Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, “Göle balık atan şüpheli Amerikalı çıktı” başlıklı haberini yazan muhabirlerin olayın gizemini korumasını hedeflediklerini belirtti. Bildirici, "Başlıkta 'Amerikalı çıktı' ifadesi, Amerikalı (ya da yabancı) olmasıyla ilgili olumsuz bir ön kabul olduğunu gösteriyor. Amerikalı olması, taksi şoförünün, Konya ahalisinin, polisin ve yerel gazetecilerin 'göle Japon balıkları bırakılması'na kuşkuyla yaklaşmasına neden olmuş. Biyolojik bir saldırı diye bakmışlar olaya. Geleneksel olarak yabancılara, Amerikalılara böyle kuşkulu bakış olabilir. Fakat benim son zamanlarda dikkatimi çeken, siyasi iktidarın Batı düşmanlığı söyleminin yaygın medyaya yansıması" düşüncesini dile getirdi.
Bildirici, "Özellikle Korona salgınıyla ilgili haberlerde Türkiye’nin ne kadar başarılı olduğunu anlatmak için başvurulan yol, Avrupa’yı, Amerika’yı, genel olarak da Batı’yı, aşağılamak, ötekileştirmek, düşmanlaştırmak. Gördüklerim içinde en vahimi, Türkiye gazetesinin 1 Mayıs ‘taki 'Batı medeniyeti ceset kokuyor' manşetiydi. Bu gazetenin 'Dillere düştüler! Maskede Fransız estetiği' ve 'İngiliz polisi asla böyle bir iyilik yapmaz' başlıkları da bundan geri kalmazdı. Aynı yönde haberler yayımlayan Sabah’ın 'Avrupa’nın ölüme terk ettiği yaşlılar Türk vatandaşlığı istiyor' başlığını da örnek verebilirim. Batı düşmanlığını körükleyen bu tip yaklaşımlara köşe yazılarında da rastlamak mümkün. Yeni Şafak’ta İbrahim Karagül’ün 'Dünya düzeni Batı’nın düzeniydi, o bitti. Artık boyun eğmek yok' dediği yazısı da aynı yaklaşımla kaleme alınmış." ifadesini kullandı.
Bildirici, "Yaygın medya Batı’yı bu şekilde aşağılamaya, ötekileştirmeye ve düşmanlaştırmaya devam ederse yakında nefret suçlarıyla da karşılaşırız; daha çok “Göle balık atan şüpheli Amerikalı çıktı” haberleri de okuruz bu ülkede" görüşünü savundu.
Yazının devamı için tıklayın