaller olduğunu gösterdik. Tencere tava çalmayı bile bıraktılar. Dikkat ederseniz CHP’li vatandaşlar dahil çocuklarını bu işin içinden çekti. ODTÜ olayları gösterdi ki bu DHKP-C olayıdır. Halkevleri, Kaldıraç grubu. Bunları görünce vatandaş, ‘Çocuğum elden gidiyor’ deyip çocuklarını çekti. Kimse çocuklarını marjinal gruplara kaptırmak istemez. CHP’li de istemez. Ve dikkat edin iltifat görmüyorlar şimdi.
- ODTÜ’ye gece yarısı girmeseydiniz ne olurdu sanki?
- Diyorsun ki birkaç büyük kavga çıksaydı, birkaç kişinin kafası gözü yarılsaydı.
- Yok canım öyle demiyorum
- O zaman al geri sözünü (gülüyor)
- Yolun çökmesine ne diyorsunuz, ağaçların ahı mı tuttu?
- Çok basit bir şey. Yolların yan kısımlarını dik olarak kestiler. Oraya taş duvar yapacağız kaymasın diye. Aşağıda su patlayınca toprağı gevşetiyor. Gevşettiği için toprak aşağı çöküyor. Bu kadar basit ve sıradan iş. Ama CHP’ye göre bu kadar basit işler büyük, büyük işlerse yok. Büyük iş yolun yapılmasıdır. 4 ayda bu yolu üzerindeki viyadükleriyle nasıl bitirdin, seni alkışlıyoruz demeleri gerekirken, alttaki boru patlayınca çöken yolu söylüyorlar. Ki çöktü dedikleri yol bile değil, ODTÜ’nün oradan gelişi güzel açtığı bir yol.
- ODTÜ’ye husumetiniz mi var? Özellikle Gezi olaylarından sonra ‘ODTÜ cezalandırılıyor’ algısı çok yayıldı
- Benim ODTÜ’ye hiçbir husumetim olmadı bundan sonra da olmaz. Başta İmar Daire Başkanım olmak üzere ODTÜ’lü sayısız elemanım var. Ben onlara güvenip projelerimi planlarımı yaptırıyorum. ODTÜ’yü karşıma almak falan söz konusu değil. Ama gerek ODTÜ’deki solcular olsun gerek CHP’dekiler olsun böyle suni düşmanlar meydana getirmek, uydurma haberler yazmak gibi klasik bir propaganda metodunu kullanıyorlar. İftira klasik metot haline gelmiş.
- Ankara’da anket sonuçları ne gösteriyor?
- En son anket 45 bin 851 kişiyle yaptırıldı. Normal anketlerin denek sayısı açısından 10 katı. Kararsızlar dağılmadan AK Parti’nin adayı 50.02 kararsızlar dağılınca 55.32.
- CHP’nin oyu?
- Yüzde 23’e düşmüş. MHP yüzde 13.
- Ahmet Hakan’la çekişmeniz devam ediyor mu?
- Eder.
- Sizin için “çocuk başkan” diye yazı yazdı...
- Üç tane yazı yazdı o kadar yoğundum ki cevap veremedim. Ahmet kerata sıkışınca hemen tırmalıyor. Güzel güzel söyleşiyoruz ama... Öyle bir huyu var (gülüyor)
- ABD Başkanı Obama tarafından gençliği tescilli bir isimsiniz, sırrı nedir?
- Hanım bana iyi bakıyor (Gülüyor) Bol bol dibek kahvesi içiyorum. Zayıflamak isteyen içsin.
- Nevin (Gökçek) Hanım’ı kızdırdığınız oluyor mu?
- En çok Twitter’a kızıyor, şikayeti var.
- İstanbul seçimi çok hareketli geçecek gibi görünüyor...
- İstanbul’da inanılmaz çirkinlikler başladı. Bunun başında da araç saboteleri geliyor. Şu anda İstanbul’da parayla filo kiralanıyor. Bunlar doğrudan doğruya gün içinde belli yerlere gönderiliyor ve tıkanmalar meydana getiriliyor. Arabaları yavaşlatıyorlar. Zaten düşünün yüz araç çıktığında sağda solda yavaşlamaya başlarsa gerisi çorap söküğü gibidir.
- Trafiği sabote mi ediyorlar?
- Evet. Bu seçimde Sarıgül’ün metodu trafik üzerinden gitmek ve trafiği en geniş şekilde sıkıştırarak, insanları bunalıma iterek ‘Bunun tezi benim’ diyecek, şimdiden söylüyorum. Sarıgül’ün en büyük sloganı, “trafiği ben çözerim”. İstanbul trafiği tamam sıkı ama son günlerde çok sıkı. Aynısını Marmaray’da yapıyorlar. Kamuoyu önünde küçük düşürmek için, “çalışmıyor” demek için ikide bir imdat kolunu çekiyorlar.
- Kasıtlı mı çekiliyor yani?
- Geziciler çekiyor. Deli mi yoksa insan gidip çeksin? Aynısı trafikte yapılıyor. Seçimlere kadar yoğunlaştırılacak. Bu tamamen CHP’lilerin kontrolünde yoğunlaşarak giden bir olay olacak. Ulaşan bilgilere göre parti teşkilatlarına tembih edeceklermiş. Bu seçimlerde bunu deneyecekler. Yüzde yüz yaparlar.
© Tüm hakları saklıdır.