Gündem

Medya gözlem raporundan: 296 gazeteci için toplam 3 bin 36 yıl hapis istendi

"109 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı/işten çıkmak zorunda kaldı"

20 Ekim 2017 16:25

Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 dönemini kapsayan BİA Medya Gözlem Raporu açıklandı. Raporda,  “öldürülen gazeteciler”, “hapisteki gazeteciler”, “saldırı, tehdit ve engellemeler”, “soruşturmalar, açılan-süren davalar, kararlar”, “hakaret, kişilik hakları ve tazminat davaları”, “yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar”, “Anayasa Mahkemesi”, “AİHM” ve “RTÜK” gibi bölümler yer alıyor. Rapora göre, 296 gazeteci ve medya temsilcisi hakkında TCK ve TMK uyarınca toplam 182 ağırlaştırılmış müebbet ve 3 bin 36 yıl 8 ay hapis istendi.; 109 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı/işten çıkmak zorunda kaldı.

Medya Gözlem’den başlıklar

Üç ay boyunca gazeteciler hakkında TCK ile TMK temelinde işlem ve yargılamalar gerçekleştirildi; bu yolla medya temsilcilerine sadece “silahlı örgüt üyelik”, “örgüte yardım” , “örgüt propagandası” veya “örgüt kurma” değil, “darbeye iştirak” veya “devletin bütünlüğü ve ülkenin birliğini hedef alma” suçlamaları da yöneltildi.

68 sanık, 35 şüpheli, 19 hükümlü

Mesleki faaliyetleri veya siyasi dosyalardan yargılanan 122 gazeteci 1 Ekim’e hapishanede girdi. Tutuklu gazetecilerin 75’i Cemaat medyasına çalışanlardan oluşurken habercilerden 28’i Kürt medyasındandı.

Hapis gazetecilerden üçü Cumhuriyet gazetesinden, 15 gazeteci ise Sözcü, Die Welt, BirGün, Evrensel, Sosyalist Dayanışma dergisi, ETHA Ajansı, Özgür Gelecek, Nokta, Emek-Adalet, Eylül Hapishane, Odak, Atılım, Yeni Evrede Mücadele dergisi, Mezitli FM, Diken'den, bir de bağımsız foto-muhabir. 

Bu dönemde, tutuklu gazeteciler “Darbecilik”, “Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs”, FETÖ, PKK, DHKPC, MLKP, DHKP-C, TKEP/L, Direniş Hareketi gibi silahlı örgütlerle işbirliği veya onlara yardım gibi suçlamalarla karşılaştılar. Hapishanedeki 122 gazeteciden 68’i halen yargılanıyor, 35’i halen soruşturma geçiriyordu. Hapistekilerin sadece 19’u hükümlü. 

2016’nın aynı döneminde 107 gazeteci hapisteydi. Tutuklu gazetecilerin 71’i “Cemaat medyası”na, 29’u Kürt medyasında çalışıyordu. 107 gazetecinin 82’sinin soruşturması halen sürüyordu. 18’i hükümlü, biri mahkum olup Yargıtay kararını bekliyor; beşi yargılanıyordu.

AYM

Anayasa Mahkemesi, iki üyesinin de tutuklandığı Darbe girişimi ve sonrasında keyfi gazeteci tutuklamalarıyla ilgili en az 22 acil şikayeti görmezden gelirken Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde ifade özgürlüğüne dair üç karar vardı:

Buna ilişkin AYM, “Gülen’in En Büyük Abiyle Görüşmesi İnternete Düştü” haberi nedeniyle ceza alan Memurlar.net haber sitesinin yetkilisi Hakan Yiğit’e 2 bin lira manevi tazminat ve yargılama gideri karşılığında da 2 bin 027 lira ödenmesine hükmetti. Bölgesel Sabah Yıldızı TV ve Kurmay Albay Engin Kabadaş’ın şikayetleri ise reddedildi.

AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü kutlamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın huzuruna çıkarken fazla eğildiğine ilişkin görüntüler “yargının teslimiyeti” olarak ses getirdi. Arslan, görüntülerle oynandığını açıkladı.

AİHM

OHAL altında gazetecilerin ağır tecrit ve keyfi tutukluluk altında 14 ay tutulmasına müdahil olmayan AİHM, Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde ifade özgürlüğü bakımından Türkiye ile ilgili herhangi bir karar almadı.

AİHM, Türkiye hükümetinden Cumhuriyet gazetesi tutukluları için 2 Ekim’e; Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Murat Aksoy dahil yedi gazetecinin dosyası kapsamında da 4 Ekim’e kadar savunma göndermesini istedi. AİHM bu kararları verdiğinde 22 gazeteciden 8'i tahliye olmuştu. 

Üç ayda 14 gözaltı

Temmuz-Ağustos-Eylül döneminde 14 gazeteci veya medya çalışanı gözaltına alındı. Gazetecilerden yedisi “Kürt Sorunu”, dördü de “FETÖ” bağlantılı soruşturmalar çerçevesinde gözaltı yaşadı.

Geçen yılın aynı döneminde, 78 gazeteci ve medya çalışanı gözaltı işlemiyle karşılaşmıştı. Ayrıca, 24’ü ile ilgili darbe girişimini izleyen bu günlerde gözaltı kararı bulunuyordu; altı gazetecinin evine baskın düzenlenmiş; biri ev hapsinde tutuluyordu. 2016 yılının tamamındaysa, gözaltıların toplamı, 21’i OHAL dönemiyle bağlantılı olmak üzere, 201 idi.

Biri cinayet, gazeteciye üç saldırı

Temmuz, Ağustos, Eylül döneminde 1 Suriyeli kadın gazeteci öldürüldü; en az iki gazeteci fiziki şiddet, altısı tehdit gördü; biri saldırı girişimi yaşadı. Bir gazete sözlü; bir haber sitesi de siber saldırı yaşadı.

2016 yılının aynı döneminde 7 gazeteci ve 2 medya bürosu saldırıya uğramış; 2 gazeteci tehdit edilmiş, ikisi de kötü muamele gördüklerini açıklamıştı. 2016’nın tamamındaysa, çatışma ve eylem bölgelerinde görev yapan medya çalışanlarından 56’sı saldırıya uğramıştı. Bu dönemde altı medya organı da saldırının hedefi olurken bir Suriyeli gazeteci de öldürülmüştü. Yine geçen yıl, 118 gazeteci ve beş medya kuruluşu tehdit görmüştü.

Yargılamalar

Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde toplam 296 gazeteci ve medya temsilcisi için, TCK ve TMK uyarınca toplam 182 müebbet ve 3 bin 36 yıl 8 ay hapis istendi.

Bu gazetecilerden 72’i  “darbeye iştirak” veya “Devletin birliğini bozmak” suçlamasıyla toplam 182 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Söz konusu üç ayda, 35 gazeteci “örgüt propagandası” veya “örgüt açıklamalarına yer vermek”ten toplam 262 yıl hapis istemiyle yargılandı; Özgür Gündem gazetesi dayanışma eylemine katılan gazeteci Murat Çelikkan, “örgüt propagandası”ndan verilen 18 aylık hapis cezası onanınca cezaevine girdi. Jülide Kural’a verilen 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin TL’lik para cezası ile Derya Okatan’ın 7 bin TL’lik para cezası da onandı. Ayrıca Oktay Candemir de, dört ayrı haberde “PKK propagandası yaptığı” iddiasıyla 1 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı.

Böylece, son dokuz ayda, Özgür Gündem dayanışmasına katıldığı için en az 18 kişi (Şanar Yurdatapan, İbrahim Bodur, Cengiz Baysoy, İmam Canpolat, Çilem Küçükkeleş, Nadire Mater, Yıldırım Türker, Hasan Cemal, Faruk Balıkçı, Dicle Anter, Derya Okatan, Kumru Başer, Ayşe Batumlu, Jülide Kural, İlham Bakır ve Murat Uyurkulak, Beyza Üstün ve Murat Çelikkan),muhalifleri baskı altında tutmak için yürürlüğe konan Terörle Mücadele Kanunu uyarınca toplam 62 bin TL ve 220 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edilmiş oldu.

175 gazeteci, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım” gibi suçlamalar nedeniyle toplam 2 bin 695 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Beş gazeteci de halen, “suçu övmek ve “suça teşvik” iddiasıyla toplam 37,5 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Bir gazetecinin de “Atatürk’ün anısına hakaret”ten dört yıl altı ay hapsi isteniyor.

Hakaret

Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde iki gazeteci Ahmet Şık ve Barış Terkoğlu hakaret suçlamasıyla açılan ceza davası kapsamında toplam dokuz yıl sekiz ay hapis cezası istemiyle yargılanırken Melis Alphan beraat etti.

Geçen yılın aynı döneminde bir yerel gazeteci 17 bin 300 TL adli para cezası ve  manevi tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Aynı dönemde yedi gazeteci de toplam 62 yıl 4 ay hapis ve 100 bin TL de manevi tazminat istemiyle yargılanıyordu. 

2016 yılının tamamında, 22 gazeteci ve 1 site yetkilisine “hakaret” suçlamasıyla 8 yıl 2 gün hapis ve 99 bin 670 TL adli para cezası verilmişti. Beş gazeteci de toplam 28 bin TL manevi tazminat cezasına mahkum edilmişti. Dört gazeteci bu suçlamadan aklanırken ikisine dava Şartlı Af’tan düşmüştü.

“Erdoğan’a hakaret” davaları

Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde gazeteci Çağlar Özbilgin TCK’nın 299. Maddesi uyarınca ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum edildi.

Yazı, görüş ve eleştirileri nedeniyle üç gazeteciye (Ertuğrul Mavioğlu, Çağrı Sarı ve Kazım Kızıl) “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yeni davalar açılırken, diğer üçünün (Hüsnü Mahalli, Ahmet Altan ve Nasuh Mahruki) davası sürüyor. Hepsi, toplam 28 yıl hapis tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. Ayrıca, tutuklu gazeteci Ahmet Şık ve Fatih Polat hakkında da, TCK 299’dan soruşturmalar yürütülüyor. Bu suçlamayla tutuklanan gazeteciler Kazım Kızıl ve Ozan Kaplanoğlu bu dönemde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Erdoğan’a yönelik eleştiri ve isnatlar için uygulanmaya başlanan TCK’nın 299. Maddesi, bu tarihten 1 Ekim 2017'ye kadar en az 29’u gazeteci 35 kişinin toplam 40 yıl 5 ay 22 gün (16 yıl 1 ay 10 günü ertelemeli) hapse ve 146 bin 500 TL de para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturmuştu.

Kapatma, yayın yasağı, erişim engeli…   

Temmuz-Ağustos-Eylül 2017'de en az üç medya KHK ile kapatıldı, üç TV Türksat’tan çıkarıldı; iki yayın yasağı kararı yayınlandı; altı dergi hapishanede yasaklandı; bir siteye ve 14 haber ve yazıya erişim engeli getirildi; bir de akreditasyon ayrımcılığı yaşandı. Ayrıca, yasak ve sansür olarak dört olay daha gerçekleşti.

OHAL’in etkili olduğu Temmuz-Eylül 2016 döneminde 775 basın kartı ve 46 gazetecinin pasaportu iptal edilmiş; tutuklu Şahin Alpay’ın kızı, Ercan Gün’ün oğlu, Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın pasaportuna el konulmuştu. Ayrıca, 5 gazetecinin pasaportuna el konulması için talepte bulunulmuştu. Bu üç aylık dönemde 155 medya organı (TV, radyo, gazete ve yayınevi) kapatılmış; üç yayın yasağı veya geçici yayın yasağı çıkmış, 18 site kapatılmıştı. 4 site haberi sansür görmüş, yedi yayına müdahale yaşanmıştı. Ayrıca 2 gazeteci sınırdışı edilmiş, bir gazete de toplatılmıştı.

Cezasızlık

Şanlıurfa'da iki yıl önce Ayn el Vatan gazetesi yazı işleri müdürü İbrahim Abdulkadir ile muhabiri Faris Hammadi’nin öldürülmesiyle ilgili soruşturmada IŞİD şüphelisi Muaz el A yakalandı. Anayasa Mahkemesi’nin kısmi yargılama yenileme kararından sonra 25 yıllık “Umut” Davası, beş hükümlü bakımından yeniden başladı. Gazeteci Haydar Meriç’in altı yıl önce kaçırılması ve öldürülmesiyle ilgili iddianame hazırlandı.

IMC TV, TV10, Hayatın Sesi TV, Van TV ve Jiyan TV dahil 12 televizyon ve 11 radyonun OHAL altında kurulan Bakanlar Kurulu komisyonunca kapatılmasıyla ilgili hak arama yolları, “KHK işlemi değil” diye kapatıldı.

Midyat’ta bombalı saldırıyı haberleştirmek isteyen 10’u aşkın gazeteciye yönelik ağır saldırıda,  16 aydır gelişme yaşanmadı. Özgür Gündem gazetesi, İMC TV ve DİHA çalışanlarının 16 Ağustos 2016 tarihli darplı gözaltı da yargılanmayacak.

İşten çıkarmalar

Temmuz-Ağustos-Eylül döneminde, 109 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı veya işten çıkmak zorunda bırakıldı. Sadece Doğan Haber Ajansı'ndan İzmir'de dört, ülke genelinde 100'e yakın basın emekçisinin işten çıkarıldığı açıklandı.

Geçen yılın aynı döneminde Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak medya organlarının kapatılması sonucu 2 bin 500’e yakın gazeteci ve medya çalışanı işsiz kalmıştı. Geçen yılın tamamında ise bu rakam 2 bin 708’e ulaşmıştı. Ancak TGC, KHK ile 179 medya ve yayın işletmesinin kapatılmasıyla işsiz kalanların sayısının 10 bini bulduğunu açıklamıştı.

RTÜK 

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 8 para cezası, radyo kuruluşlarına da 3 para cezası verdi. Kurul, Radyo ve TV’lere toplam 3 milyon 734 bin 705 TL idari para cezası verdi.

RTÜK, geçen yılın aynı döneminde TV kuruluşlarına beş uyarı, beş para cezası ve bir yayın durdurma cezası vermiş; radyo kuruluşlarına da bir para cezası uygulamıştı. Kurul, Radyo ve TV’lere verdiği para cezalarının toplamı 300 bin 698 TL olmuştu. Kurul 2016 yılının tamamında ise televizyonlara 50 uyarı, 112 para cezası ve iki de yayın durdurma cezası; radyolara 7 uyarı, 11 para cezası vermişti. Yayın ilkelerini ihlalden verilen para cezalarının toplamı 15 milyon 907 bin 627 TL olmuştu.

* Türkiye’de cezaevindeki gazeteci ve medya çalışanların durumu hem ülke içinde hem uluslararası planda farklı şekillerde kamuoyuna yansıyor. Kimi örgüt ve girişimler “gazeteci” oluşlarının temel alarak savunu faaliyetlerinde bulunurken, kimileri de “gazetecilik faaliyetleri kapsamında cezaevinde olup olmadıklarını” esas alıyor. Hatta, aynı kriterde yola çıktıkları halde farklı sonuçlar da elde edebiliyorlar. BİA Medya Gözlem Raporu’nda hapisteki gazeteciler, çalıştıkları medya kuruluşunca gazeteci olarak tanıtılanlar, gazetecilik faaliyeti kapsamı itibariyle herhangi bir tespit ve sonuca gidilmeden, Türk Ceza Kanunu veya Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlem görmeleri dikkate alınarak değerlendirmeye alınıyor.