Milli Gazete yazarı Mehmed Şevket Eygi, devlette oluşabilecek yolsuzluk durumuyla ilgili olarak "Devlet ve belediye bütçelerini hortumlayanlar ve israf edenler yüksek kişiler değildir, alçak ve rezil kişilerdir" diye yazdı.
Mehmed Şevket Eygi'nin Milli Gazete'nin bugünkü (20 Ocak 2017) nüshasında yayımlanan 'Alçaklar' başlıklı yazısı şöyle:
* DİN sömürüsü yapanlar dünyada ve ahirette belalarını bulur, rezil ve rüsvay olur.
* Dinde yenilik ve değişim yapılamaz. Bunun için çalışanlar tokat yer.
* Dinin içini boşaltan light ve ılımlı İslamcılar sille yer.
* Müslüman halkı aldatanlar alçaktır, onlar bizden değildir.
* Dine hizmet edeceğiz, ediyoruz diyerek halkın parasını toplayan ama gerçek hizmet yapmayanlar alçak kere alçaktır. Allah onların belasını versin!
* Kur’an “Allah katında (hak) din İslam’dır” buyuruyor. Başka hak ibrahimî dinler de vardır, Teslis de haktır diyenler küfre düşer.
* Kendi cemaatini, tarikatını, fırkasını İslam’ın üzerinde görenler sapıktır.
* Ölümü, âhireti, Kıyamet’i, Mahkeme-i Kübra’yı, hesabı kitabı, Sırat’ı, Cenneti Cehennemi unutup kendilerini dünya işlerine verenler, derin bir gaflet uykusundadır.
* Bir gayr-i müslime yapılabilecek en büyük hizmet ve iyilik onun imanlı bir kimse olmasına vesile olmaktır.
* İslam’ın içini boşaltmak, light ve ılımlı bir İslam üretmek için çalışanlar küfre ve nifaka hizmet ediyor.
* Ben hiç hata etmem, yanlış yapmam; bütün hatalar ve yanlışlar ötekilerdedir diyenler korkunç ve ölümcül bir yanlışlık içindedir.
* Kendilerini beğenenler mânevî veba ve kolera hastalığına yakalanmıştır. Onlardan uzak durmak gerekir.
* Çok faydalı ve kurtarıcı dinî kitapları satın alıp da okumayanlar, okusalar bile anlamayanlar, anlasalar bile öğrendikleri kurtarıcı bilgileri hayata geçirmeyenler cahil ve noksan kalmaya mahkumdur.
* Gerçek ve kâmil şeyhler uçmazlar ve kendilerini uçuranları yanlarında barındırmazlar.
* Gerçek tarikatlar ulvîdir, süflî politikaya bulaşmazlar.
* Ezan ile hoparlörü özdeş hale getirenler, hoparlör yasaklanınca ezan yasaklandı diye bağıranlar…
* Gıybet etmek, alkollü içki içmekten daha iğrenç bir günahtır.
* Zekatları Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplayanlar zekat eşkıyasıdır.
* Gerçek ve olgun Müslümanın aklı apış arasında veya midesinde olmaz.
* Haleb’te, Arakan’da, başka yerlerde ezilen öldürülen, aç bırakılan Müslümanlara yeteri kadar acımayan bir Müslüman vicdansızdır.
* Ellerinde imkan, fırsat, hürriyet olduğu halde Müslüman halkı ve gençliği bilgilendirmeyen, aydınlatmayan, uyarmayan, onlara ilmihallerini öğretmeyen, onların ıslahı için çalışmayan alimler gerçek İslam alimi değildir.
* “Allah gerçek bir Janus’tur” diyerek, kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh Allahü Tealayı iki çehreli bir Roma putuna benzeten adamı din imamı, üstad, büyük Müslüman, büyük mücahid olarak görmek ve kabul etmek kişiyi
küfre götürür.
* Kafirleri, mürtedleri, münafıkları beğenmek, övmek ve benimsemek küfre götüren köprüdür.
* Risale-i Nur talebelerinin ve hizmetkarlarının temel vazifelerinden biri Ümmet birliğini, iman kardeşliğini sağlamak, tefrikayı bitirmektir.
* Büyük günahları devamlı olarak açıkta, açıkça, küstahça, meydan okurcasına işleyen kimse kâmil=olgun Müslüman değildir, alçak bir fâsık-ı mütecâhirdir.
* Müslüman haram gelir etmez, haram yemez, haramla zengin olmaz.
* Devlet ve belediye bütçelerini hortumlayanlar ve israf edenler yüksek kişiler değildir, alçak ve rezil kişilerdir.
* En tehlikeli ve öldürücü kuduz illeti, bildiğimiz hastalık değildir; haram yollarla zengin olmak kuduzluğudur.
* Tesettür modası diye, Kur’ana Sünnete Şeriata hikmete aykırı modalar çıkartıp, nice Müslüman kadını soytarı kıyafetlerine büründürenler İslama ve Ümmete hıyanet ediyor. Kazandıkları paraları afiyetle yiyemeyeceklerdir. Erkeklerin dikkatini, açık kadınlardan daha fazla çeken sözde tesettür gerçek İslam tesettürü değildir, şeytanî tesettürdür.
* Ben Müslümanım ama Şeriata karşıyım diyen küfre düşer. Şeriat, Kur’andan ve Sünnetten çıkartılmış hükümlerin tamamına verilen isimdir. Şeriatı inkar eden İslamı, Kur’anı, Sünneti inkar etmiş olur.
