Mehmet Altan*
Hasan Cemal 1982 sonbaharında, PİAR araştırma şirketine bir “aydın okurlar” araştırmasını yaptırır.
12 Eylül 1980 darbesi etrafı kasıp kavurmaya devam etmektedir.
Nisan 1981 tarihinde Hasan Cemal, Cumhuriyet’in Genel Yayın Müdürü olur.
Hedefi, “Cumhuriyet’in habercilik anlayışını değiştirmek”tir. Cumhuriyet’i “gazeteciliğin ilke ve kurallarına uygun” bir hale getirmek ister. Kolları sıvar ve “aydınların gazetelerden ne beklediğini” araştırmaya girişir.
***
40 yıl önceki Türkiye’de yapılan araştırmalar, üç büyük kentteki üniversite mezunları arasında en yaygın olarak okunan gazetelerin Cumhuriyet ve Milliyet olduğunu belgeler.
Aynı araştırma sonuçlarına göre, gazete okurları açısından reklamlar ve özellikle TV reklamları çok etkilidir. O tarihte tek bir kanal vardır, TRT...
Öyle ki, bir gazeteyi TV'de gördüğü için aldığını söyleyenlerin oranı yüzde 32'dir.
***
Aydınlar arasında köşe yazarlarını okuma eğilimi çok yüksektir. Köşe yazarlarını okuma oranı üniversite mezunları arasında yüzde 62'ye kadar çıkar. Ancak yapılan araştırmalar, okurlar açısından köşe yazarının “kim” olduğundan çok “hangi gazetede” yazdığının önem taşıdığını gösterir. Okurların yüzde 94'ü okuduğu yazarı sürekli izlediğini belirterek, “gazete değiştirmeyeceğini” söylemesi de bunun kanıtıdır.
***
Hasan Cemal 1982 sonbaharında, PİAR araştırma şirketine bir “aydın okurlar” araştırmasını yaptırır. Bu araştırmanın ayrıntılarını ve sevimli dedikodularını Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim adlı kitabında anlatır.
Cumhuriyet gazetesinin karikatürler dahil tüm köşelerin izlenme oranını testten geçirir.
Araştırmanın bir bölümünü de aktarır:
***
Aynı araştırmada basının tüm köşe yazarlarının okunma oranlarını inceleyen bir bölüm de vardır. 1982 sonbaharında, deneklerin okuma sayılarına göre araştırmadan çıkan sonuç şöyledir:
Uğur Mumcu (301)
İlhan Selçuk (223)
Çetin Altan (184)
Mümtaz Soysal (146)
Hasan Pulur (92)
Oktay Akbal (85)
Oktay Ekşi (64)
Örsan Öymen (63)
Mustafa Ekmekçi (59)
Teoman Erel (42)
Refik Erduran (39)
Nadir Nadi (38)
***
Yazıyı yazarken hüzünlendim.
Fiilen içinde yaşadığım 40 yıl öncesi Bâb-ı Âli’si sanki daha da uzaklaştı…
Şimdilerde yerlerde sürünen gerçek satış rakamlarını ve izlenme oranlarını açıklayamadığı için gizleyen “besleme basının”, “varakpâreleri” ve televizyonları var.
Oralarda da yukarda naklettiğim araştırmaya konu olan nitelik ve nicelikten eser yok.
*Bu yazı ilk olarak P24'te yayımlanmıştır.