Halktvcomr yazarı Mehmet Tezkan bugünkü yazısında, Türkiye'nin dış politikasındaki dönüşümü ele aldı. Bir zamanlar "oyun kurucu" olarak nitelendirilen Türkiye'nin, zaman içinde bu rolünü kaybettiğini ve "oyun bozan" hatta sadece bir "oyuncu" konumuna gerilediğini belirtti.
Tezkan'a göre, Türkiye'nin özellikle Suriye ve Mısır gibi ülkelerde belirleyici bir rol oynamayı amaçlayan dış politika stratejileri, zamanla iç politikadaki kutuplaştırıcı tutum ve dış politikadaki yanlış adımlar nedeniyle başarısızlığa uğradı. Bu durum, uluslararası arenada Türkiye'nin izole edilmesine ve ekonomik olarak yabancı yatırımcıların çekilmesine neden oldu.
Yazıda ayrıca, Türkiye'nin son dönemde birçok Avrupa ülkesiyle yaşadığı diplomatik gerilimlere ve bu durumun ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerine de değinildi. Tezkan, Türkiye'nin artık dış politikada inisiyatif almak yerine, mevcut durumu idare etmeye çalıştığını ve bu süreçte yalnızca reaktif bir pozisyonda kaldığını savundu.
"Bir dönem iktidar yanlılarının dilinden; oyun kurucu ülkeyiz, emperyal ülkeyiz sözü düşmüyordu.
Bu iddia yavaş yavaş rafa kaldırıldı…
Oyun kurucuyuz sözünün yerini oyun bozan ülkeyiz lafı aldı…
Oyun kurmasak bile dış güçlerin oyununu bozuyorduk…
Veya bozduğumuz söyleniyordu…
Sonra bu tabir de kullanılmaz oldu. Artık kimse ne oyun kurucuyuz diyor ne de oyun bozanız sözünü ağzına arıyor.
Neden?
Çünkü oyun kuran değil oyuncu olduk da ondan…
Hangisinden başlayayım bilemedim. En son örnek Suriye… Esad ülkemize gelsin diye, Esad’la el sıkışalım diye, Esad’la aynı masaya oturalım diye can atıyoruz.
Çünkü kuyruğumuz sıkıştı…
Ortadoğu’da oyun kurmak için yola çıktık; Mısır’da, Suriye’de ihvan iktidarı hayal ettik. İkisinin de abisi Erdoğan olacaktı… Bu iki ülke üzerinden böyleye hakim olacaktık. Arap coğrafyası bize tabi olacaktı…
Oyun planı bu değil miydi?
Darbeci Sisi’nin elini sıkmak zorunda kalarak…
Katil ilan ettiğimiz Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ni kardeş ilan etme durumuna düşerek…
FETÖ’cü darbecilerin finansörü BEA emirini Saray’da ağırlamak mecburiyetini yaşayarak…"
Mehmet Tezkan'ın yazısının tamamını okumak için tıklayın.