Gündem

Mehmet Metiner'den "Namaz kılmayan öldürülebilir" diyen ilahiyatçıya tepki: Zor ve baskı sadece ikiyüzlülerin sayısını çoğaltır

"Zor ve baskı sadece ve yalnızca münafıkların, yani ikiyüzlülerin sayısını çoğaltır"

06 Eylül 2022 10:02

Eski AKP milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, isim vermeden ilahiyatçı Ebubekir Sifil’in "Adam keyfi olarak namazı sürekli biçimde aksatıyorsa cezaya çarptırılır. Çağırılır, azarlanır. Çağırılır, tekdir edilir. Çağırılır, dövülür. Devam ederse taziren öldürülebilir"  sözlerini köşesine taşıdı. Sifil'e tepki gösteren Metiner,  "Zor ve baskı sadece ikiyüzlülerin sayısını çoğaltır" dedi. 

İmanın gönül işi olduğunu ifade eden Metiner, “Gönülden benimsenmemiş hiçbir inancın kıymeti harbiyesi yoktur. Zor ve baskı karşısında dilinizle ikrar ettiğiniz şey ne size bir şey kazandırır ne de size zorbalıkla ve baskıyla hükmedenlere. Zor ve baskı sadece ve yalnızca münafıkların, yani ikiyüzlülerin sayısını çoğaltır. Marifet, münafıkların sayısı çoğaltmak değildir. Marifet, herkesin gönlündekini diliyle korkusuzca ikrar edebileceği özgürlükçü bir ortamı oluşturmaktır. Değilse imtihanın sırrı da anlamı da ortadan kalkar.” düşüncesini dile getirdi.

Tercihin olmadığı yerde imtihanın da olmayacağını yazan Metiner, “Silah zoruyla, baskı ve korkutmayla insanları hizaya soktuğunuzda siz gerçekte imtihanının sırrını da ortadan kaldırmış oluyorsunuz.

Zahiren ve şeklen size benzeyen ama gönüllerinde küfrünü saklı tutan o insanlar sayesinde siz daha iyi bir Müslüman olmuş olmuyorsunuz?

İslâmiyet’e de daha iyi veya en iyi hizmet etmiş olmuyorsunuz.” diye yazdı. 

“Hak ile batıl, iyi ile kötü, doğru ile yanlış, hakikat ile sapkınlık açık bir biçimde birbirinden ayrılmıştır” diyen Metiner, şöyle devam etti: “Rabbimizin ‘Dinde zorlama yoktur’ uyarısının anlamı açıktır: İnsanlar hür iradeleriyle dilediklerini seçmelidirler ki imtihanın sırrı tecelli etmiş olsun. Hesap günündeki sorgu-sualin de bir anlamı olsun. Kırıp dökmekle, bağırıp çağırmakla, korkutup sindirmekle, ölüm tehditleri yağdırmakla varılacak yer, tebliğle amaçlanan şeyin hâsıl olacağı yer değildir.

Zoraki tevillerle veya kıyas yoluyla bazı ibadetlerin terki halinde öldürülme halinin vuku bulacağını söylemek, beşeri içtihatlardan öte bir anlam taşımak.

Kur’an’da ve sahih hadislerde apaçık belirtilmemiş konularda ölüm gibi hayati konularda serdedilen beşeri içtihatları, yani görüşleri dinin bizatihi kendisiymiş gibi savunup dayatmak doğru değildir.

Hangi konuda olursa olsun hiç bir beşeri içtihat veya yorum dinin bizatihi kendisi olarak dayatılamaz.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın