Vahdet yazarı Mehmet Şevket Eygi, "Muhterem efendim" diye hitap ederek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a gönderme olduğu yorumlarına da yol açan bir yazı kaleme aldı. Türkiye'nin içinde bulunduğu durumla alakalı çözüm önerilerinin yer aldığı üç yazısının "servet sahibi, öfkeli muhterem" dediği kişiye okunduğunu belirten Eygi, bunun üzerine dinleyen kişinin şu tepkiyi verdiğini aktardı:
“Bu herif de artık fazla oluyor, yahu o kendisini ne sanıyor, ona mı kaldı bunlar, haddini bilsin!”
"Ben kimim ki, siz varken böyle teklifler, çareler, çözümler atıyorum ortaya" diyen Eygi, "Bol para, bol mal, büyük servet sizde. Fakirin bir dairesi, bir de kırsal kesimde tek katlı tuğladan harap bir evi var. Servetçe küfüv değiliz" ifadesini kullandı. "Teklif, çare, çözüm ürettiğim için ne olur kerem buyurun, beni affedin" diyen Eygi, "Siz varken böyle şeyler üretmek elbette küstahlıktır, edepsizliktir, had nâ şinaslıktır" göndermesi yaptı.
Eygi'nin Vahdet'te "Özür beyanı" başlığıyla yayımlanan (26 Nisan 2016) yazısı şöyle:
Muhterem efendim… Zat-ı âliniz tenezzül edip de bu fakirin yazılarını okumaz. Böyle bir mecburiyetiniz de yoktur zaten… Geçenlerde bir zat, üç yazımın fotokopilerini almış, içlerindeki bazı tekliflerimi, çare ve çözümlerimi size okumuş. Dinleyince gürlemiş köpürmüş ve “Bu herif de artık fazla oluyor, yahu o kendisini ne sanıyor, ona mı kaldı bunlar, haddini bilsin!” diye haykırmışsınız.
Elhak doğru söylemişsiniz. Haddimi bilmem gerekir.
Ben kimim ki, siz varken böyle teklifler, çareler, çözümler atıyorum ortaya.
Sizinle aşık atmam, başa çıkmam mümkün müdür?
Bol para, bol mal, büyük servet sizde. Fakirin bir dairesi, bir de kırsal kesimde tek katlı tuğladan harap bir evi var. Servetçe küfüv değiliz.
Sizin şöhretiniz ufukları tutmuş…
Anlı şanlısınız… Ünlü münlüsünüz…
Fakirin sizden üstün bir tarafı vardı: Elli bin kitap ve belgelik kütüphanem. Onları da vakf ettim, üstünlüğüm bitti.
Nerde sizin ihtişamlı, bin çeşitli zengin sofranız, nerde benim mütevâzı sinim.
Teklif, çare, çözüm ürettiğim için ne olur kerem buyurun, beni affedin. Siz varken böyle şeyler üretmek elbette küstahlıktır, edepsizliktir, had nâ şinaslıktır ama benim de bir mazeretim var. Arz edeyim efendim: Zâtı âlinizin teklifi, çaresi, çözümü olmadığı için yazmıştım o satırları…
Sizi öfkelendirmek, size zıt düşmek elbette bendenizin haddi değildir.
Bendeniz bir vâdide, zat-ı âliniz başka bir vâdide…
Baki selam ve hürmetlerimi takdim ile hatm-i kelam eylerim efendim.