CHP Milletvekili Melda Onur, İstanbul 2. bölgeden milletvekili olabilmek için partisine adaylık başvurusunu İstanbul’da düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. 2. bölgeden ön seçim yarışına girecek olan Onur, siyaset mücadelesini, “Kıyıda köşede kalmış tüm mağdurların; hayvanların ve doğanın tüm varlıklarının haklarını koruma yolundaki mücadelemde, örgütten aldığım destek önemli ve yol gösterici olacaktır” diye anlattı.
Onur’un ön seçimle ve siyasetle ilgili düşüncelerini aktardığı basın açıklaması şöyle:
2015 Milletvekili Genel Seçimlerinde, İstanbul 2. Bölge Cumhuriyet Halk Partisi aday adayı olduğumu kamuoyuna duyururum. Adaylık için, parti içi demokrasinin en saygın yöntemlerinden biri olan örgüt takdirine, yani ön seçime başvurmuş bulunuyorum.
24. Dönem Milletvekili olarak, 4 yıl süresince şunu öğrendim. Oturmak değil, gitmek zamanı… Meclis çalışmalarından kalan zamanımda gidebildiğim kadar yere gittim. Çünkü gidince, görüyorsun, gördüğünü anlatıyorsun. Onları duyuyorsun, duyduğunu aktarıyorsun. Sorunlarını çözmek için el ele tutunuyorsun. Ve gidince derde derman oluyorsun.
Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratikleşmesinin her aşamasında yapı taşı olan CHP'nin, bu kez yurdun her köşesinde yaygın bir ön seçim kararı vermesi, siyasal partiler için demokratikleşme yolculuğunda önemli bir liderlik olacaktır.
2011 yılından bu yana TBMM’nin yanısıra sahada yaptığım çalışmalarda ön seçimin halkın tercihlerine kulak vermek anlamına geldiğine bizzat tanık oldum. Adil ve onurlu ön seçim kararının partimizin iktidar yürüyüşüne önemli bir katkı sağlayacağına inanıyorum.
2011 Milletvekili Genel Seçimlerinde CHP MYK'sının takdiri ve Parti Meclisi'nin onayı ile bana açılan TBMM yolunda, bu kez örgütün gücünü de yanıma alarak yürümek istiyorum.
Uzun yıllardır ilk kez ön seçim yapılacak olan İstanbul gibi dev bir metropolde, örgütümüzün takdiriyle TBMM'ye bu sefer iktidar milletvekili olarak girmek çalışmalarımda bana güç ve güven katacaktır.
Yaşam alanlarını savunmak için sokaklara çıkan köylü ve kentlilerin; HES'lere, termiklere, madenlere, taşocaklarına, nükleere direnenlerin; kentsel dönüşüm adı altındaki yaşam alanı katliamlarında mağdur olanların ve hak arayanların; ülkedeki hukuksuz uygulamalara karşı geldiği için gözaltına alınan, tutuklanan, yargılananların; cezaevlerinde yaşayarak ölüme mahkum edilenlerin; şiddet gören, ötekileştirilen kadınların, çocukların, LGBTI bireylerin; eğitim hakkı gaspedilen öğrencilerin; atanamayarak hayatları karartılan öğretmenlerin ve memurların; kıyıda köşede kalmış tüm mağdurların; hayvanların ve doğanın tüm varlıklarının haklarını koruma yolundaki mücadelemde, örgütten aldığım destek önemli ve yol gösterici olacaktır.
24. Dönem Milletvekili olarak, 4 yıl süresince şunu öğrendim. Oturmak değil, gitmek zamanı… Meclis çalışmalarından kalan zamanımda gidebildiğim kadar yere gittim. Çünkü gidince, görüyorsun, gördüğünü anlatıyorsun. Onları duyuyorsun, duyduğunu aktarıyorsun. Sorunlarını çözmek için el ele tutunuyorsun. Ve gidince derde derman oluyorsun.
Üyelerimiz ve örgütümüz takdir ederse, ben yine gideceğim. Bu sefer iktidar milletvekili olarak, bizzat çözümleri yerinde görmek için orada olacağım. Birlikte çözmenin, başarıya birlikte ulaşmanın tadına yine onlarla birlikte varmak için oralarda olacağım.
Tortum'un Leyla'sı, İkizdere'nin Havva'sı, Ahmetler'in Ahmet'i; Ayvansaray'ın İsmet Amcası, Yedikule Bostanları'nın Hasan Abisi; Gezi'nin çocukları, Çarşı'nın gençleri, Armutlu'nun direnen halkı için; Güldünya kadınları, Pozantı çocukları, kuytu köşelerde yok edilenlerin acılarının tamir edilme sürecinde de yanlarında olacağım. Bütün mağdurların ve kimsesizlerin haklarının iktidar milletvekili olarak takipçisi olmaya devam edeceğim.
Melda Onur, milletvekilliği süresince çalıştığı alanları şöyle sıraladı:
Çocuklar koşsun diye
- Bebekler, çocuklar cezaevlerinde büyümesin diye mücadele ettim. Biliyorum; bir gün çocuklar özgürce büyüyüp, koşacak.
Gençlerin geleceği kararmasın diye
- Öğrenciler, gençler laik ve bilimsel eğitim alsın diye mücadele ettim. Eminim; bir gün okullar, üniversiteler özgür fikirlerle dolup taşacak.
Kadınlar eşit yaşasın diye
- Kadınlar yaşasın; evde, okulda, toplumda eşit haklara sahip olsun diye mücadele ettim. Dönüş yok bu yoldan, kadınlar her yerde özgürlükte eşit olacak.
Nefret bitsin diye
- Nefrete kimse hedef olmasın, kimse için pozitif ayrımcılığa ihtiyaç kalmasın diye mücadele ettim. Bir gün gelecek, farklılıklarımız zenginliğimiz olacak.
Sokaklar mahallelinin olsun diye
- Kentler, meydanlar, parklar, sokaklar mahallelinin kalsın diye mücadele ettim. O gün geldiğinde hiç kimse yaşam alanından zorla sürülmeyecek.
Topraklar gaspedilmesin diye
- Toprağı, deresi, ağacı, bahçesi, hayvanı köylünün kalsın diye mücadele ettim. O gün geldiğinde kimse köyünü terketmek zorunda kalmayacak.
Ormanlarda inşaatlar değil ağaçlarlar yaşasın diye
- Ormanlarda, derelerde onların da hakkı var diye mücadele ettim. Kentler bizimse ormanlar onların olacak, bir gün yaban hayat özgür kalacak.
Kentlerde beraberce yaşayalım diye
- Kentin sokaklarında birlikte yaşayalım diye mücadele ettim. Bir gün gelecek, şehir hayvanlarımız yol arkadaşlarımız olacak, ürkmeden, korkmadan...
CHP iktidarında yaşama sahip çıkalım diye
- Geçmişimizden ders çıkarıp geleceğimize barış tohumları serpmek için mücadele ettim. CHP iktidarında hedef yaşam hakkı ve özgürlükler olacak.
Ve tıpkı bir romanda yazıldığı gibi;
"Bir gün gelecek, insanların siyah ama altın gibi parlayan gözleri olacak; onlar, güzelliği görecekler, pisliklerden arınmış ve tüm yüklerden kurtulmuş olacaklar, havalara yükselecekler, suların dibine inecekler, sıkıntılarını ve ellerinin nasır bağlamış olduğunu unutacaklar. Bir gün gelecek, insanlar özgür olacaklar, bütün insanlar özgür olacaklar, kendi özgürlük kavramları karşısında da özgür olacaklar. Bu, daha büyük bir özgürlük olacak, ölçüsüz olacak, bütün bir yaşam boyunca sürecek..."*