AKP'li Mehmet Metiner Star gazetesine yazdığı yazıyla eski TBMM Başkanı "adı lazım değil" dediği Bülent Arınç’a tepki gösterdi. Metiner, “Otur oturduğun yerde, yeni bir fitneye sebebiyet verme. Reis’in hatırına sana katlanıyoruz. Yoksa defterini dürmesini biliriz. Bence Reis’in müsamahasını da, şansını da fazla zorlama” diye yazdı.
TIKLAYIN - Arınç: Gül, keşke zamanında sesini yükseltseydi
Metiner’in bugün "Reis’in kılıcıyla doğrayan adam!” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Adı lazım değil. Egosu o kadar şişkin ki habire kendini övüp duruyor. Kendi isminin bir marka olduğunu söylüyor. “Özgül ağırlık” üzerinden kendi kendini öven bu kişi aynı zamanda mütevazı olduğunu da söylemekten kaçınmıyor.
Seçim zamanında da televizyonlardan birinde kendisini eleştiren herkese ağza alınmayacak hakaretlerde bulunmuştu. Özellikle AK Parti içinde kendisini eleştiren herkesi “yeni yetme” diyerek aşağılamaktan haz duyan biri. Acayip kindar. Fena halde kibirli. İntikam duyguları ise tahrip edici boyutlarda.
***
Evvelsi akşam HaberTürk’te meydanı boş bulup tekrar kendisini eleştiren AK Parti içindeki siyasetçileri ve köşe yazarlarını yerden yere vurdu. Sadece kendisini değil Gül’ü eleştirenleri de. Kendisini eleştirenlerden biri olduğum için yazıyorum. Keşke yüreği yetse de “yeni yetme” diyerek aşağıladığı kimselerin kim olduğunu açıklasa!
“Ben” diyor “Tayyip Beyi eleştirdim, o da bana cevap verdi!” Kamuoyu karşısında partisinin liderini doğrudan hedef alan kendisiydi. Liderin “ortak akıl”dan uzaklaştığını ve partiyi de “fabrika ayarları”ndan uzaklaştırdığını söylüyordu. Gezi sürecindeki tavrı biliniyor. 17/25 Aralık sürecindeki tavrı da... Liderimizin kendisi bile “Ben partimin içinde FETÖ’yle mücadele konusunda dirençle karşılaştım!” demişti. O direncin sembol isimlerinden biriydi. Dershane sürecinde lidere nasıl ayak dirediği sır değil.
Gezi’nin çapulcularına karşı “uzlaşma!” söylemiyle liderin politikasını nasıl boşa çıkartmaya çalıştığını da hepimiz biliyoruz. 17/25 Aralık sürecini asla bir darbe girişimi olarak görmedi. “Babamızın oğlu bile olsa kolunu keseriz!” söyleminin arkasına sığınarak FETÖ’cülerin yolsuzluk söylemini haklılaştıran bir yerde kendini konumlandıran biriydi.
FETÖ’cülerin Yüce Divan üzerinden Reis’i nasıl doğrudan hedef aldıklarını bizzat açıklayan FETÖ’cü savcı Celal Kara’nın açıklamalarını hatırlayacak olursanız o süreçte AK Parti içinde Yüce Divan’dan yana olanların başını çeken mahut zatın durduğu yer anlaşılır. Meclis’te Yüce Divan oylamasında tavrın neydi? Mert isen oyunun rengini açıkla da bilelim. Ben diyeyim: Sen ve senin gibiler Yüce Divan’a gidilmesi için oy kullandınız.
17/25 Aralık sürecinden sonra mağduriyet edebiyatı üzerinden AK Parti hükümetini suçlayan bu zat “Gerekirse avukatlık cübbemi giyerim!” diyerek aba altından sopa gösteriyordu.
Hiç unutmam... Milletvekili sıfatımla A Haber’de canlı yayındayım. Davutoğlu’nun Başbakan olduğu hükümette o zat da hükümet sözcüsüydü. Cumhurbaşkanımız/liderimiz Erdoğan Dolmabahçe görüşmesinden sonra oluşan haklı tepkiler dolayısıyla süreci sonlandıran bir duruş sergilemişti. Televizyonda bu meseleyi konuşurken liderimizin bu kararıyla nasıl yerinde bir müdahalede bulunduğunu açıklamaya çalışırken bu zatın basın toplantısındaki açıklamaları girdi araya.
Dediği şuydu özetle: “Cumhurbaşkanı hükümetimizin politikasına karışamaz. Çözüm süreci hükümetimizin bir politikasıdır. Devam edecektir.” Hareketimizin liderine canlı yayında, kamuoyu karşısında, “Sen Cumhurbaşkanlığını yap, hükümet işlerine karışma! Hükümet işleri seni değil bizi ilgilendirir” diyecek kadar haddini aşan bu zatın açıklamalarına siyasi risk alarak şu cevabı vermiştim: “Bu açıklamaları tasvip etmiyorum. Herkes bilsin ki Erdoğan sadece Cumhurbaşkanımız değil Partimizin ve davamızın lideridir. Ne diyorsa odur. Onun dedikleri partimizi de hükümetimizi de bağlar. Başkaca açıklamaları esefle karşılarız.”
***
Şimdi bu zat kalkıyor televizyonlarda ikidir Reis’in arkasına sığınarak Reis’in kılıcıyla bizi doğramaya kalkışıyor! Ne günlere kaldık Yarabbi! Dün Reis’i senin gibilere karşı savunduğumuz için bize düşmandın. Bugün ise Reis üzerinden sürdürüyorsun düşmanlığını.
Ömrümüz bu dava için geçti. İşkenceyse işkence, hapisse hapis. Hakkımızda konuşurken haddini aşma. Otur oturduğun yerde, yeni bir fitneye sebebiyet verme. Reis’in hatırına sana katlanıyoruz. Yoksa defterini dürmesini biliriz.
Bence Reis’in müsamahasını da, şansını da fazla zorlama.